16 Ağustos 2014 06:00

Avrupa’nın ahlaksızlığı

İngiltere’de bu hafta Êzidilere yönelik İŞİD katliamı oldukça tartışıldı. İngiliz basını, İngiltere’nin de Êzidilere karşı bir sorumluluğunun olduğunu savunuyor ve IŞİD’e karşı nasıl bir müdahale olması gerektiğini. tartışıyor.

Avrupa’nın ahlaksızlığı
Paylaş

İngiltere’de bu hafta Êzidilere yönelik İŞİD katliamı oldukça tartışıldı. İngiliz basını, İngiltere’nin de Êzidilere karşı bir sorumluluğunun olduğunu savunuyor ve IŞİD’e karşı nasıl bir müdahale olması gerektiğini. tartışıyor. Maalesef bu tartışmalar içinde Ortadoğu’daki yaşanan diğer katliamlar ve bu katliamların olmasında Batının rolü yer almıyor. Bu hafta sizlere İngiliz basınından Êzidilere yönelik ahlaki bir sorumluluğun olduğunu savunan sağcı bir gazetenin yorumlarını sunuyoruz. Almanya’da da İŞİD saldırıları, Ukrayna’daki gelişmeler, Filistin sorunu ve Türkiye’deki seçimler  haftanın konularıydı. Bu nedenle Almanya’dan Türkiye’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Die Linke (Sol Parti) içinde bile tartışmalara yol açan IŞİD’e karşı Kürtlere silah gönderilmesi ile ilgili iki kısa yorumu sunuyoruz. Dünyanın dehşet içerisinde izlediği IŞİD katliamları ve Irak’ın içerinde bulunduğu kaos ortamı,  Fransa’da da en çok konuşulan gündemler arasında yer aldı. Genel olarak Irak’ın bugün karşı karşıya kaldığı tablodan kendilerine pay çıkarmayan batı siyasetçileri ve medyası, insani yardım tartışmalarıyla birlikte silah desteğinde çözüm arıyorlar. Hümanite gazetesinden Stéphane Aubouard’ın konuya dönük gelişmeleri değerlendirdiği yazısını sizlerle paylaşıyoruz.


BÖLÜCÜNÜN ZAFERİ

Gerd HÖHLER
Tagesspiegel  


Recep Tayyip Erdoğan başardı: Kullanılan oyların yüzde 50’sinden fazlasını alan Başbakan en yüksek makama çıkma hakkını elde etti. Bu seçim cumhurbaşkanlığı sarayında sadece bir nöbet değişimi anlamına gelmiyor,  Erdoğan politik bir sistem değişikliğini de yönlendiriyor. Devlet başkanı olarak Erdoğan, anayasa değişikliği ile parlamento ve hükümetin yetkilerini azaltıp gücünü arttıracak. Muhalifler Erdoğan’ın ‘Yeni Türkiyesi’nin tek adam devleti olacağından endişe duyuyorlar. Halbuki başbakan geçen yaz büyük zorluklarla karşı karşıya kalmıştı. Ülke çapındaki kitlesel eylemler on yıldır başbakan olan Erdoğan’ı büyük bir kendini kanıtlama durumuyla yüzleştirmişti. Erdoğan protestoları bastırdı. Yolsuzluk suçlamalarından da etkilenmedi. Anadolulu muhafazakar ve sofulardan oluşan kemikleşmiş seçmenleri yolsuzluk skandalı ile ilgilenmediler bile...Cumhurbaşkanı olarak ise belli konularda kendini kanıtlaması zorunlu: Azınlıkları toplumsal olarak yalıtmak ve muhalifleri  kriminalize etmekten vazgeçmesi gerekiyor.  Bölünmüş bir ülkenin ekonomik başarısını sürdürmesi imkansız olduğundan Türkiye’yi bölünmüş bir ülke olmaktan çıkarması, uzlaştırıcı  ve hoşgörü erdemliliğine sahip olması zorunlu. Ama Erdoğan’ın birden bire bölmek yerine barıştırmayı esas alan  bir uyum figürüne dönüşmesi ihtimali çok çok az…


ALMANYA ÊZİDİLER İÇİN NE YAPABİLİR?

Daniel BAX
Die Taz


Irak Kürtlerine silah gönderilmesi konusunda Almanya’da sürdürülen tartışma oportünist reflekslerle yapılıyor. Aslında diğer noktalar çok daha önemli.
ABD’nin Federal Kürdistan’daki Kürtlere silah vermesi tarihi gelişmeler dikkate alındığında doğru ve mantıklı. Irak’taki iç savaşta ABD hep taraf oldu ve şimdi de Irak hükümeti ABD’den silah talebinde bulundu. Ama Almanya’nın böylesine silah yardımına katılmaması ve kendini sadece insani yardımla sınırlandırması da aynı derecede doğru.  Bu iyi bir gelenek ve insani açıdan orada yapılabilecek çok şey var.
Bu nedenle CSU’dan  (Hristiyan Birlik Partisi) Die Linke’ye (Sol Parti) kadar politikacıların Kuzey Irak’taki Kürtler için harekete geçmesi ve hatta -Alman ihracat kriterlerine ters olmasına rağmen- silah gönderilmesini bile talep etmeleri ile gündeme gelen tartışma ürkütücü.  Sanki taviz veriliyormuş gibi bir hava var.
Şimdilerde Êzidilere karşı  soykırım uyarısı yapanlar birkaç hafta önce İsrail’in Gazze’yi bombalaması karşısında da Suriye’de yıllardır süren çatışmalarda da görmezden gelip sessiz kalmayı tercih etmişlerdi. IŞİD milisleri kendilerine sunulan vakumu doldurup korku ve vahşetlerini gizlenemeyecek şekilde sergilemeye başladıklarında durum değişti.
Ortadoğu’da Almanya’nın sorumluluklarına uygun mantıklı bir dış politikanın başka türlü olması gerekirdi. Yok, bunun için hemen Filistinlilerin veya Özgür Suriye Ordusu’nun silahlandırılması veya İsrail’e tehdit ve ambargo uygulanması gerekmiyordu.
Uygun zamanda birkaç -açık mesajlı- sözcük, politik çözümler için daha fazla angajman, insan haklarına yönelik saldırı kimden geliyorsa gelsin anında karşı çıkış yardımcı olabilirdi. En azından şimdiki gibi oportünist reflekslerden çok daha fazla yardımcı olabilirdi…
(Çeviren: Semra Çelik)


İNGİLTERE’NİN SORUMLULUĞU

David BLAİR
Daily Telegraph

İngiltere: Irak’taki askeri müdahale konusunda ahlaki bir yükümlülüğü var. İlk kez her şeyi bir kenara bırakalım ve şu soruyu soralım: Ahlaki görevimiz ne?
Azınlık bir topluluk olan Êzidileri İŞİD’le yalnız mı bırakalım? Eğer bu tutum daha fazla Êzidileri yok ederse omuzlarımızı kaldırıp, bu olay çok uzakta oluyor, zaten bir çok insan zulüm görüyor, herkesi kurtaramayacaksak o zaman hiç kimseyi kurtarmayalım mı diyelim?
Veya Êzidilere karşı biraz da olsa sorumluluğumuzun olduğunu kabul edelim ve sadece Şengal dağına hava yolundan yapılan gıda yardımının yeterli olduğunu mu savunalım? Bu bizim için en az riskli ve az bedeli olan bir seçenek. Tabii ki, insani bir yardıma kimse karşı çıkmayacak ve bizim liderleri eleştirilerden uzak tutacak.
Ya da dünyada bir ülke olarak prensipli duruşumuzun var olduğunu ve Êzidilerin yok olmamasına karşı bir sorumluluğumuzun var olduğunu kabul etmemiz mi gerek?
Şimdilik İngiltere az riskli olan ve kimsenin itiraz edemeyeceği hava yolundan yapılan insani gıda yardım seçeneğini, yani ikinci seçeneği, tercih etti.
Diğer yandan Amerika daha değerli olan üçüncü seçeneği tercih etti ve İŞİD militanlarının daha fazla ilerlemesine karşı hava saldırıları düzenledi. Kimse buna ihtiraz edebilir mi? Gerçekten kimse Amerikanın ahlaki açıdan Kürtlerin başkenti olan Erbil’e yarım saatlik uzak olan İŞİD birimlerini vurduğu için haksız olduğunu savuna bilir mi? Veya Sincar Dağı’na sığınan Yezidileri tehdit eden İŞİD savaşçıları vurduğu için itiraz edenler olabilir mi?
Eğer Amerikanın bu girişimi ahlaki açıdan doğru olduğunu kabul ediyorsak o zaman ahlaki açıdan İngiltere’nin de aynı kararı alması gerek. Bunun tersini savunanlar, yani ABD yaparsa haklı İngiltere yaparsa yanlış olur olduğunu savunanlar mantıklı bir tutum sergilemiyorlar. Kürtlere ve Êzidilere yönelik tehditleri azaltmak için yapılan Amerikan hava saldırılarını rezalet olarak nitelendiriyorsan o zaman İngiltere’nin hava saldırılarına katılmasını ahlaki açıdan reddedebilirsin.
Ben açık konuşuyorum, bizim katılmamız (İngiltere’nin askeri müdahalesi gereklidir.) gerekir. Irak’taki azınlıkların yok olmamasına karşı Amerikanın yanında yer alarak bedel ödemeye hazır olmamız ve askeri müdahalenin getireceği riskleri göze almamız gerek. 

(Çağdaş Canbolat)


DÜNYAYI SARSAN BÜYÜK ÊZİDİ KATLİAMI

Stéphane AUBOUARD
L’Humanité


Birleşmiş Milletlere göre, IŞİD’in Irak’da gerçekleştirdiği katliamlarından kaçmak zorunda kalanların sayısı 200 bin civarında. Bu insanların Batı’nın kısa vadeli insani yardımlarına acil ihtiyaçları var. Ama Kürtleri ve cihatçıları karşı karşıya getirecek bir savaşı önlemek için, Irak içinde ve bölge ülkeleriyle siyasi bir çözüm bulunmalıdır.
Irak’taki iç savaşı engelleyen sadece ince bir ip vardı, bu ipi IŞİD kesti.
Şu an Iraklıların için bulunduğu durum, Orta Çağ deyişiyle, tam bir din (inançlar) savaşları. Bu olanlar George W. Bush’un, 2000’li yılların başında Saddam Hüseyin’e karşı düzenlediği haçlı seferi politikalarının sonuçları.

BEKLENİLMEDİK ITTİFAKLAR

3 yıl önce Irak’ı hassas bir politik durumda bırakıp çekilen ABD, cumadan beri bölgeye 4 hava saldırısı düzenledi… Şengal’in IŞİD tarafından alınmasından beri,bölgede beklenmedik ittifaklar oluştu. PKK ve PYD gerillaları peşmergelere destek vermeye karar verdiler. Murat Karayılan “Bizim IŞİD’e karşı ortak komuta altında bir ordu kurmamız gerek!” dedi. En azından bir süre için, yaklaşan IŞİD düşmanına karşı, bütün Kürt bileşenlerinin bölgede yeni bir strateji oluşturması gerek.
Hafta içinde YNK’nin üst düzey kadrosu Hallo Pencwenî “şimdilik PKK ve PYD gerillaları Sincar, Rabia ve Musul’un batısındaki bölgelerde IŞİD’e karşı birlikte savaşıyorlardı” dedi.?Bu ittifaklardan daha da şaşırtıcı, başka  bir ittifakın oluşması Irak merkezi hükümetine ait bir yük uçağı Erbil’e mühimmat götürdü. Mesud Barzani’nin ayrılıkçı eğilimlerinden dolayı Bağdat’taki merkezi hükümet ile Kürdistan özerk bölgesi arasında esen soğuk rüzgarlar,  daha önce rastlanmamış bir askeri iş birliği ile sona erdi.
Başbakan Nuri Maliki, otoriter yönetimi ve Sünni azınlığı marjinalize etme politikasından dolayı herkes tarafından eleştiriliyordu… Irak’ın Kürdistan özerk bölgesi ile yaptığı bu askeri iş birliği, Batı’nın ona karşı olan tutumunu değiştirebilir. Daha dün, Laurent Fabius (Fransa dışişleri bakanı) oraya varır varmaz, herkesi kucaklayacak bir başbakanı tavsiye etti. Birleşmiş Milletler sekreteri ise “Anayasa takvimine saygı gösterin ve Irak toplumunun tüm unsurlarını kabul edecek geniş tabanlı bir hükümet oluşturun” dedi.?
Ancak, Şiiler ve Sünniler arasındaki sorun, kesinlikle bölgedeki kilit oyuncuların desteği kesilmeden çözülemez. Öncelikle Katar, Suudi Arabistan ve Kuveyt’in IŞİD’e olan finansal desteklerini kesmeleri gerek. Suriye dahil bunlar bölgedeki bütün istikrarsızlıkların kaynaklarıdır.

(Çeviren : Musa Ekici)

ÖNCEKİ HABER

Güney illerinin serinleten içeceği: Aşlama

SONRAKİ HABER

İmam Hatip dayatmasına karşı bir araya geldiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...