09 Haziran 2014 06:26

Özerklik, tutsaklık ve gelecek…

TÜSAK’a karşı 6. Sanatçılar Kurultayı gerçekleşti. Sanatçılar, baskı, sansür, taşeronlaştırma karşı bir dizi karar aldı.

Özerklik, tutsaklık ve gelecek…
Paylaş

Gamze ERENTÜRK
İstanbul


Türkiye’deki çeşitli sanat alanlarını temsil eden, 80 kuruluşun dahil olduğu Özerk Sanat Konseyi, TÜSAK’a karşı 6. Sanatçılar Kurultayı önceki gün TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesinde gerçekleştirildi.
Kurultaya değişik sanat dallarını temsilen katılan sanatçılar ve öğretim elemanları, hükümetin yeniden gündeme getirdiği Türkiye Sanat Kurumu (TÜSAK) tasarısı üzerinden,Türkiye’de sanatın içinde bulunduğu sansür, baslı, piyasalaşma, güvencesizleştirme gibi konular tartışıldı. Konseyin bileşeni olan pek çok sanat kurumu kendi tecrübeleri üzerinden bu sorunların çözümlerine yönelik öneri ve eleştirilerini katılımcılarla paylaştılar.
Kurultayda söz alan katılımcılar, geleceğe yönelik somut adımlar atılması gerekliliği konusunda fikir birliğine vardılar. Kurultayda belirlenen somut adımlardan ilki söz konusu bu tasarının ve sonuçlarının topluma sade ve net bir şekilde anlatılması gerekliliğiydi.Tasarının hayata geçirilmesi halinde halkın sanatla (zaten oldukça ince olan) bağının tamamen kopacağını belirten sanatçılar, toplumun bu konuda aktif olarak bilinçlendirilmesi gerektiğini söylediler.
Sanatın politikalar üstü uzun dönem bir eylem politikasının olmasının gerektiğini belirten konuşmacılar, Bunun da toplumun desteği ile olabileceğini, sanatın bir toplumun mutlu olmasına yardımcı olan en önemli etmenlerden birisi olduğu belirtildi. Üzerinde durulan ikinci önemli nokta ise sosyal medyanın aktif bir şekilde kullanılması ve toplumun bu yolla da bilgilendirilmesiydi. Facebook, Twitter gibi haberlerin hızlıca yayıldığı ve ses getirdiği sosyal haberleşme alanlarının kullanılması önerildi. Üzerinde önemle durulan bir diğer konu yurt dışından da bu konuda destek almak ve yankı uyandırmak oldu. Genel olarak yasa tasarısına karşı aktif bir tutum sergilenmesi gerektiği konuşuldu.


HER ŞEYİN ÖZELLEŞTİRİLDİĞİ BİR ÜLKEDE DEVLETİN NEDEN TİYATROSU OLSUN?

Eyüp Muhcu: Toplumsal değerlerimiz tehdit altında. AKM, Emek Sineması, Muhsin Ertuğrul’un yıkılması iktidarı yıkıcılığını temsil etmektedir. Sanat ve sanatçıya baskılar yürürlüğe sokulmakta. TÜSAK Yasa Taslağı ile kültür sanata, sanatçıya son bir darbe indirme girişimi. TÜSAK, sanat ve sanatçıya kurulmuş bir tuzaktır. AKP’nin kamusal hak ve özgürlüklere saldırmasına karşı Gezi direnişi toplumsal bir karşı koyuş olarak ortaya çıkmıştır. Gezi direnişinden Lice’ye uzanan ve toplumsal duyarlığa bağlı olarak ülkemizde hüküm süren karanlığın aydınlatılması için ümit vericidir.

Yavuz Demirkaya: TÜSAK Yasa Tasarısı ile sanatçılar da taşeronlaştırma yaşanacağına kuşkunuz olmasın. Ne acıdır ki bir yandan kamulaştırmak için Soma adına sesimizi yükseltirken, Yatağan işçileri kamu madeninin özelleştirilmemesi için Ankara’da polisten dayak yiyor. TÜSAK tam da bunun ortasında duruyor. TÜSAK bu olanlardan bağımsız olamaz. Nükleer santralleri, HES’ler, Atatürk Orman Çiftliği gibi kamu alanları yağmalanırken de karşı koymanın itiraz etmenin yanındayız. Sanatı kontrol altına alıp taşeronlaştırarak baskı kuracak olan iktidar nitelikli ve profesyonel sanat üretiminden halk mahrum kalacak. Gelecek kuşakların sanata ulaşması güçleşecek.
Türkiye’nin kültür sanat hayatını yönlendiren ÖSK bileşenleri iktidardan daha güçlü ses çıkarabilecek durumdadır. Kültür Bakanlığı’nın teşhiri hukuksal ve akademik olarak deşifre edilmeli bu halka anlatılmalı. Bizim alternatifimiz ne olacak? Ödenekli sanat kurumları ne olacak? ÖSK bu sorulara yanıt verdi. Eksik olabilir ama burada birlikte doğruya ulaşabiliriz. 

Mücella Yapıcı: Mekansal dönüşüm yapısal olarak da dönüştü. Kamu mekanları kültür vaatleriyle dönüşüme sokuluyor. Haydarpaşa ve Galataport bunların tipik örnekleridir. Kamu binaları kültür sanat merkezlerine dönüştürülmek istekleri, kültür sanat kılıfıyla kamu yararı olan binalar rant fırsatına açılmak isteniyor. AKM polis karakolu ve mühimmat deposu olarak kullanılıyor. Galataport ciddi bir özelleştirme ve rant projesi yine kültür sanat kisvesi altında meşrulaştırılmaya çalışılıyor. Emek sineması bir başka tüketim amacı kurgusunun ürünüdür.

Nurhan Tekerek: Anayasa’nın 27. maddesinde “Devletin şeklini belirleyen ilk üç maddeyi ihlal etmemek koşuluyla herkes bilim ve sanatı öğrenme, öğretme, yayma vb. hakkına sahiptir. 50’li yıllardan itibaren devletin kültür ve sanatı uygarlaşmanın temelli ve partiler üstü gördüğünü sanmıyorum. Güzel sanatlar galerisi ya da devlet tiyatrosu olması sanatı desteklediği anlamına gelmiyor. Her şeyin özelleştirildiği bir ülkede devletin neden tiyatrosu olsun? Biz talep etmediğimiz, söke söke almadığımız sürece bizim için hiçbir şey yapmadılar, yapmayacaklar.

Aydın Çubukçu: Kültür sanat bir politikayı bir görüşü aktarmak için yapılır. Tüm dönemlerde hükümetler, bu anlayışla halkı eğitmek için kurulmuş bunlara uygun mekanlar oluşturulmuştur. Şimdiki iktidar da kendi tabiatına uygun bir düşünceyle teslim alma biçimine uygun yapılar yapıyor. Mücadele aslında bunun için olmalıdır. İktidarın tabiatına uygun düşünce tarzı, ideoloji ve politikanın hakim kılınması örgütlenmesi, mekanlara yapılan saldırının özüdür. Esas bunu doğru okumak ve buna karşı bir söylem oluşturmalıyız.


ÖZERK SANAT ANAYASAL GÜVENCEYE ALINMALI

Özerk Sanat Konseyinin tüm gün süren “TÜSAK’a karşı 6. Sanatçılar Kurultayı”nın sonuç bildirgesi şöyle:
Her iktidar tabiatına uygun düşünce tarzını, ideolojiyi, yaşam biçimini hakim kılacak politikalar üretir. Bu politikanın sanat alanına yansıması, siyasi erk için kaçınılmaz, hatta zorunluluktur.
TÜSAK Yasa Tasarısı, onlarca yıllık sanat birikimini dönüştürerek ya da yok ederek iktidarın yaşam felsefesini desteklemek üzere üretilmiş bir tuzaktır. TÜSAK Yasa Tasarısı’yla mücadele sanatın tüm alanlarında örgütlenip insanları bilinçlendirerek yaygınlaştırılmaktadır.
Sanat eğitimi veren kurumlar TÜSAK Yasa Tasarısı’na karşı mücadelenin ayrılmaz parçaları ve Kültür sanat politikalarının sürdürülebilirliğinin garantisidir.
Duygusal talepleri ve “Benim olsun” ayrışmalarını bir yana bırakarak bir arada olmaya özen göstermeli, aramızdaki bağları güçlendirmeliyiz. ÖSK, örgütlenmek ve örgütlü mücadeleyi sürekli kılmak için olanaktır. TÜSAK Yasa Tasarısı’na karşı kimliğimiz, kişiliğimiz ve haklarımız için ÖSK ile birlikte mücadeleyi hayatın her alanına yaymalıyız.

SONUÇ OLARAK

Siyasi iktidarın kültür sanatı doğrudan yöneteceği, ticarileştirip kişiliksiz kılacağı hiçbir yasa tasarısını kabul etmeyeceğiz.
Sanat mekanlarının kapatılmasına, onarım bahanesiyle karakol yapılmasına ve peşkeş çekilmesine karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz.
Ödenekli sanat kurumlarının varlığı ve yasalarının korunduğu, yaşatıldığı, sanatta özerkliğin esas alındığı yasaları çıkarılmalıdır. Bunun için ÖSK bileşenlerinin üretimleri vardır.
ÖSK bileşenleriyle birlikte sendika, konfederasyon ve meslek birliği örgütleriyle TÜSAK Yasa Tasarısı’na karşı eylem takvimi belirleyerek karşı duruşu sürekli kılmalıdır.
Sermayenin 1980 sonrası özelleştirme projeleri sonucu şirketlerin hizmetine sunulan müze ve galeriler işletme kültürüyle yönetilmeye başlandı ve sanat üretimi şirketlerin tercihine bağımlı hale geldi. Buna karşı mücadele kararı alındı.
Sadece mevcut iktidara karşı değil, insan ve onun yarattığı değerleri savunmak için TÜSAK Yasa Tasarısı’na karşı çıkmamız gerektiği basın ve kamuoyuyla paylaşılmalıdır.
Yandaşını her alanda ihya eden iktidar, kültür ve sanatı kullanarak ihale ve rant uğruna üretimimizi hiçleştirilmemeli. Sanat kurumlarının belirleyeceği gerçekçi nedenlerle destek oranları oluşturulmalıdır. Tüm sanat kurumlarının özerklik prensibi yerel ve evrensel ölçekte fikir ve sanat özgürlükleri anayasada açık biçimde güvence altına alınmalıdır.
Ödenekli sanat kurumlarında iş güvencesi, iş güvenliği, ilgili sanat örgütlerinin görüşleriyle birlikte güvence altına alınmalıdır.
Yasaklamalar, sansür, hedef gösterme, linç girişimleri asla kabul edilemez. Sansürle, oto-sansürle mücadele sanat emekçilerinin en temel görevlerinden birisidir. Sanatçılar ve sanat örgütleri politik farklılıklarını aşarak TÜSAK Yasa Tasarısı’na birlikte mücadele etmelidir. Örgütsel sorunlarımızı aşıp sanat örgütlenmelerinin birlikteliği sağlanmalıdır. Özerk Sanat Konseyi’nin hazırladığı yasa tasarısı taslağı, bileşenleriyle birlikte gözden geçirilerek değerlendirilmelidir.

ÖNCEKİ HABER

Lice’de katliam var!

SONRAKİ HABER

Kolombiya, müzakere ve seçim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...