28 Haziran 2011 09:51

İkiyüzlü politikalar !..

“Patronlar bakan yardımcılığı yarışında” başlıklı Posta gazetesinin haberinde “Bakan ile müsteşar arasında bir konuma sahip olacak yeni koltuk, 20 icracı bakanlıkta uygulanacak. Yeni uygulama iş dünyasında heyecan yarattı. Özellikle ekonomiyi yakından ilgilendiren 10 bakanlık için iş dünyası örgütleri şimdiden kıyas

İkiyüzlü politikalar !..
Paylaş
Yusuf Gürsucu

“Patronlar bakan yardımcılığı yarışında” başlıklı Posta gazetesinin haberinde “Bakan ile müsteşar arasında bir konuma sahip olacak yeni koltuk, 20 icracı bakanlıkta uygulanacak. Yeni uygulama iş dünyasında heyecan yarattı. Özellikle ekonomiyi yakından ilgilendiren 10 bakanlık için iş dünyası örgütleri şimdiden kıyasıya rekabete girişti. Bazı işadamları ve akademisyenler bireysel olarak kulis yaparken, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM), İstanbul Sanayi Odası (İSO), İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) konuyu özel birimler kurarak öncelikli gündemlerine aldı” açıklamasına yer veriliyor.

Patronlar artık bakanlık müsteşarının üzerinde ve direk bakanla birlikte karar alma süreçlerine yön verecek. Bu gelişme hükümetlerin şirketleştiğinin en güzel örneği. Bunun üzerine ne söylenebilir. AKP nin aldığı yüzde 50 oyla birlikte pervasızca işlere soyunacağı şimdiden belli oldu. Bu gidişat uzun zamandan beri kendisini gösteriyordu. Seçimlerin hemen ardından gelişen olaylar pervasızlık sürecinin acilen hayata geçirileceğini gösteriyor. Mahkemelerin durumu artık belli AKP’nin kalesi haline geldi, hak mücadelesinin hiçbir evresinde, yasal anlamda hak aramak mümkün görülmüyor. Son seçimler de askerin yoğun olarak oy kullandığı sandıklarda büyük çoğunlukla AKP oylarının olması bir başka gelişmeyi de bize yansıtıyor. İktidarın kendi adına devlet içindeki görece çelişkileri çözdüğü, tam bir güce ulaştığı ve politikalarını azgınca sürdüreceği açıkça belli olmuştur.

Neler yaşayacağız!

Büyük Orta Doğu Projesinin eş başkanıyım sıfatıyla böbürlenerek gezen bir Başbakan, “Yaptıklarımız yapacaklarımızın garantisidir” diyerek hedefini açıkça ortaya koymaktadır. Emperyalist kapitalist sistemin Orta Doğu’da ki amansız jandarmalığına soyunurken kendi çevresinin, ulus ötesi ve yerli iş birlikçi büyük sermayenin ihtiyaçlarını da organize etmeye çalışmaktadır. Libya devlet başkanından Barış ödülü alan ve ardından Nato ile birlikte bu ülkeye saldırıda hiçbir sakınca görmeyen ikiyüzlü politikanın en önemli örneklerini yaşamaktayız. İkiyüzlülüğün bir diğer örneğinde ise “Komşularımızla sıfır problem” diyerek Suriye ile vizelerin karşılıklı kaldırılmasını sağlayan anlayış bugün Esat’a ülkeyi terk et diyebilmektedir. Bu ikiyüzlü politika örneklerini çoğaltmak tabii ki mümkün. 

İkiyüzlülüğün ülke sınırları içinde ki örnekleri de çok fazla.

Yıllarca açılım vaatleri ile Kürt’lerin haklı mücadelelerini bölmeye çalışan Hükümet, KCK vb operasyonları ve en son Hatip Dicle’nin vekilliğinin düşürülmesi karşısında Hukukun üstünlüğünden bahsederken Başbakan ise sessizliğe bürünmüştür. Tavşana kaç Tazıya tut politikası ile ikiyüzlülüğünü açıkça göstermektedir. Önce Kürt sorununu çözeceğim diyerek Kürt’lere, sonrasında da Tek Bayrak tek Devlet demagojisi ile milliyetçi Türklere göz kırpması başka nasıl açıklanabilir. İktidarını sürdürebilmek adına yapamayacağı şey, atamayacağı takla olmadığı açıkça görünmektedir. Bakan yardımcıları nereye bakacak!

Çevrecinin daniskasıyım diyerek ortalıkta dolaşırken, çevre mücadelesi yürütenleri terörist ilan etmekten hiç çekinmemektedir. Ülkenin tüm su kaynaklarını, Ormanlarını, Milli parklarını, SİT alanlarını sermayenin azgınca sömürüsüne açan anlayış kendisine “çevrecinin daniskasıyım” diyebilmektedir. Sevgili Metin Lokumcu’nun öldürülmesi karşısında takındığı saygısızca tavırla, aslında sularını savunanlara karşı acımasız olacaklarının mesajını bir ölüm üzerinden verebilmektedir. Özel anlaşmalarla tüm dünyanın vazgeçtiği nükleer santral sevdasını ısrarla sürdürmektedir. Ülkemizin tüm kentlerinde uygulanan tek yatırım teşvikini, Tehlikeli atık yakma ve enerji üretme tesislerine vererek, tüm dünyanın tehlikeli atıklarını (Nükleer atıklar dahil), çöpünü ülkemizde bertaraf etmeyi ve sonuçlarına da halkın katlanmasını destekleyebilmektedir. Kütahya’ da yaşanan siyanür felaketi karşısında bütün önlemler alındı hiçbir sorun yok diyerek yaşanılan felaketlerin hazırlayıcısı olabilmektedirler. Özellikle Siyanürle maden ayrıştırmanın yasak olduğu ülkelerin sermayeleri ülkemizde cirit atarken nedense bu  şirketlerin yüzde 10 yerli ortaklarının ardında kimler var bilinememektedir. Bakan yardımcılarının nereye bakacaklarını, kimlerden oluşacağını ve hangi ihtiyaçtan ortaya çıktığını şimdiden görebilmekteyiz.

Örneklemeye çalıştığımız hükümet uygulamalarının bundan böyle sınır tanımaz biçimde Bakan yardımcılarının “yardımı” ile süreceğini görmek için kahin olmamız gerekmiyor. Bu gidişata dur diyebilmenin şu an ete kemiğe bürünmüş bir tek yolu var. Oda, Emek Demokrasi ve Özgürlük Bloku etrafında hep birlikte, topyekün olarak mücadele etmek. Özellikle çağrım, yaşam alanlarımızın savunmasında yer alan tüm kesimlerin Blok etrafında birleşerek bu sürece müdahale etmelerine yöneliktir. Tek tek yürüttüğümüz mücadelelerin başarıya ulaşması maalesef mümkün görünmüyor. Çevre sorununun çözümü bir üst yapı sorunudur. Bu da siyasi iktidarın halkın eline geçmesi ile mümkün olabilecektir. Ezilen halkın tamamı ve yaşam savunucuları, yani işçiler, köylüler, Kürtler, kadınlar, gençler, çevreciler kısaca tüm ezilenler olarak topyekün mücadele vermek zorundayız. Şu an Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun varlığı bu imkanı bizlere sunuyor.

ÖNCEKİ HABER

Çankaya Heykel Sempozyumu başladı

SONRAKİ HABER

'48 saat grevdeyiz'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...