13 Temmuz 2014 08:55

Soma’da işçileri öldüren neydi ne değişti?

Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği katliam, Türkiye’de en kitlesel ölümün yaşandığı iş cinayeti olarak tarihe geçti.

Soma’da işçileri öldüren neydi ne değişti?
Paylaş

Emine UYAR

Soma’da 301 işçinin yaşamını yitirdiği katliam, Türkiye’de en kitlesel ölümün yaşandığı iş cinayeti olarak tarihe geçti.
Yaşanan katliamla birlikte maden işçilerinin ne kadar ilkel koşullarda çalıştırıldıkları ortaya çıktı. Yeterli eğitim verilmeden ocağa indirildikleri, gaz maskelerinin çalışmadığı, kullanılan malzemelerin kalitesiz olduğu, kaza anında işçileri koruyacak yaşam odalarının bulunmadığı, çalıştıkları yerlerin gerektiği gibi denetlenmediği, kazanın günlerce öncesinden öngörülmesine, dile getirilmesine rağmen hiçbir şey yokmuş gibi üretime devam edildiği, ocakta hazır bekletilen bir kurtarma ekibinin olmadığı açığa çıkan gerçeklerden bazıları.
Katliamdan sonra yaşananların sorumluları olarak, patronun Soma Kömürleri AŞ’nin yönetim kurulu başkanı, oğlu, müdür, işletme müdürü ve amir konumundaki birkaç mühendis tutuklandı.
Ölen işçilerin ailelerine parasal anlamda pek çok söz verildi. İşçilere de çalışma koşullarının iyileştirileceği, çalışma süresinin 6 saate indirileceği, erken emeklilik hakkı tanınacağı bir yasanın meclisten geçirileceği söylendi. Bu kadar büyük bir faciadan sonra bile işçilere verilebilecek hakların en asgarisi verilmeye çalışılıyor. Çalışma süresinin 6 saate indirilmesinden vazgeçilirken, yaşam odaları da işçilere çok görülerek AKP’li vekiller tarafından tasarıdan çıkarıldı.   

‘YAPILANLAR GÖSTERMELİK’    

İmbat’ta çalışan bir maden işçisine kazadan sonra ocakta ne gibi değişimler olduğunu sorduğumuzda, güvenlik görevlilerinin işçilere yönelik üretime bir an önce başlanması için “hadi hadi” sözleriyle baskıya devam ettiğini söyledi. “Vardiya değişimi dışarıda olacaktı, hadi hadi denilince mecbur aşağıya inmek zorunda kalınıyor ve değişim yine aşağıda yapılıyor” dedi. Ağaç tahkimatı demir tahkimata çevrilmiş ancak bu da sadece anayol üzerinde yapılmış. İlk yardım odası kurulmuş ana hat üzerine ve yere oturmadan yemek yiyecekleri bir yer yapılmış. İşçi yapılan düzenlemelerin göstermelik olduğunu söylüyor. Üretim baskısı ve fazla çalışma konusunda bir şey değişmemiş.  Maden işçisinin ilk günden beri talebi olan, “Madenler kamulaştırılsın, taşeronluk sistemi kaldırılsın” talebine ise gerçekleşmesi imkansız, ütopik taleplermiş gibi yaklaşılıyor.
301 maden işçisinin ölümüne yol açan sistemin kendisine dokunulmuyor. Taşeronluk sistemi kaldırılmıyor aksine meclise getirilen Torba Yasa ile daha da kalıcı hale getirilmek isteniyor.

‘SİSTEMİN KENDİSİNE DOKUNULMUYOR’    

Bu sistem iktidarın sürmesinin bir aracı olarak kullanılıyor, ekonomik rantla birlikte siyasi bir rant da sağlıyor. Soma’da açığa çıkan en önemli gerçeklerden birisi bu aslında. 13 Mayıs’tan önceki süreçte Enerji Bakanı’nın Soma Kömürleri şirketi ile ilgili övücü sözleri, (İşçiler Bakan Yıldız’ın Soma’ya geldiğinde hiçbir yere uğramadan önce Soma Kömürlerine gittiğini anlatmışlardı), işçilerin madende işe başlayabilmeleri için önce AKP’ye üye olmalarının şart koşulması… Üretimin bir dakika bile durmasına tahammülü olmayan amirler, müdürler tarafından işçilerin yevmiyeleri ödenerek AKP’nin mitinglerine götürülmeleri, oylarını AKP’ye vermeleri için tehdit edilmeleri, Genel Müdür Ramazan Doğru’nun eşi Melike Doğru’nun AKP’li Belediye Başkanının yardımcısı ve AKP’den Meclis üyesi olması. İşçilerin “Hadi hadi” baskıları altında çıkardıkları kömürlerin halka bedava dağıtılması ile sağlanan siyasi çıkarlar… Hepsi Soma’da işleyen taşeron sisteminin, işçilerin güvencesiz, kuralsız çalıştırılmasının bir parçası.
Bu sistem sürdükçe, işçiler güvencesiz oldukça iktidarlar da kendi yerlerini sağlamlaştırıyor.
Taşeron sistemi kalkmadığı sürece Soma patronu en ağır cezalara da çarptırılsa işçiler ölmeye devam edecek demektir.
Soma’da yapılan işçi kurultayında konuşan kamuda çalışan bir maden işçisi, “1997 yılında kamuda 5 bin işçi ve 3 yeraltı ocağı vardı. Şu anda 1450 kamu işçisi, 1600 de taşeron işçi var ve yeraltı ocağı yok” diyor. Bugün Karayolları gibi pek çok kamu kurumunda taşeronlaştırmanın geldiği nokta aşağı yukarı aynı.
Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy Termik Santrallerinin işçileri, “Soma gibi olmamak için” ihaleler yapılmış olmasına aldırmadan özelleştirmeye karşı mücadelesini sürdürüyor.
Soma’daki maden işçileri de katliamın meydana geldiği günden beri ifade ettikleri taleplerinin arkasında ve gerçekleşmesi için eylemler yapıyor, kurultaylar düzenliyor.

DEĞİŞEN ŞEYLER DE VAR

Soma’nın eskisi gibi olmayacağının en önemli göstergelerinden biri geçtiğimiz günlerde İmbat Maden ocağında yaşandı. İşçiler, bir amirin işçilere yönelik küfürlü konuşmasının bir anda bütün ocağa yayıldığını ve ocaktan çıkmama eylemi yapıldığını anlattı. İşçilerin eylemi üzerine yöneticiler ocağa inerek işçileri ikna etmeye çalışmış. 13 Mayıs’tan önce böyle bir şeyin mümkün olamayacağını belirten işçiler, haklarını almanın ve gerçek bir güvence sağlamanın yolunun da aynı şekilde birlikte hareket emekten geçtiğini söylüyor. Tek tek olumlu örnekleri büyütmek ve yaygınlaştırmak için düzenledikleri işçi kurultayında bir araya gelen işçiler, geleceklerini belirlemek için doğruluyorlar.

ÖNCEKİ HABER

İşçi sağlığı açısından alt işverenlik uygulaması

SONRAKİ HABER

Soma’dan geriye kalan

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...