28 Haziran 2014 06:00

Medeni'nin annesi: Onsuz bir yılın her anı acıyla geçti

Medeni Yıldırım, Lice’de karakol yapımına karşı ‘barış’ sloganlarıyla yapılan bir eylemde askerler tarafından açılan ateş sonucu öldüğünde henüz 18 yaşındaydı. Aradan geçen 1 yıla rağmen katilleri yargılanmadı.

Medeni\'nin annesi: Onsuz bir yılın her anı acıyla geçti
Paylaş

Karakol ve kalekol inşaatlarını protesto gösterileri sırasında halkın üzerine ateş açan askerler tarafından 24 yaşındaki Ramazan Baran ve 50 yaşındaki Baki Akdemir’in öldürüldüğü Lice’de bundan tam bir yıl önce yine karakol inşaatını protesto sırasında askerler halka ateş açmıştı. 28 Haziran 2013’te askerlerce açılan ateşte 18 yaşındaki Medeni Yıldırım vücuduna isabet eden kurşunla yaşamını yitirdi.

KATİLLER CEZALANDIRILSIN

O günden beri bir yandan oğlunun acısını yaşayan diğer yandan katillerin cezalandırılmasını isteyen anne Fehriye Yıldırım, “Onsuz her anım acıyla geçti” diyor.
Soruşturmanın bunca zamandır sonuçlandırılmamasına isyan eden Fehriye Yıldırım, Medeni’siz geçen bir yılın acılarla geçtiğini söylüyor. Bir yıldır faillerin ortaya çıkarılmamasına tepki gösteren anne Yıldırım, görüntülerin bile ortaya çıktığını, Medeni’yi vuran askerlerin belli olduğunu buna rağmen kimsenin cezalandırılmamasına dayanamadığını söylüyor. Tek isteğinin faillerin ortaya çıkarılarak cezalandırılması olduğunu söyleyen Yıldırım, “Bu şekilde az da olsa acım hafifler” diyor.

‘ERDOĞAN BENİM DE SESİMİ DUYSUN’

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın PKK’ye katılan gençleri dilinden düşürmediğini söyleyen Yıldırım, “Erdoğan benim sesimi duymuyor. Ben katili istiyorum. Oturma eylemi yapan anneler yanlış yerde oturuyor. Erdoğan’ın kapısının önünde otursunlar. Gençler baskı var diye gidiyorlar dağa” diyor. (Diyarbakır/DİHA)


KATİLLERİ SERBEST

Lice’de bir yıl önce karakol yapımını protesto sırasında askerlerce öldürülen Medeni Yıldırım ile ilgili soruşturmada bir arpa boyu yol alınamadı. Delillerin failler tarafından toplandığını ve karartıldığını söyleyen Avukat Reyhan Yalçındağ, benzer olaylarda asker ve polisin cezasız kaldığını söyledi.

Yıldırım’ın öldürülmesinin ardından Olay Yeri İnceleme Müdürlüğünce hazırlanan tutanakta, uzun namlulu silahlara ait toplam 317 adet kovan bulunduğu belirtilmişti.

YALNIZCA İKİ ASKERE SORUŞTURMA İZNİ

Olayla ilgili olarak İçişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilen müfettişlerce hazırlanan raporda ‘Ateşli silah kullanma şartları bulunmamasına rağmen askerlerin aldıkları emir ile göstericilere karşı ateşli silah kullanılmasının hukuka aykırı ve cezai sorumluluk gerektirdiği’ tespiti yapılmıştı. Olayın ardından Lice Cumhuriyet Başsavcılığı, olay esnasında karakolda bulunan 7 asker için Lice Kaymakamlığından soruşturma izni isterken, Kaymakamlık 27 Ağustos 2013’te askerlerden Kayacık J. Ütğm Krk. K. Mustafa Öztürk ve Jandarma Özel Harekat Tim Komutanı Seyit Ahmet Yurtoğlu için ‘Görevi kötüye kullanmak’ gerekçesiyle soruşturma açılmasına izin vermişti.

DELİLLERİ FAİLLER TOPLADI!

Yıldırım ailesinin avukatı Reyhan Yalçındağ, Medeni Yıldırım soruşturmasının aslında ‘yürütülmeyen bir soruşturma’ olduğunu belirterek, “Türkiye’de benzer olaylarda yaşanan süreç bir kez daha sahnelendi” dedi. Yalçındağ, delillerin failler tarafından toplandığına dikkat çekerek, “Bu da ilk andan itibaren delillerin karartılmasına neden oldu” dedi.  Türkiye’de failin polis ya da jandarma olduğu vakaların cezasızlıkla sonuçlanacağı gibi bir algı olduğunu söyleyen Yalçındağ, “Medeni’nin ölüm yıl dönümünde hâlâ ortada ciddiyetsiz bir soruşturma var. Ezbere dayalı cümleler, neredeyse noktası virgülüne kadar aynı. ‘Şu gün şu saatte oldu. Kitle bizim üzerimize şunları üzerimize attığı andan sonra biz de havaya ateş açtık.’ Her bir askerin ifadesi bu şekilde” dedi. Soruşturmayı yürüten savcılığın da dosyaya aynı zihniyetle yaklaştığını belirten Yalçındağ, “Burada otopsi gerçekleşmesine rağmen yetersiz bulunup, Adli Tıp Kurumuna gönderildi. Aylardır netleşen bir şey yok” dedi. Dosyanın gönderildiği Adli Tıp Kurumu için ‘Franco rejiminin kanlı ellerini silen havlu’ benzetmesinin yapıldığını anımsatan Yalçındağ, “Bir gencin askerlerce öldürülmesi bu kadar ciddiyetsiz soruşturulamaz” dedi. (Diyarbakır/DİHA)


GEZİ'NİN DE SEMBOLÜ OLDU

İstanbul başta olmak üzere, Türkiye’nin batısında milyonların sokaklara döküldüğü ve polisin vahşi saldırısında 7 gencin katledildiği Gezi direnişinin, park forumlarına dönüştüğü günlerde Lice’den gelen haber herkesi hareketlendirmişti. Lice’de askerlerce öldürülmesinin hemen ardından, Gezi direnişi sırasında Ankara, Eskişehir, Hatay’da öldürülen gençlerin fotoğraflarının yanına kondu Medeni Yıldırım’ın fotoğrafı. Ülkenin batısı, Kürt bölgesinde askerin öldürdüğü bir genci ilk kez bu düzeyde sahiplendi. Birçok kentte on binler Medeni’nin fotoğrafları ve ‘Katil devlet hesap verecek’, ‘Diren Lice, Gezi seninle’ sloganlarıyla sokaklara çıktı. Medeni’nin katillerinin yargılanmasını istedi. (HABER MERKEZİ)


DEVLET LİCE’DE ÖLDÜRMEKTEN VAZGEÇMEDİ

1993’te askerlerce günlerce bombalanarak, 16 kişinin öldürüldüğü, tarihe ‘boşaltılan ilçe’ olarak geçen Lice’de devlet şiddeti hiç eksik olmadı. Çatışmalı yıllar boyunca faili meçhul cinayetler, yakılan yıkılan köyler, işkence ve Kürt hareketinin en önemli direniş merkezlerinden biri olarak anılan Lice’de çözüm sürecinde de gerilim sona ermedi.
Geçtiğimiz yıl Newroz’da Abdullah Öcalan’ın tarihi mektubuyla silahların susması ve PKK gerillalarının sınır dışına çekilmesinin ardından, hükümetin karakol ve kalekol inşaatlarına hız vermesiyle Lice yine önemli bir direniş merkezi haline geldi. Hakkari’nin Meskan Dağı’nda karakol inşaatına karşı başlayan eylemin ardından Lice’de de sokaklara çıkan binlerce kişi, karakol ve kalekol yapılan bölgede çadırlar kurdu. Kalıcı barış için kalekol inşaatlarına son verilmesini isteyen halkın üzerine 7 Haziran’da askerlerce ateş açıldı. Halkın üzerine kurşun yağdıran askerler, 24 yaşındaki Ramazan Baran ve 50 yaşındaki Baki Akdemir’i katletti. Olay yerinde yapılan incelemelerde tıpkı Medeni Yıldırım’ın katledildiği olayda olduğu gibi askerin yüzlerce kez uzun namlulu silahlarla ateş açtığı anlaşıldı. Askerler ifadelerinde kitlenin kendilerine silah ve el yapımı bombalarla saldırdığını kendilerinin ise sadece havaya ateş açtığını öne sürdü.
Ramazan Baran ve Baki Akdemir’in öldürülmesinin ardından hukuki sürecin nasıl işleyeceği merak edilirken, olayın ardından yetkililer, benzer olaylarda olduğu gibi halkı suçlayan ve askerlere sahip çıkan açıklamalar yaptı. Bu tutum son katliamda da sanıkların cezasız kalacağı kaygılarını arttırdı.
1993’te yaşanan Lice Katliamı için yıllar sonra açılan dava da ‘güvenlik’ gerekçesiyle Lice’den İzmir’e gönderilmişti. Mahkeme heyeti geçtiğimiz günlerde, davada yargılanan sanıkların yüksek rütbeli olduğu gerekçesiyle davayı durdurmuştu. (HABER MERKEZİ)

ÖNCEKİ HABER

Grev hakkı için ayağa kalkılmalı

SONRAKİ HABER

İHD: Rıza Bayram kanala düşürüldü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...