13 Temmuz 2014 14:06

Kömür kokulu çocuklar

Babam; “Kafese girip kafes hareket ettiği zaman bütün madenciler bilmedikleri duaları okurlar.” demişti. Ölüm korkusu her zaman vardır insanın içinde ama karanlıklar içinde yeraltına inmek bu korkuyu güçlendiriyor

Kömür kokulu çocuklar
Paylaş

Özlem Yılmaz
Kozlu Lisesi
Zonguldak


Bir kömür parçası, bir ceset... Nedir bu durumda insanın anlamı? diye soruyor Edip Cansever dizelerinde. Ne yani, karanlıktan çıkarılıp aydınlığa tekrar gömülmek mi karanlığa, sorarım size abiler, nedir bu durumda madencinin  anlamı?
Benim babam emekli maden işçisi, 2 yılını madende geçirdi. Babam eve yarım saat geç kalsa korkardık, telaş ederdik. Bir iki ambulans peş peşe görsek ‘acaba’ diyerek korkardık. Çünkü ambulansın farklı bir anlamı var bizde. Hele o tatbikatlar, o siren sesi canımızdan can alırdı ne kadar haberimiz olsa da.
Babamın emekli olması içimizdeki korkuyu bitirmedi, dayım madende çalışmaya devam ediyor. Buralarda her iki kişiden biri mutlaka madencidir; ya komşunuz ya arkadaşınız ya da bir akrabanız mutlaka madencidir. Hayatınızı paylaştığınız biri madendeyse o korku hiç bitmez. Dedemi madende çalışmasından kaynaklı yaşadığı bir hastalıktan dayımı da madende kaybettim. Zonguldak’ta her ailede madende ha-yatını kaybetmiş biri vardır.
BU ATEŞ TÜM ÜLKEYİ YAKTI
Sadece madencinin ailesi korkmaz bu şehirde. Madenciler de bir hayli yaşarlar güneşe, aileye kavuşamama korkusunu. Babam; “Kafese girip kafes hareket ettiği zaman bütün madenciler bilmedikleri duaları okurlar.” demişti. Ölüm korkusu her zaman vardır insanın içinde ama karanlıklar içinde yeraltına inmek bu korkuyu güçlendiri-yor.
Madenci çocuğuyum ben. Soma’yım, Zonguldak’ım, kömürün kokusu sinmiş üzerime bir de korkusu. Ateş düştüğü yeri yakar diyorlar, bu nasıl ateş tüm ülkeyi yaktı, Zonguldak’ı yaktı.
Zonguldak Soma’yı anlamadı, en derinden hissetti. Şimdi Zonguldak neye üzülsün? Türkiye neye üzülsün? Şimdi ben neye üzüleyim? Sedye kirlenmesin diyene mi, Mahmut’u çıkarın onun karısı hamile diyene mi, eline oğluma iyi bakın diye yazana mı, baretim kaybolmasın maaşımdan keserler diyene mi? Yoksa bizi bu hale düşüren sisteme mi yanayım. Biz üzüldük, yıkıldık, kahrolduk, öfkeyle dolduk. Biz ‘gün kömürden daha kara’ derken bize kalan son şiir kömür kokusu oldu. Emeğin başkentinden, kömür kentten, madenci çocuklarından Soma’ya selam.


SEN NEREDEN BİLECEKSİN
BAŞBAKAN ne kadar da rahat demişti madendeki ölümler için ’kader’ diye. Sen bir de bize sor, bir de Soma’daki çocuklara sor. Senin oğlun madende mi bilesin, sen madende misin? Sen nereden bilesin. Madenlerde yaşanan cinayetleri insanlara normalmiş gibi gösteriyorsun. Yüzlerce kişinin ölmesi hiç de normal değil oysa. Bu kadercilik anlayışını işçilerin, gençlerin, halkın siyasi bilinç kazan-masıyla aşacağız. Madencinin kaderi ölmek değildir, maden şehirlerinin kimliği acı değildir.

ÖNCEKİ HABER

Çizginin üstündeydik, geçtik öldük

SONRAKİ HABER

Bir sor bin ah işit

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa