19 Temmuz 2014 06:00

Kamu emekçilerinin gündemine sahip çıkılmalı

KESK Genel Kurulunun ardından gazetemize mektup yazan kamu emekçileri hem genel kurulu hem de bundan sonraki süreci değerlendirdi. Kamu emekçileri, KESK’in kamu emekçilerinin taleplerini yerine getirecek etkin bir mücadele için neler yapması gerektiğini yazdı.

Kamu emekçilerinin gündemine sahip çıkılmalı
Paylaş

Aydın EROL
SES Aksaray Şube Başkanı

KESK, 8. olağan kongresini 3-6 Temmuz tarihlerinde yaptı. Yeni bir MYK ile yeni bir süreç başladı kamu emekçileri için. Genel Kurul ne yazık ki yine kamu emekçilerinin gündeminden uzak, herkesin bildiğini okuduğu siyasi tespitlerle geçti. Kürsü kullanan bir iki anlayışın dışında KESK’in esas işlevinin üyeleri için toplusözleşme yapmak olduğunu ifade eden olmadı.
Güvencesiz ücretlerin (ek ödeme, performans vb.) maaşlara eklenmesi ve emekliliğe sayılması, her yıl verilen komik zamların vergi dilimine girmesiyle uğradıkları mağduriyetin vergide adalet sağlanarak giderilmesi, satış sözleşmesi imzalayan Memur-Sen’den kaynaklı ilk defa 15 Temmuz’da zam alamamak, ödedikleri vergi ve sağlık primine rağmen hastaneye gittiklerinde muayene ilaç ve diğer sağlık hizmetlerinden alınan katkı ve katılım paylarının iptal edilmesi… Kamu emekçilerinin esas gündemini bunlar oluşturuyor.

BİR İŞYERİ ÇALIŞMASI ÖRNEĞİ

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şube olarak İstanbul Üniversitesi sağlık kurumlarında 2008 yılında başlattığımız döner sermaye eylemleri 2011 yılına kadar devam etti. Sendikamızın onaylamadığı ama sağlık emekçilerinin talebi olan döner sermaye paylarının artırılması mücadelesi tam bir kazanımla sonuçlandı. İmza kampanyaları, basın açıklamaları, iş bırakmalar, yürüyüşler her türlü fiili meşru eylem yapıldı. Tüm çalışanlar eylemlere katıldı ve sonuç aldıkça katılım daha da arttı. Sonuçta çok düşük olan döner sermaye ücretleri ciddi rakamlara yükseldi. Bir yandan mücadele ederek kazanılabileceğini gösterdik; diğer yandan “Savaşa değil emekçiye bütçe” diyerek savaş bütçesini anlattık, “Temel maaşlar arttırılsın” diyerek güvencesiz ücretlerin maaşlara eklenmesini talep ettik, “Taşeron çalışma yasaklansın, çalışanlar kadroya alınsın” diyerek taşeron sistemini anlattık, “Herkese eşit, ücretsiz, nitelikli sağlık hizmeti verilsin” diyerek ödediğimiz vergilerin ve primlerin akıbetini sorgulattık… Biz işyeri çalışmasından bunu anlıyoruz. Mücadelenin içinde olan emekçiye, demokrasi mücadelesi de anlatılır ve siyasallaşır da. Sendikalar kuramsallaşır, kitleselleşir, yeni kadrolar öne çıkar.  İşyerinde üye olsun olmasın tüm kamu emekçilerinin, taşeron sağlık çalışanlarının sorunlarına kayıtsız kalmadık, cevap verdik, çözdük. Bizim işyeri sendikacılığı dediğimiz tam da bu işte!

KESK’e önümüzdeki dönemde daha da çok iş düşüyor. Yeni oluşan MYK eylülde yukarıdaki talepler etrafında mücadele programı çıkararak uzun zaman dilimine yayarak takvimlendirmelidir. Eğer 2.5 milyon kamu emekçisinin mücadele örgütü olmak istiyorsa bunu yapmalıdır.


KESK’te diriliş zamanı, ama nasıl?

Pınar KARA
SES Anadolu Şubesi İşyeri Temsilcisi

Ne yazık ki konfederasyonumuzun son dönemdeki durumu içler acısıdır. Bir avuç aktivistin sırtında mücadele etmeye çalışan konfederasyonun çok acil dirilişe ve toparlanmaya ihtiyacı vardır. KESK’in en son açıklanan üye sayısı da bir şeyleri yanlış yaptığının göstergesidir.

Emekçinin, ezilenin, sessiz çoğunluğun sesi olması gereken KESK’te koltuk kavgalarını görmek, mücadele anlayışımıza ve sendikamızın duruşuna hiç yakışmamış ve emekçiler olarak bizleri derinden yaralamıştır.

MTK’lerde, genel kurullarda alınan kararlar ne yazık ki yalnızca o toplantıların yapıldığı salonlarda kalıvermiştir. Kapitalizmin ülkemizde en çirkin yüzünü gösterdiği bu dönemde asıl KESK’in meydanlarda olma zamanınıdır, lakin meydanlarda beş yüzlerle, binlerle değil yüz binlerle olma zamanıdır.

Peki, KESK’te diriliş nasıl olmalıdır?

1- Sendika yöneticileri emek alanına bıkmadan, üşenmeden, yorulmadan yönelmeli; işyeri temsilcilerinin ve üyelerin etkinliğini sağlamalı ve onlarla sürekli iletişim halinde olmalı.
2 - Sendikal bilincin emekçilerde oluşmasını ve yaygınlaşmasını sağlamak amacı ile sık sık toplantı, sempozyum ve paneller yapılmalı. KESK’in bütçesinin büyük kısmı eğitime ayrılmalı.
3 - Basın açıklaması, eylem, etkinlik vs. kararlar alınmadan önce üyelerle iletişim içinde olunmalı; ‘Ben kararı aldım, siz uygulayın’ anlayışından kaçınılmalı.
4 - Sürekli aynı kişilerle eylem etkinlik yapmanın bir anlamı olamayacağı gibi, emek mücadelemizi küçülteceği bilinci ile eylem ve etkinlik öncesinde sıkı çalışma yapmamız etkinliğimizi artıracaktır.
5 - Genel kurullarda, MTK’lerde, ŞTK’lerde alınan kararlar salonlarda kalmamalı etkin biçimde uygulanmaya konulmalı.
6 - Konfederasyonumuz ve bağlı olduğu sendikaların seçimlerinde aynı yüzlerden ziyade hevesli, aktivist, yaratıcı genç yüzler sendikal gücümüze güç katacak ve dinamizmi arttıracaktır.
7 - Emekçi arkadaşlarımızın ve üyelerimizin sorunlarının takibi mutlaka yapılmalıdır. Bu durum sendikamıza olan güveni ve inancı artıracak, sendikamıza güç olarak dönecektir.
8 - Emek hareketinin en büyük sorunu kapitalizmin gülen yüzü ve maalesef kanayan yaramız taşeron örgütlülüğü çok acil bir şekilde ele alınmalı; taşeron arkadaşlar bu karanlık sistemde kaderlerine terk edilmemeli.

Sendikamızın mücadele alanı oldukça onurlu, insani ve zordur. Bu kadar az aktivistle bile güzel şeyler yapan, sisteme karşı gelmek için direnen bir konfederasyonun artık kavuşturacağımız ellerle daha güçlü olma zamanı geldi. Güzel ve güneşli günler kapımızda. Bunun için kenetlenmemizin ve mücadelemizi doğru anlatmamızın yeterli olduğunu düşünüyorum.

ÖNCEKİ HABER

Rojava: 19 Temmuz Devrimi direniyor…

SONRAKİ HABER

Bağırma, çağırma somut adım at

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...