15 Haziran 2014 09:22

Bugün okulda ne öğrendin?

'Sen kaça gidiyorsun bakiim'in hemen ardından 'ne öğrendin okulda' diye sorarız genelde, ne konuşacağımızı bilmediğimiz bir öğrenci varsa karşımızda.

Bugün okulda ne öğrendin?
Paylaş

Özge KURU

"Sen kaça gidiyorsun bakiim”in hemen ardından “ne öğrendin okulda” diye sorarız genelde, ne konuşacağımızı bilmediğimiz bir öğrenci varsa karşımızda. Amerikan filmlerindeki gibi geniş sofralarda akşam yemeklerinin başı sakin, sonu ergen atarlı sohbetindeki gibi değil de daha çok ne soracağımızı bilmediğimizden. Okul işte ne olacak ki, biraz kerat cetveli (kalktı o kalktı) çarpım tablosu? (o bile yok) biraz da şiir falan. AKP iktidara geldiğinde önlüğünün kenarına ilk günün hüznüyle sümüğünü sile sile okula başlayan çocuklar bu yıl liseden mezun oluyor. Çocukluğunda ve erken ergenliğinde AKP’nin çömlekçi çarkında döne döne şekil alan bir nesil var, kep fırlatan. Duyduklarını daha çok olduğu gibi kabul ettikleri bir ilkokul dönemini, soyut kavramları ancak anlamlandırmaya başladıkları ortaokul ve analizin yerleştiği lise dönemini hep aynı aklın ürünü fikirlerle geçirdiler. Karnedeki teşekkürü, zayıfı falan bir kalemde geçip ben sorumu soracağım: Bu çocuklar ne öğrendi peki okulda?
Sıfırlamak: Matematikte dersinde sıfırlamayı gördüler. Başbakan’ın oğlunun bile zorlandığı bu eylemde elde bulunan çok miktarda ürün, mal, para vb. ilgili yerlere kısa bir sürede dağıtılır. Eğer çocuk bunu tek başına yapamayacağını anlarsa aile bireylerinden destek alabilir. Bakınız disiplinler arası eğitime uygun olarak matematikte bile aile bağları ne de güzel işleniyor. Aile bağları ayrıca “Benim başörtülü bacımla” da bir güzel pekiştiriliyor. Gençler ayrıca “Suriye’ye 4 tane adam gönderirim 8 tane füze attırırım. Toplamda kaç can eder?​” gibi zekabüken sorularla matematiğin gerçekle hayatla nasıl buluştuğunu da fark ettiler.
Ölüm sebepleri: Hayat Bilgisi dersinin konusu olan doğal afetler, kazalar gibi ölüm sebeplerine ekmek almaya gitmenin de eklendiğini öğrendi çocuklar. Ayrıca ekmek almak için bakkala giderken yaşamını yitirenin suçlu, ekmek almak için madene girip çıkamayana da yazık olduğunu gördüler.  
2 gün çalışıp 5 gün ense yapan öğretmen: Derslere girip ‘havalı havalı’ konuşan öğretmenler aslında ‘devlete sırtını dayayan’ ‘üç ay tatil, 5 gün boş’ canlılardır. Yaşamlarının önemli bir bölümünü kahvehanede geçirdikleri de bilinir.
Seks: Öğrencilerin en çok bahsini duyup en az bilgi sahibi olduğu konu cinsellik oldu. Seksin hamile kadınlar tarafından yapıldığını, ama seks yaptıkları için de hamile kadınların evden çıkmaması gerektiği anlatıldı. Leylek hikayesinden daha karmaşık başka bir durum da ailelerin en az 3 çocuklu olması gerekirken kadın ve erkeğin seks yapma riskine karşı bir araya gelmemesinin öğretilmesi oldu. “Nası yani, seks yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz” sorusunu pek çok öğrenci üniversite eğitimine erteledi.
Kızlı erkekli: Kimya dersi “kızlı erkekli” bileşimini konu aldı. NA+H2O (Sodyum metalinin suyla birleşmesi) ya da HNO3+H2O (Nitrik asitin suyla birleşmesi) birlikteliğinden daha patlayıcı olduğu öğretilen KIZ1+ERKEK1 asla yan yana gelmemelidir. Gerekli koşullar oluştuğunda mesela üniversitede evlenebilir hatta bunun için devletten teşvik de alınır. Ama ayrı yurtlarda kalmak şartıyla. Çocuk yapılmayacaksa evlilikte bile sekse pek gerek yoktur.
Asitler, bazlar, gazlar: Bilimsel eğitime çok önem veren 12 yıllık hükümet öğrencilerinin yaşayarak öğrenmesi için Taksim’i bir deney merkezine çevirip tüm medeniyetlerden önce gaz ve toz bulutu olduğunu öğrencilerine kelimenin tam anlamıyla yaşatarak anlattı.
İnsan-çocuk: İnsan ve çocuk kavramları üzerine de çok şey öğrendi öğrencilerimiz. Kitaplarda yer alan 18 yaşın altındaki her birey çocuk tanımı oldukça genişletilip detaylandırıldı. Gaz kapsülüyle ölen ya da hayatının bir döneminde sapanla fotoğraf çektiren birey yaşına bakılmaksın çocuk değil terörist olurken 23 Nisan’da koltuğa oturtulan sakallı öğrenci bildiğin çocuktur. İnsan kavramı ise en az seks kadar karmaşık işlendi. Mısırlıların dünyada başka ırmak yokmuş gibi Nil’e “nehir”, kendilerine “insan” deyip yabancıları aynı ölçüde insan olarak değerlendirmemeleri gibi 12 yıllık eğitim boyunca “zaten Alevi”, “sözde vatandaş”, “Alevi hakim” gibi örneklerle öğrenciler herkesin “aynı derecede/o kadar” insan olamayacağını bir güzel bellediler.
Şüphecilik: Kanımca bu 12 yıllık eğitim hayatı boyunca gençlerimizin öğrendiği en önemli şey bilimsel eğitim anlayışının gereği olarak şüphecilik olmuştur. Her şeyi olduğu gibi kabul etmeyip sorgulamayı aşılayan sistemiz öğrencilerimize “Kız mıdır kadın mıdır bilemem?​” örneğinde olduğu gibi hep kuşkuyla yaklaşmayı salık vermektedir.
Darbeci/Gezici: Yine öğrencilerimizin en çok aşina olduğu kavramlardan biri geziciler/darbeciler/darbe komplosudur. Zira bu topraklarda ortak deneyimlerden dolayı Gulyabani etkisi yaratan darbeciler, her sıkıştığımızda yardımımıza koşabilir. Örneğin ödev yapmadığımızda bunun suçlusu darbeciler olabileceği gibi, çok zor sınav hazırlayan öğretmenin bir darbe peşinde olduğunu iddia edebiliriz. Zaman zaman da dış mihraklar ve geziciler kullanılabilir.
Konuşma özgürlüğü: Sistemimizin önemli öğretilerinden biridir. Ağzı olanın konuşma özgürlüğü vardır, ispatlama zorunluğu yoktur. Camide bira içtiler, teğet geçti falan diyebilirsiniz. Aksi ispat edilse bile siz ne diyorsanız odur. Çünkü siz diktatör değilsinizdir. Ayrıca bu durumun kitaptaki adına ileri demokrasi denir.

ÖNCEKİ HABER

3. Havalimanı: Neden bir ‘Zafer Anıtı’?

SONRAKİ HABER

Daldan dala hüzün ve endişe arasında Robinson’a acı bir veda

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa