27 Ağustos 2014 06:00

Suriyeli ve Türkiyeli işçilere çağrımızdır

Günlerdir ülke geriliyor ve göçmen işçilere karşı düşmanlık giderek büyüyor. “Bunlar düşük ücretle çalışıyorlar”, “Bunların yüzünden iş bulamıyoruz” ya da “Ev kiraları bunların yüzünden pahalılaştı” gibi gerekçelerle yaşadıklarımızın sorumlusu olarak Suriyelileri işaret ediyoruz. Daha yakın zamanda Bulgaristan’dan göç eden soydaşlar için dediklerimizi şimdi Suriyeliler için diyoruz.

Suriyeli ve Türkiyeli işçilere çağrımızdır
Paylaş

Sinan CEVİZ

Günlerdir ülke geriliyor ve göçmen işçilere karşı düşmanlık giderek büyüyor. “Bunlar düşük ücretle çalışıyorlar”, “Bunların yüzünden iş bulamıyoruz” ya da “Ev kiraları bunların yüzünden pahalılaştı” gibi gerekçelerle yaşadıklarımızın sorumlusu olarak Suriyelileri işaret ediyoruz. Daha yakın zamanda Bulgaristan’dan göç eden soydaşlar için dediklerimizi şimdi Suriyeliler için diyoruz.

Bizler daha önce BEDAŞ, Avcılar belediye işçileri, Esenyurt, Avcılar bölgesindeki sendikalı ya da sendikalaşan kimi işyerlerinden işçi temsilcileri olarak dayanışma içerisinde olmak için bir araya gelmiştik. Bu yaşananlar içinde komitemiz toplandı ve kimi değerlendirmeler yaptık.

Suriyelilere dönük bizim iş yerlerimizde de çok tepki var. Arkadaşlarımız “Bunlar defolup gitsin” diyorlar. Şu sorunun yanıtını arıyoruz biz kendi içimizde: Göçmen işçi gerçeği Türkiye işçi sınıfının nerede ise bir gerçeği haline dönüşmemiş mi? Aslında bir bakıma büyük metropollerde hepimiz göçmen haline getirilmemiş miyiz? Karadeniz’den göçüp gelmiş, Kürt illerinden göçüp gelmiş ve düşük ücretlere çalıştırılmış ve bizden önce gelenler tarafından hor görülmemiş miyiz? Hep birbirimizi ‘yok Türk yok Kürt’ diye ötekileştirmedik mi? Bunu hep yaptığımızda aynı tezgahta çalışırken birbirimizi hor gördüğümüzde hep kaybetmedik mi?

Bu nedenle bizler asıl gerçeğin üstünün örtülmesine izin vermek istemiyoruz. Suriyeli kardeşlerimizin evine ateş düşürenler, Suriye’yi kan gölüne dönüştürenler ve Suriyelileri yersiz yurtsuz edenler bugün bizim Türkiye’de birbirimizi boğazlamamızı istiyor. Oraya silah satanlar Allah adına kafa kesenleri besleyenler, sınırlarımızı IŞİD çetelerine açanlar bugün istiyor ki biz ülkemizde de birbirimizi boğazlayalım. İşçiler olarak din, dil, ırk demeden yan yana durmaktan yaşananlar karşısında birbirimize değil bizi bu batağa sürükleyenlere karşı tepki göstermeliyiz. Bu nedenle biz Avcılar, Esenyurt  İşçi Komitesi olarak bir çalışma başlattık. Bu gerçekleri kardeşlerimizle paylaşacağız Suriyeli göçmen kardeşlerimize de çağrıda bulunduk. Birlikte yan yana durarak bizi bölmeye birbirimize düşman etmeye çalışanlara karşı mücadele edeceğiz.

Bir kampanya başlattık, konu ile ilgili toplantılar, yürüyüşler yaparak gerçekleri bilenlerimiz bilmeyenlerimize anlatacak. Ayrıca Şengal’de yaşanan insanlık dramına karşı insani yardım kampanyası başlattık. 6 Eylül’e kadar topladığımız yardımları bölge halkına ulaştıracağız. Patronlar savaştan besleniyor, silah, petrol, su tekelleri. Savaş çıkarıyor, bizleri birbirimize kırdırıyor, zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Bu nedenle bizler Antep, Mersin, Bursa işçilerine sesleniyoruz. Gelin bizim kampanyamıza destek verin. Biz Suriyeli göçmen işçi kardeşlerimize sesleniyoruz. Gelin bizlerle birlikte düşük ücrete, sigortasız çalışmaya karşı mücadele edin. Gelin işçiler olarak kardeşliğimizi büyük bir hak mücadelesine dönüştürelim ve dünyayı daha yaşanılır bir yer haline getirelim. Bu mümkün ve biz Esenyurt, Avcılar bölgesinde çalışan işçiler olarak bunun adımlarını atmaya başladık, gelin omuz verin.


Biz de IŞİD’e öfkeliyiz

Bir tekstil işçisi/Bağcılar

Merhaba Evrensel okurları;
Ben İstanbul Bağcılar’da tekstil sektöründe çalışan bir işçiyim. Suriye ve Irak’ta yaşananların bir sonucu olarak Antep’te çıkan olaylarla ilgili bir mektup yazma gereği duydum. Ben 25 kişilik atölyede çalışıyorum ve artık işyerinde tüm gündemimiz IŞİD ve İstanbul’da yaşayan Suriyeliler olmuş durumda. IŞİD’in yaptığı katliamları konuşmayan yok. İşyerinde şakalaşmalar bile ‘kafa kesme’ üzerine olmaya başladı. Tüm bu gelişmelerin bizi de etkilemesi çok normal diye düşünüyorum. Yalnız bizim atölyede IŞİD ve Suriyeliler genelde şu şekilde tartışılıyor: IŞİD’in İslam’ı temsil etmediği ve gerçek anlamda bir terör örgütü olduğu yönünde. İnançlı, namazını kılan orucunu tutan arkadaşlarımız da IŞİD’e öfkeli ve “Bunların dinle alakası yok” diyorlar.
Suriyelilere ise kızan kimse yok çünkü yaşadıkları koşullar ortada. Bizim atölyedeki arkadaşlar şunun bilincinde: Evet, İstanbul’da çok Suriyeli var. Çok az ücrete ve çok kötü koşullarda çalışıyorlar. Bu durum patronların işine geliyor. Daha yüksek ücret alan Türkiyeli işçiler için de bir tehdit. Ancak bu sorun nasıl çözülür? Galiba Suriyelilere “Kalkın gidin buralardan” diyemeyiz. Tek çözüm yolu var, ortak bir mücadele yürütmeliyiz ve eşit insanca çalışma koşullarını birlikte sağlamalıyız.
Tüm bunları konuşurken, arkadaşlarımda güzel düşüncelerin hakim olduğunu gördüm. Ama her nedense, gericilik de var hepimizde. IŞİD’le birlikte dini konuşunca, kadınlara çok kötü bakıldığını yeniden fark ettim. Kadınların giyimi nedense erkekleri rahatsız ediyor. Kadınların biraz açık giyinmeleri tacize sebep olarak görülüyor.
IŞİD, Suriyeliler, kadınlar, haklarımız vs. neyi konuşsak konular birbirine bağlanıyor. Bizim patronun IŞİD’e yakınlığı olduğunu düşünüyoruz. İşyerinin bazı yerlerine, “Zafer inananlarındır ve zafer yakındır” yazısını astı. İster istemez her gün bu konuları konuşuyoruz.
Konuşmaya devam da etmeliyiz. Suriyeli kardeşlerimize daha yakın durmalı, kadın erkek işçiler ayırt etmeden mücadeleyi ortaklaştırmalı ve büyütmeliyiz.

ÖNCEKİ HABER

Antep’te ırkçılığa izin vermeyenler de var

SONRAKİ HABER

Su çürüdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...