Türk-İş ‘uyuyormuş’ gibi yapıyor

Kemal ÖZCAN*

Yatağan enerji ve maden işçilerinin, özelleştirmeye karşı “Genel grev, genel direniş” taleplerini Türk-İş ve diğer sendikalar hâlâ duymazlıktan geliyor.
Özelleştirme saldırısı bu kadar pervasız bir şekilde sürerken, Türk-İş hâlâ basın açıklamasını eylem diye pazarlayan anlayış içindedir.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay Yatağan’a geldiğinde “Uyuyanı uyandırmak kolaydır, dürtersiniz uyanır, ama uyuyormuş gibi yapanı uyandırmak zordur” demişti.
Söylediği doğruydu. Ancak başkanlığını yaptığı Türk-İş de şu an “uyuyormuş” numarası yapıyor.
Ne de olsa serde sendikacılık var ya... Özelleştirmeye zorunlu olarak karşıymış gibi gözüküyorlar…
Yatağan, Yeniköy, Kemerköy, Çatalağzı Termik Santrallerinin devri onaylanmışken ve işçilerin eylemleri devam ederken, Soma, Orhaneli, Tunçbilek Termik Santrallerinin satışı onaylandı. Özelleştirmeye karşı hep birlikte sokağa dökülmenin zamanı gelmiştir.
Bugün mızrak çuvala sığmıyor artık... Asıl kavga yeni başlıyor.
Türk-İş’in Yatağan işçilerinin istediği “Genel grev” konusunda ki isteksizliği ortada. Türk-İş, Yatağan direnişi ile bir kez daha sınavda.
AKP iktidarının böbürlenerek “Tarihin en büyük özelleştirmelerini yaptık” dediği, özelleştirmelerde, Türk-İş bugüne kadar hiçbir direniş göstermemiştir.
Türk-İş özelleştirmelere sınıfsal temelde karşı değildir.
Sermayeyle çelişkileri yumuşatmada, her alanda olduğu gibi bu konuda da önemli bir misyon yüklenmiştir.
Evet, Yatağan Türk-İş için yeni bir sınavdır.
Ama Türk-İş’e bırakırsak, en fazla “SEKA” daki, “TEKEL” deki tutumunu tekrarlayacaktır.
Buna engel olmak, öncelikle Yatağan işçilerinin kararlılığını göstermek zorundayız. Gerek direnişteki kararlılıkla, gerekse de çeşitli biçimlerde Türk-İş’in kapısına dayanarak...
Türk-İş’i zorlayacak olan, sadece Yatağan değil tüm emekçiler ve emek dostları olmalıdır.
Zaferle sonuçlanan işçi direnişlerine bakıldığında, başta işçiler olmak üzere, halkın desteğinin önemi büyüktür.
Bu desteği sürekli kılabildiğimiz ve zenginleştirdiğimiz oranda, direnişimiz güçlenecek ve kazanacağız.
İş birlikçi AKP iktidarı “Her şeyi satacağız” diyor.
Satan kim? Satılan kim? Satan, iş birlikçi AKP iktidarı!
Satılan çalışanların işi, ekmeği, çocuklarının geleceğidir...
Satılan halkımızın malı, bu ülkenin can damarı, aydınlığı ve bağımsızlığıdır.
Tüm emekçileri, emek dostlarını, yurtseverleri ve halkımızı, Yatağan işçilerinin açtığı direniş cephesine çağırıyorum.
Çünkü Yatağan direnişi işçi sınıfının umudu, onuru ve namusu olmuştur. Sıranın bize gelmesini beklemeden, Halkın malı yandaşlara peşkeş çekilmeden, vatan parsel, parsel emperyalistlere satılmadan; emeğe, demokrasiye, ülkenin aydınlığına ve bağımsızlığımıza saldırıya dur demek için, Yatağan işçilerinin yalnız olmadığını gösterelim...
“Yatağan barikatında” buluşalım.
Tüm güçlerimizi Yatağan’da birleştirelim. Tarihi hep birlikte yeniden yazalım. İşçi sınıfını tarihten ve mücadeleden silmeye çalışanlar, asla başaramayacaklardır.
Yatağan Direnişiyle yeni “Kavel” ler, yeni “15-16 Haziran” lar yaratmak mümkündür ve yaratacağız.
Yatağan işçileri kararlıdır, fedakardır, cüretlidir, bunu herkes biliyor.
Yatağan direnişçileriyle dayanışmak, özelleştirme yağmasına karşı AKP iktidarının karşısına “Yatağan işçileri yalnız değildir” diye çıkmak tarihsel bir görevdir...
Direnmek, kazanmak için emekçilerin tek şansıdır...
İşçi sınıfının yaklaşık iki yüzyıllık mücadele tarihinin öğrettiği sonuç budur.
Sermaye nasıl kenetleniyorsa, bütün emekçiler, sendikalar, kitle örgütleri ve halkımız da öyle kenetlenmelidir.
Gün gelecek bu ülkenin enerjisini ve madenlerini peşkeş çekenler, ülkeye ihanet etmelerinin hesabını mutlaka verecektir.
Hoşkalın.

*Tes-İş Yatagan Şube Yöneticisi