09 Temmuz 2014 12:51

'Ethem'lerin vurulması için gizli talimat mı verildi?'

Ethem Sarısülük'ü öldüren polis Ahmet Şahbaz'ın tutuklanmasını gazetemize değerlendiren avukat Kazım Bayraktar, sanık polisin 'doğrudan adam öldürme' suçundan müebbet hapis istemiyle yargılanması gerektiğini söyledi. Bayraktar, eylemlerde kimi polislere 'halka ateş açmaları' konusunda gizli emir verildiğini de dair güçlü kuşkuları olduğunu dile getirdi.

\'Ethem\'lerin vurulması için gizli talimat mı verildi?\'
Paylaş

Hasan AKBAŞ
Ankara


Gezi eylemlerinde Ankara'da işçi Ethem Sarısülük'ü başından vurarak öldüren polis Ahmet Şahbaz 13 ay sonra tutuklandı. Her duruşması skandal ve hukuksuzluklarla gündeme gelen Sarısülük davasına ilişkin Sarısülük ailesi avukatı Kazım Bayraktar gazetemize değerlendirmelerde bulundu. Sanık polis Şahbaz'ın tutuklanmasının sevindirici olduğunu dile getiren Bayraktar, savcının mütalaasında polisin “olası kast ile adam öldürme” suçundan ceza verilmesi talebini eleştirdi. Sanığın "doğrudan adam öldürme" suçundan cezalandırılmasının gerektiğini belirten Bayraktar, bunun karşılığının da müebbet hapis cezası olduğunu söyledi. Ayrıca Bayraktar, deliller ve kayıtların Gezi'de kimi polislere halka ateş açmaları konusunda gizli talimat verildiği yönünde derin kuşku yarattığını ifade etti.

Öncelikle sanık polisin tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Savcı mütalaası eksik. Çünkü olay açık bir şekilde kasten adam öldürmedir. Ancak iddianamenin de “meşru savunma” üzerine kurulu olduğunu düşünürsek, bu tutuklama kararının çıkması geldiğimiz aşama da hep birlikte verdiğimiz mücadelenin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Tutuklanması sevindirici. Artık mahkemenin de savcılık makamının da bu katil sanığını koruyacak, kollayacak yanı kalmamıştı zaten. Herşeyi açıkça ortaya koyduk duruşmalarda. Halkın ve duyarlı basın kurumlarının desteği sonucunda buradaki yargılamanın iç yüzü teşhir edile edile de tutuklamak zorunda kaldılar.

Mütalaadaki eksikliler neydi?
Savcının mütalaası 'olası kasttan adam öldürme'ye dayanıyor. Ethem'in öldürülmesine olası kast demek mümkün değil. Çünkü bir polis memuru, geriden gelip elinde silahla vatandaşların üzerine hücum ederek, bir vatandaşı tekmeleyerek, silahını vatandaşların üzerine doğrultulup havaya ateş ediyormuş gibi göstererek Ethem'i vuruyorsa, burada olası kast değil, “doğrudan ve kasten adam öldürme” vardır. Bu açık bir tespittir. Ancak savcı mütalaasında bu durumu hafifleterek 'olası kasttan adam öldürme' olarak değerlendi. Herşeyi ile kanıt halindedir. Bunun karşılığı müebbet hapis cezasıdır. Olası kast üzerine verilecek olan ceza, iyi hal indirimi de uygulanırsa asgari olarak 16 yıl 8 aydır. Bütün bunlar nazara alındığında “adalet yerini buldu” diyebilir miyiz? Hayır. Adil bir ceza miktarı bu değil. Yine katil sanığı bir nevi korunmuş ve kollanmış oluyor aslında.

'MİT MİSAFİRHANESİNDE AĞIRLANDI MI?'

Her fırsatta sanık polis Ahmet Şahbaz'ın arkasında kimi güçlerin olduğunu ve açıkça korunup kollandığından bahsediyorsunuz. İddianızı destekleyen gerekçeler nedir?
Ethem vurulduğunda henüz hastanedeyken bir haber çıkmıştı. Bu katil polisin amirleri hakkında 'Beni ele verirseniz, ben de sizi ele veririm. Yaptıklarınızı, söylediklerinizi anlatırım' şeklinde beyanları vardı. Biz bu habere ilk başta çok itibar etmemiştik. Kaynağı belirsiz bir haberdi. Türkiye'de tarihe baktığımızda ve onca yaşanan olaylar dikkate alındığında “olmaz” demek mümkün değil aslında. Soruşturmada ve yargılamada karşılaştığımız olaylar bizi şüpheye düşürdü. Bugüne kadar çok asker polis yargılandı. Ancak, Ahmet Şahbaz'a yönelik özel koruma ve kollama tavrına bu derece rastlanmamıştı. Ayrıca yargıda da ayrıcalıklı bir yargılama hali ortada. Özellikle ilk duruşmaya perukla gelmesi, yüzünü saklaması, mahkeme heyetinin fotoğraflarını dosyaya koymak konusundaki çekincesi, dosyaya girdiğinde de fotoğrafları kasaya kilitlemeleri kimi kuşkuları doğurmuştu zaten. Devamında mahkeme heyeti de davayı aleni bir şekilde yasa ve kuralları çiğneyerek yürütmeye başladı. Örneğin basından Ahmet Şahbaz'ın MİT misafirhanesinde ağırlandığını öğrendik.

Başka bir ayrıntı, Ethem'in vurulduğu gün bir başka polis Güvenpark'ın başka bir noktasında halkın üzerine ateş ederken fotoğrafları ortaya çıktı. Başka polislerin ateş açtığına dair görüntüler de var. Bu da aklımıza şu kuşkuyu düşürdü: Bu polis teşkilatı içerisinde bazı polislere gizli talimat mı verildi, Gezi'de kimi polislere Ethem'leri vurması için gizli talimat mı verildi? Yani kabaran bir kitle hareketini bastırmak için " halkın üzerine ateş edebilirsiniz" şeklinde bir izin mi verildi.

'RAHATÇA HALKA ATEŞ AÇTILAR'

Son yapılan duruşmada da o tespit edilen görüntülerde polislerin silah kullanma hallerinin "meşru savunma" halinde değil de, kasıtlı olarak ateş açtıklarını savundunuz. Bunu nasıl anladınız?

Ortaya çıkan fotoğrafta halkın üzerine ateş eden polislerin pozisyonunda bire bir meşru müdafaa durumu olmadığı görülüyor. Bir yere sotelenmişler. Gayet rahatça çekip silahıyla ateş ediyor. Çok rahat bir şekilde de oradan ayrılıyorlar. Herhangi bir kaçışma gözlenmiyor. Tavırlarında fevri durum gözükmüyor. Gayet rahat tavırlar sergileyen kimi polisler olduğu açıkça görülüyor.

Emniyetin içerisinde planlı yasa dışı uygulamalar olduğunu mu söylüyorsunuz?

Bu işin bir penceresi. Kuşkumuzu artıran bir neden de siyasal konjöktür. Bu konjöktür yasa dışı ve insan haklarına aykırı tavırlara müsait bir ortamdır. Çünkü siyasi iktidar, kabaran bu kitle hareketinden korkuyor. Kendi iktidarının ve egemenliğinin şiddet üzerinden koruna bilineceğini sanan iktidar, polisi de bizzat istediği şekilde dizayn ediyor. Bu nedenle bu tür emirleri de verebiliyorlar. Dolayısıyla bu yapılanmalar içerisinde de bunlar yaşanıyor. Başbakan'ın "emri ben verdim sözü" de bunu destekliyor zaten. O nedenle kuşkularımız artıyor.

Bu iddialara ilişkin neler yapacaksınız?

Bugün iddia boyutunda yer alan ve kuşku duyduğumuz her şeyi dile getireceğiz, açığa çıkartmaya çalışacağız. Aradan geçen süreçte gördük ki, polisin silah kullanması resmi olarak ateş emri verilmesi şeklinde olmuyor. Son ölümler de ortaya koyuyor ki, bu tarz kullanılmaya devam edecek. Bundan sonrası için yapılacak olan şey; silah kullanan polisleri tespit etmek, takip etmek ve hangi birime bağlı olduğunu araştırmak ve benzeri şekilde arkasındaki durumu açığa çıkartmak için çabalar harcamaktır.

Son duruşmada sanık avukatları ve mahkeme heyeti tarafından davanın biran evvel bitirilmesinin istendiği gözlendi. Sanık avukatları "davanın artık uzamasını istemiyoruz" demişti. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?


Evet, davanın hızlı bitirilmesini istiyorlar. Çünkü yapılan hukuksuzluklar ve skandallar bini aştı. Bu skandallar gerek basın, gerek avukatlar aracılığıyla teşhir edildi. Bu durum hepsinin itibarı ve psikolojik durumunu kötü anlamda etkiledi. Artık yoruldular. Uzamasına dayanamıyorlar ve davanın biran önce bitirilmesini istiyorlar. 3 Eylül günü de yapılacak duruşmada karar verilmesini katil polisin cezasının hükme bağlanmasını bekliyoruz.

 

ÖNCEKİ HABER

YÖK\'ten intikam soruşturması

SONRAKİ HABER

TFF Süper Kupa 25 Ağustos\'ta oynanacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa