28 Ağustos 2014 19:57

Filistin: Kanla kazanılan zafer

Yazının başlığının okuyucu tarafından yadırganacağının farkındayım. İsrail’in bombardımanı ve gerçekleştirdiği kara harekatı arkasında 2 bin144 ölü ve 11 binden fazla yaralı bıraktı. 50 gün boyunca televizyonlardan canlı canlı bir halkın nasıl katledildiğini izledik. Ama aynı ekranlara bunca acıya rağmen direnen ve kanının son damlasına kadar topraklarını savunan bir halkın görüntüleri de yansıdı.

Filistin: Kanla kazanılan zafer
Paylaş

Ali KARATAŞ

Yazının başlığının okuyucu tarafından yadırganacağının farkındayım. İsrail’in bombardımanı ve gerçekleştirdiği kara harekatı arkasında 2 bin144 ölü ve 11 binden fazla yaralı bıraktı. 50 gün boyunca televizyonlardan canlı canlı bir halkın nasıl katledildiğini izledik. Ama aynı ekranlara bunca acıya rağmen direnen ve kanının son damlasına kadar topraklarını savunan bir halkın görüntüleri de yansıdı. Filistin bu direngenliği ile sadece İsrail’e karşı zafer kazanmadı; çürümüş Arap rejimlerine, onun medyasına ve davasını bugüne kadar sömürenlere karşı da zafer kazandı.

İSRAİL KESİNLİKLE KAZANMAMIŞTIR

Evet İsrail bu saldırganlığında kesin bir şekilde kaybetmiştir. Çünkü bu savaştaki amaçlarından hiçbirini gerçekleştirememiştir.

İsrail’in saldırılardaki amacı; direnişi kırmak, onu silahsızlandırmak ve direnen bütün örgütleri tasfiye etmek idi. Bu amaca paralel olarak direnişte önemli bir rolü olan yüzlerce yer altı tüneli de imha edilecekti. Şüphesiz ki en nihai amacı ise son saldırıya gerekçe olarak gösterilen üç İsrailli gencin öldürülmesinden sonra İsrail’de başlatılan kampanyada ifadesini buldu. Bu kampanyada “Filistinlileri yüzer yüzer öldürün” deniyordu ve aslında  bütün Filistinlerin yeryüzünden ortadan kaldırılmasını amaçlıyordu. Tamamen bir soykırımı hedefleyen böylesi bir kampanyaya hiçbir İsrailli yetkiliden tek bir kınama açıklamasının bile çıkmaması aslında desteklediklerinin bir göstergesiydi.
Peki 50 gün süren saldırılardan sonra ne oldu. Direnen örgütlerin hepsi silahlarıyla beraber ayaktaydı. İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu tünellerin hepsinin yok edildiğini açıklamıştı. Aynı günlerde Reuters muhabirine tüneller gezdirilerek sapasağlam ayakta oldukları gösterildi. Ortaya çıkan bu sonuçlar İsrailli yetkililer arasında karşılıklı suçlamaların başlamasına vesile oldu.

FİLİSTİN HALKI DAHA BİRLEŞİK

Filistin halkının direnişi kırılmak bir yana saldırılardan sonra daha birbirine daha çok bağlandı. Direniş, Filistin halkını birleştirdi. Batı Şeria’da yapılan gösteriler ve düzenlenen grevler bunun daha açık bir göstergesi. Filistin ne ilk işgal edildiği 1948’de ne de 67 savaşında silahlı değildi. Bugün bütün imkansızlıklara rağmen direnişin saldırganlığa karşı koyacak araçları mevcut. İsrail saldırganlığı bunu da görmüş oldu.

İHANET İÇİNDEKİ ARAP LİGİNE KARŞI ZAFER

Arap Ligi ülkeleri bu süreçte ihanetini tekrar tescilledi. İsrail’in saldırılarının başlamasından günler sonra ancak bir kınama açıklaması yaptı. İsrail’e yönelik hiçbir yaptırım uygulamadıkları gibi direnişe ne maddi ne manevi hiçbir katkı sunmadılar. Oysa aynı ülkeler Suriye rejimini devirmek için haftada iki toplantı yapmaktan kaçınmadılar. Filistinlilerden esirgedikleri, ama IŞİD’in ortaya çıkmasına yol açan milyonlarca doları çetelere göndermekten imtina etmediler. Suriye’ye karşı vatandaşlarına cihat çağrısı yapanlar aynı çağrıyı İsrail için yapmadılar. Dolayısıyla Filistin’in direnişi sadece İsrail’e karşı değil aynı zamanda bu direnişi boğmak isteyen çürümüş Arap rejimlerine karşı da bir zaferdir.

MISIR’IN KURDUĞU STATÜKOYA KARŞI ZAFER

Mısır, Arap liginin İsrail’le kurduğu statükonun mimarıdır. Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat’ın 1978’de  İsrail’le imzaladığı Camp Davit anlaşması ile kurulan statüko günümüze kadar devam etmiştir. Bu anlaşmayı Ürdün’le yapılan anlaşma takip etmiş ve Arap ligi ülkelerinin İsrail’le  bu günkü ilişkilerini şekillendirmiştir. İlişkiler, Filistin direnişini boğmak üzerine kurulmuştur.

Mısır, İsrail’in son saldırısında da üstlendiği role uygun bir şekilde davrandı. İsrail saldırıları başlamadan günler önce Mısır istihbaratının başkanı Muhammed Ferid el Tahami, Tel Aviv’i gizlice ziyaret etti. El Tahami’nin bu görüşmede İsrail’i  “stratejik ortak” olarak nitelendirdiği iddialarına Mısır hükümetinden bir yalanlama gelmedi. Mısır bu açıklamalara uygun olarak Gazze’nin dünyaya açılan tek kapısı olan Refah sınır kapısını yaralı sayısı yüzlerce kişiyi bulmuşken tepkiler üzerine ancak üçüncü gün açtı. Yardım malzemelerinin geçişine izin vermedi. Direnen gruplara danışmadan önerdiği ateşkes anlaşması ile direnişi zora soktu. Arap dünyasının en kalabalık ülkesinin basını ise yönetimine paralel olarak direnişi suçlayan bir hat izledi. Filistin’in zaferi sadece İsrail kuşatmasına karşı değil aynı zamanda  onlarca yıldan beri Mısır’ın mimarı olduğu kuşatmaya karşı da bir zaferdir.

ÖNCEKİ HABER

Galatasaray’ın rakipleri belli oldu

SONRAKİ HABER

Açıkhavada bir rembetiko gecesi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...