09 Haziran 2014 06:00

Cumhurbaşkanı seçiminde insanlık görevi

CUMHURBAŞKANI seçimine sayılı günler kaldı. Adaylık için başvurular 3 Temmuz’da sona erecek. İlk tur oylama da 10 Ağustos’ta yapılacak.

Cumhurbaşkanı seçiminde insanlık görevi
Paylaş

Rahmi YILDIRIM
Gazeteci


CUMHURBAŞKANI seçimine sayılı günler kaldı. Adaylık için başvurular 3 Temmuz’da sona erecek. İlk tur oylama da 10 Ağustos’ta yapılacak.
AKP’de kimin aday olacağı belli. Tayyip Erdoğan, içinde debelendiği yalan, talan, yolsuzluk, zorbalık çemberinin daralarak gırtlağına dolanmaması için Çankaya Köşkü’ne yerleşmek zorunda hissediyor kendisini. (Çankaya’ya yerleşmenin kendisini kurtarıp kurtarmayacağı ayrı bir konu.) Erdoğan Çankaya Köşkü’ne çıktığında başkanlık sistemini uygulayacağını saklamıyor. Anayasa da buna elveriyor. Hani, başkanlık için Anayasa’nın değişmesi gerektiği söyleniyor ya, mevcut haliyle de Anayasa aslında başkanlık sistemine elveriyor.
Örneğin Anayasa uyarınca “Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kuruluna başkanlık” etme yetkisine sahip olacak ki, Bakanlar Kurulu artık Çankaya Köşkü’nde toplanacak demektir. Yine Anayasa uyarınca, başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu kararıyla kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisine sahip olacak. Ayrıca, Anayasa’nın 104’üncü maddesinin son fıkrası uyarınca da kanunların verdiği görevleri yerine getirecek, yetkileri kullanacak. Bu fıkra uyarınca bundan sonra AKP’li Meclis çoğunluğunun çıkaracağı kanunların yürütme ve yürürlük maddelerine cumhurbaşkanı da eklenecek demektir. Böylece Anayasa değişikliğine gerek kalmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan yürütme yetkisini kendisinde toplayacak ve başkanlık sistemine geçilmiş olacaktır.
***
BİR BUÇUK YERİNE 150 ÖLÜ

Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir başkanlık yapacağı gizli saklı değil. Başbakan olarak ülkeyi nasıl yönettiyse başkan olarak da öyle yönetecek. Yani, İslami vurgusu daha belirgin ve frensiz faşist bir diktatörlükle yönetecek ülkeyi. Partisinin 3 Haziran 2014 tarihli grup toplantısındaki konuşmasıyla da Erdoğan acımasız, ayrımcı, insanları kamplaştırıcı, yalancı ve zorba karakterini bir kez daha gözler önüne serdi. Grup konuşmasında Dolmabahçe Camii’ne bira şişesiyle girildiği yalanını, benzer güncel çarpıtmaları yineledi, 17 Aralık’ta patlayan kanalizasyonun etrafında dolandı; ama öyle bir şey anlattı ki, yalanda ısrarı bile artık masum kalır.
1960 baharında DP iktidarına karşı gösteriler üzerine Necip Fazıl’ın Adnan Menderes’i ziyaret edip bir öneride bulunduğunu, Menderes’in “Geleceğe dair umudunu muhafaza için” öneriyi reddettiğini, ancak kendisinin Gezi olaylarına Menderes gibi sessiz kalmadığını anlattı. Ayrıntısını anlatmadığı Necip Fazıl hikayesinde, 28 Nisan 1960’taki gösteride polis ateş açmış, Turan Emeksiz öldürülmüş, Lise Öğrencisi Nedim Özpulat ise yaralanmıştır. İşte bu olay üzerine Necip Fazıl, Başbakan Adnan Menderes’i ziyaret eder ve şu öneriyi yapar: “Hükümet kuvvetlerine karşı fiile karşı duran Halk Partisi sevk ve idaresindeki sözde gençlik yığınlarından bir buçuk ölü yerine 150 ölü verdirilseydi ortada hükümet bulunduğu anlaşılır ve bir şey olmazdı.” (Necip Fazıl Kısakürek, Benim Gözümde Menderes, Büyük Doğu Yayınları, 1993, s: 428).
Tayyip Erdoğan nasıl bir zihniyet ve karaktere sahip olduğunu defalarca ortaya koymuş olsa da dehşete kapılmadan edemiyor insan. Necip Fazıl, örtülü ödenekten kendisini besleyen Başbakan Adnan Menderes’e “Bir buçuk yerine 150 kişi öldürseydin ortada bir hükümet bulunduğu anlaşılırdı” diye önermiş. Menderes kabul etmemiş, ama Tayyip Erdoğan Menderes gibi pasif kalmamış. İnsan çok daha iyi kavrıyor, Gezi gösterileri sırasında nasıl acımasız davranabildiğini, gençlerin öldürülmesini “destan” diye alkışlayabildiğini. Çocuğunu toprağa vermiş anneyi ertesi gün seçmenlerine nasıl yuhalattığı da dünkü konuşmasıyla daha bir anlaşılır oluyor.
Soma’daki örgütlü toplu katliamın acısı henüz taptazeyken, “Firma iş güvenliği noktasında başarılı” diyerek iş cinayetini kader diye örtbas etmeye yeltenebilmesi; daha beteri, acılı ahaliye bizzat dayak atabilecek denli merhametsiz davranabilmesi de daha iyi anlaşılıyor. Zihniyet referansı “Bir buçuk ölü yerine 150 ölü” olan bir muktedirin “başkan” olarak neler yapabileceği apaçık meydanda. Tayyip Erdoğan’ı ve zihniyetini Çankaya yolunda durdurmak ve tarihin çöplüğüne atmak, ertelenemez bir insanlık görevidir.

ÖNCEKİ HABER

Soma’dan Çorum’a uzanan evlat acısı

SONRAKİ HABER

Nadal, 9. kez şampiyon

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...