11 Temmuz 2014 10:03

Britanya’da kamu emekçileri ikinci kez hükümeti uyardı

İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’da sendikalar iki yıl aradan sonra gerçekleştirdikleri koordineli grev ile hükümeti bir kez daha uyardılar. Grevi örgütleyen sendikaların yöneticileri ile, taleplerini ve bundan sonra eylem planlarını konuştuk...

Britanya’da kamu emekçileri ikinci kez hükümeti uyardı
Paylaş

Orhan DİL
Londra

İngiltere, Galler, İskoçya ve Kuzey İrlanda’da, kamu emekçilerini, öğretmenleri, itfayecileri, sağlık ve yerel belediye emekçilerini temsil eden, PCS, UNITE, UNISON, GMB, NUT, FBU, RMT, TSSA ve NIPSA sendikaları iki yıl aradan sonra gerçekleştirdikleri koordineli grev ile hükümeti bir kez daha uyardılar.

Genel olark ücret ve emeklilik haklarına yönelik saldırılara karşı koymak için hayata geçirilen greve, kamu çalışanları, ücretlerinin 2010 yılından itibaren iki yıllığına dondurulması ve son iki yılda da ücretlerdeki artışın yüzde 1 ile sınırlandırmasına son verilmesi; öğretmenler ise ücret artışı talebiyle ve emeklilik haklarına yönelik saldırılara ve artan iş yüküne karşı, itfaiyeciler ise emeklilik haklarına yönelik saldırılara ve emeklilik yaşının yükseltilmesine karşı greve çıktı.

Grev nedeniyle 6 binden fazla okulda eğitime bir gün ara verilirken, çok sayıda müze, kütüphane, hayvanat bahçesi kapılarını ziyaretçilere kapattı. Belediyelerin birçok bölümü de grev nedeniyle kapılarına kilit vururken, çöpler toplanmadı, sınır kapılarındaki kontrol noktalarında kuyruklar uzadı, ehliyet ve sürücü işlemleri durduruldu. 2011 yılının 30 Kasımında hükümetin sözüne güvenerek geri adım atan sendikalardan bir çoğunun iki yıl içinde bir kazanım elde edememesinden dolayı tabandan gelen baskılar karşısında yeniden çıktığı greve, ülke genelinde katılım 1.5 milyonu buldu.

Sabah saatlerinde grev hatlarında buluşan kamu çalışanları ve öğretmenler, öğlen saatlerinden itibaren başta Londra, Manchester, Liverpool, Birmingham, Bristol, Edinburg  olmak üzere ülkenin belli başlı tüm şehirlerinde düzenledikleri yürüyüş ve gösterilerle sokaklara indiler.

Londra’da 50 binden fazla kişinin katılımıyla gerçekleştirilen yürüyüş, BBC’nin merkezi önünde başladı. Greve katılan ve destek veren sendikalar, kampanya grupları ve siyasi yapılar; balon, pankart ve dövizleri ile görsel bir şölen alanına dönüştürdükleri toplanma alanından itibaren taleplerini dile getirmeye başladılar.

Emeklilik yaşının yükseltilmesi ve emeklilik haklarına yönelik saldırılara karşı 15. Grevini gerçekleştiren itfayeciler, flamaları, üniformaları, araçları, çoşkuları ve konuşmalarıyla yürüyüşe damgalarını vurdular.

Öğretmenlerin örgütlü bulunduğu sendikalar içinde greve çıkan tek sendika olan Ulusal Öğretmenler Sendikası NUT, hem greve katılımı hem de yürüyüşteki kitleselliği ile dikkat çekti.

Aylardan beridir yaşam ücreti talebiyle grev, gösteri, eylem ve kampanyalar yürüten   Ritzy ve Picture House sinema zincirlerinde çalışan emekçiler de talepleri ile yürüyüşte yer aldı.

Grev kararı alan kamu emekçilerinin taleplerini dikkate almak yerine, uyguladığı kemer sıkma politikaları ile çalışanları yoksulluğa mahkum eden Başbakan David Cameron ve Maliye Bakanı George Osbourne ile grev kararının alınmasının zorlaştırılması için parlementoya çağrı yapan Londra Büyükşehir Belediye Başkanı Boris Johnson, hem gösterilerde taşınan dövizlerle hem de Londra’da yaşayan resam Kaya Mar’ın çizdiği portreler ile yürüyüş boyunca teşhir edildi.

Regent Street ve Picaddly Circus gibi Londra’nın en işlek caddelerini boydan boya geçerek Trafalgar meydanına ulaşan yürüyüş kortejini, Trafalgar Meydanı’nın yanı başında bulunan ve özelleştirme ile yüz yüze kalan Ulusal Sanat Galerisi çalışanları açtıkları ‘Ulusal Galerinin Özelleştirilmesine Hayır’ pankartı ve sloganları ile karşıladı.

Greve çıkan kamu çalışanları yürüyüş boyunca dillerinden düşürmedikleri adil ücret talebini Trafalgar Meydanı’nda da sürdürdüler.

Yürüyüş kortejinin büyük bölümünün Trafalgar Meydanı’na girmesinin ardından, greve katılan sendikaların üyeleri ve yöneticileri birer konuşma yaparak, mücadele kararlılıklarını bir kez daha ortaya koydu.

İtfayeciler Sendikası FBU’nun Genel Sekreteri Matt Wrack, kemer sıkma politikalarının kaçınılmaz olduğu ve grevler ile hiç bir şeyin deyişmeyeceği söylemlerinin hükümet tarafından mücadelenin önünü kesmek için ifade edildiğini dile getirerek, işçi ve emekçilerin bugün sahip oldukları her hakkı mücadele ile elde ettiklerine dikkat çekti.

Greve destek vermek için Brükselden gelen, Avrupa Kamu Sendikaları Federasyonu  Genel Sekreteri Jan Willem Goudriaan, benzeri sorunlarla karşı karşıya olan 265 sendikadan 8 milyon kamu emekçisinin, greve destek verdiğini dile getirdi.  

Sağlık sorunlarından dolayı bir süreden beri mücadele alanlarında uzak durmak zorunda kalan Kamu ve Ticari Sektör Sendikası Genel Sekreteri Mark Serwotka, hasta yatağından kalkarak geldiği Traflagar Meydanın’da yaptığı konuşma ile büyük alkış aldı. Konuşmasında, iki yıl önce mücadeleyi yarıda bırakan sendikaların ders çıkartmasını talep eden Serwotka, grevi desteklediğini açıklama yürekliliğini gösteremeyen İşçi Partisi Lideri Ed Miliband’ı da eleştirdi.

SENDİKACILARLA GREV ÜZERİNE...

FBU GENEL SEKRETERİ MATT WRACK:


1.5 Milyon emekçinin gerçekleştirdiği bugünkü grevin etkisi ne olacak?
Emekçiler ve mücadele açısından çok harika bir gün. Farklı sendikalardan emekçiler farklı anlaşmazlıklar için birlikte greve çıktı. Kemer sıkma politikaları, kesintiler ve saldırılar ile kamu hizmetleri parçalandı, hayatlar karartıldı emeklilik hakları tahrip edildi. Kamu alanın farklı kesimlerinde çalışanların omuz omuza mücadele ederken ve halkı onlara destek verirken görmek büyük bir moral. Umarım bu gelecekte daha güçlü eylemler örgütlememiz için bize güç verir.

Bugüne kadar 14 defa yalnız başınıza greve çıktınız, ama bugün 15. grevinizi gerçekleştiriken yalnız değilsiniz, bu mücadele birlikteliği size nasıl yansıyor?
Üyelerimizin yalnız olmadıklarını görmeleri açısından büyük bir fırsat. Grevimiz bugünle sonlanmayacak, önümüzdeki hafta yeniden greve çıkacağız. Ücret ve emeklilik haklarımıza yönelik saldırılar karşısında hükümete geri adım atırmak için yürütmemiz gereken büyük mücadeleye dair tartışmaları greve katılan sendikalarla devam ettirmeliyiz.

Hükümetin sizi dinlemek yerine grevleri yasaklamaya çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tamamen utanç verici. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum eğer grevler işe yaramıyorsa neden grevleri engellemek ve grev kararının alınmasını daha da zorlaştırmak istiyorlar. Bu tamamen anti demokratik bir girişim, hem teşhir hem de karşı çıkmamız gerekli. Bu girişim hükümetin grevler karşısındaki kaygılarını ortaya koyuyor bu nedenle hükümet üzerinde daha fazla baskı oluşturarak geri adım attırabiliriz.

Sizce sendikalar iki yıl önce yarım kalan mücadeleden bir ders çıkartabildiler mi?
İnsanlar ders çıkarmayı sürekli olarak yapıyor ve bu konuda tartışılacak çok şey var.  Kolay bir iş değil, ama gerekli olan örgütlülük hala sağlanabilmiş değil, bu konudaki tartışmaları devam ettirmek zorundayız.

PCS GENEL SEKRETERİ MARK SERWOTKA:

İngiltere’de emekçilerin iki yıl aradan sonra yeniden alanlara çıkması nasıl mümkün oldu?
Bügün çok güzel bir gün. Bir milyon kişi grevdeydi. Bunu mümkün kılan, insanların başka bir alternatifi olmaması. Hiçbir politik parti, üyelerimizin ücretlerindeki düşüşü, işten çıkartmaları, özeleştirmeyi gündeme taşımıyor. Bu nedenle üyelerimiz bu sorunun çözümünün kendilerinde olduğunu gün geçtikçe daha çok anlıyor. Bugün kamu alanının farklı kesimlerinde çalışanların katılımı ile gerçekleşen grev ile emekçiler maruz kaldıkları acımasızlığı gözler önüne serdiler. İnsanlar greve ve mücadeleye hazır çünkü atılan bir adım yok. Konuşmamda da ifade ettiğim gibi daha fazla baskı için grevlerin devam ettirilmesi gerekli.

Sizce sendikalar iki yıl önce yarım kalan mücadeleden bir ders çıkartabildiler mi?
Hayır bir çoğunun ders çıkarttığını düşünmüyorum. Ama ders çıkarmamız kaçınılmaz. 2011’de iki milyon kamu emekçisi kuşaklar boyunca bir daha ele geçirilmeyecek bir fırsat yakalayarak greve çıktı. Ama bu fırsat heba edildi, bunun bir daha yaşanmasına müsade edemeyiz. Hükümetin şunu anlaması lazım eğer bizimle masaya oturmazlarsa daha fazla grev gerçekleştireceğiz. En son grevden sonra bir daha olmayacağını düşünerek rahat davrandılar ama şimdi tekrar kaygılanmaya başladılar. Umarım sendikalar bundan bir ders çıkartır. PCS olarak biz bu birlikteliğin en geniş katılımla devam etmesi için tartışmalarımızı devam ettireceğiz.

Sizce bir sonraki grev ne kadar yakın? Seçimlerden önce olabilir mi?
Elbette mümkün. Seçimler 2015’in Mayıs’ında. Görüşmeler Eylül’de yeniden başlayacak. Ekim’de TUC’nin düzenlediği kitlesel yürüyüş gerçekleşecek. Sendikalarda doğru zamanın aynı dönem içinde olduğunu düşünüyor.

Mesajınız sadece hükümete mi yoksa İşçi Partisi’ni de içeriyor mu?
Mesajımız hükümete çünkü bu utanç verici saldırıları onlar gerçekleştiriyor. İşçi Partisine mesajımız ise, işçileri temsil edecek politikaların dışında bir yol izlememesi. Grevedestek vermemeleri utanç verici. Eğer böyle devam ederlerse işçiler kendilerini temsil edecek yeni arayışlara girecek. Çünkü eğer işçileri temsil ettiğini söylüyorlarsa, greve gittiklerinde onlara destek sunmalı ve başka arayışlar içerisine girmemeli.

Hükümetin sizi dinlemek yerine grevi engellemeye çalışmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hükümet grevleri yasaklamaya çalışıyor. Bunun için Avrupa’nın en sert sendikal yasalarına sahip olmasına rağmen, bu yasaları  mümkün olduğunca daha da sertleştirmek istiyor. Bütün gücümüzle buna karşı çıkmamız gerekli. Hükümete şunu anlatmamız lazım: yasaklarla grev önlenemez. Eğer yine Muhafazakarlar iktidara gelir ve sendikal yasaları sertleştirmeye çalışırsa, TUC’nin öncülüğünde kitlesel bir kampanya yürütmemiz kaçınılmaz olacak.

ÖNCEKİ HABER

Cumhurbaşkanlığı kesin aday listesi yayınlandı

SONRAKİ HABER

Denizli\'de patlama: 1 ölü, 36 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...