08 Haziran 2014 13:20

Gazeteci, yazar ve akademisyenlerden Lice tepkisi

Lice'de askerlerin halkın üzerine ateş açarak 2 kişiyi öldürmesine yönelik öfke, birçok merkezde olayın duyulduğu ilk andan itibaren sokaklara çıkan yurttaşlarca gösterilirken, halka yönelik bu katliama karşı kimi gazeteci, yazar ve akademisyenlerden de tepki geldi.

Gazeteci, yazar ve akademisyenlerden Lice tepkisi
Paylaş

Lice'de askerlerin halkın üzerine ateş açarak 2 kişiyi öldürmesine yönelik öfke, birçok merkezde olayın duyulduğu ilk andan itibaren sokaklara çıkan yurttaşlarca gösterilirken, halka yönelik bu katliama karşı kimi gazeteci, yazar ve akademisyenlerden de tepki geldi.

Doç. Dr. Gaye Yılmaz, "Hücrelerime kadar isyan halindeyim" diyerek katliama tepki gösterirken, Lice'de yurttaşların direnişi karşısında yaşanan sessizliği de eleştirdi. Yılmaz, "Yeterli derecede destek göremediler. Gezi Direnişi'nde ortak bir ses vardı? Neden şimdi insanlar bu kadar sessizleşti? Kürt illerinde olunca mı sessizlik oluyor? Lice ile yeterince dayanışma gösterilmedi ve böyle oldu. Kalekol yapımına karşı çıkmak yaşama sahip çıkmaktır. Gezi için herkes sokaklara dökülürken Lice için kimse bu duyarlılığı göstermedi" dedi. Gezi'de uygulanan devlet şiddeti ile Lice'de uygulanan şiddetin aynı olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Lice'deki direnişin Gezi'den ne farkı var?" diye sordu.

Yılmaz, bu saldırının AKP'nin "barışın mimari benim" söylemini de tamamen çürüttüğünü söyledi. Sürecin Kürt halkının kurumlarının çabası ile bu aşamaya geldiğini belirten Yılmaz, "Lice'de yaşananlar, barış sürecinin AKP'nin değil, Kürt halkının mücadelesinin bir sonucu olduğunu bir kez daha gösterdi" diye vurguladı.

'AKP GERÇEK YÜZÜNÜ GÖSTERDİ'
İktisatçı-yazar Mustafa Sönmez de Lice'deki katliamın AKP'nin gerçek yüzünü bir kez daha gösterdiğini belirterek, "Lice başta olmak üzere çeşitli kentlerinde kalekol, karakol, baraj türü askeri amaçlı projelere direnen Kürt halkına önce gazla, TOMA ile giderek mermi ile karşılık veren ve cana kasteden AKP iktidarı, bu tavrıyla gerçek yüzünü bir kez daha ortaya koymuştur. AKP'nin samimi bir 'çözüm programı', niyeti olmadığı, öteden beri barışçı ve çözümcü görünümünün altında farklı niyetler taşıdığı bir kez daha görülmüştür" dedi. "AKP, kendine Müslüman, kendine demokrat, neoliberal-muhafazakar ve her şeyi önce kendine yontan, kendine göre yönlendiren bir despotik rejimdir" diyerek sözlerine devam eden Sönmez, AKP'nin Kürtlerin özgürlük taleplerini hiçbir zaman samimi olarak kabullenmediğini söyledi.

'GERÇEKTEN ÇÖZÜM İÇİN TOPLANMIŞ BİR ÇALIŞTAY KATILIMCILARI LİCE'YE GİDERDİ'
Katliama tepki gösteren gazeteci Pınar Öğünç ise "Cepte B ve C planları duruyorsa zaten ilk niyete dair soru işaretleri var demektir. Bütün bunların Diyarbakır'da hükümetin düzenlediği çözüm çalıştayıyla aynı ana denk gelmesi de tarihin acı bir ironisi olarak kalacak. Gerçekten çözüm için toplanmış bir çalıştay katılımcıları, Lice'ye, protesto yapan halkla görüşmeye giderdi" dedi.

'BATIDA DİRENİLDİĞİNDE DİRENİŞÇİ, DOĞUDA ÖLÜNCE TERÖRİST OLUYOR'
Başbakan'ın dilindeki öfkenin eninde sonunda bu ülkede kan akıtmaya devam ettiğini ifade eden gazeteci Hayko Bağdat da "Bunu Gezi sürecinde de, dün Lice'de de gördük. Başbakan, barış süreci içerisinde Kürt siyasi hareketinin temsilcilerinin adlarını bile almaktan imtina ediyor. Dolayısıyla Başbakan'ın önce bu dilinden vazgeçmesi gerekiyor" dedi.

Lice'de halkın karakol yapılmasını istememesine saygı gösterilmesi gerektiğini belirten Bağdat, karakol yapımının halka işkenceleri ve savaş hazırlığı yapılıyor endişesi yarattığını söyledi. Halkın bundan dolayı Lice'de direndiğini belirten Bağdat, çözüm süreci içerisinde karakol yapımını doğru bulmadığını ifade etti. Lice'deki olaylara ilişkin medyayı da eleştiren Bağdat, "Batı'da Taksim'de halk direndiği zaman direnişçi oluyorken, Doğu'da 'terörist' oluyor. Ama, ne yazık ki orada bir Taksim yok" dedi. Lice'de olayların yaşandığı günün öncesi hükümet yetkililerinin Diyarbakır'da sürece ilişkin yaptıkları çalıştayı hatırlatan Bağdat, "Ölümlerin sıradanlaştığı bu süreçte neler geleceğini hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla Başbakan dilinden vazgeçmelidir. Bizler de akan öfkelerimizi barış umuduna çevirmeliyiz" dedi.

'HALKIN MEŞRU PROTESTOLARINDA KULLANILAN ŞİDDETE SON VERİLMELİ'
Süreçte bugüne kadar hükümetin gerekli adımlar atmadığının altını çizen gazeteci Murat Çelikkan, "Hükümetin, müzakerelerin yasal mevzuata kavuşturması, sürecin yasal çerçevesi belirlenmiş bir müzakereye dönüştürmesi, çözüm sürecinde parlamentonun etkin hale getirmesi, Kürtlerin eşit vatandaşlıklarına ilişkin yasal düzenlemeleri yapması ve bu gibi bir dizi önlem alması gerekir" dedi.
Böyle bir çözüm sürecinin olmayacağına dikkat çeken Çelikkan, "Hükümet bir an önce karakol ya da kalekol yapımını durdurmalı, yapımı süren karakollara karşı halka aşırı şiddet uygulamasından vazgeçmeli. Çünkü bunlar, çözüm süreci ile bağdaşan şeyler değil. Halkın meşru protestolarında kullanılan şiddete son verilmesi gerekir. Aksi halde, Bu şekildeki şiddet çözüm sürecini etkileyecektir" dedi.

MARGOSYAN: PLANLARI HİÇBİR ZAMAN BİTMEDİ
Sürecin başladığı günden bu güne zamanın değerlendirmediği ve somut adımların atılmadığına dikkat çeken Yazar Mıgırdiç Margosyan da "Yapılan bir takım yanlışlıklar tekrar ediliyor. Yaklaşık 1-1,5 senedir, süreç derken aslında doğru dürüst adımlar olmadı. Bu da tepkilere yol açıyor. Bu tür şeylerin önlenebilmesi için gerçekten doğru dürüst adımlar atılmalı. Verilen sözlerin zaman içerisinde yerine getirilmesi gerekiyor" dedi. Başbakan Erdoğan'ın geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu, "B ve C planlarımız var" şeklindeki açıklamalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Margosyan, "Planları hiçbir zaman bitmedi. Mesele plan değil, ortaya kayacağınız bir çözüm planı varsa onu uygularsınız. Ortada bir gerçek var giderek ülkede gerilim tırmanıyor. Böyle devam ederse bugün iki kişi yarın 12 kişi. Dönüp durur yine aynı yere gelir. Bunları önlemenin tek yolu verilen sözlerin yerine getirilmesi. Yama yapılarak bir yere varılmaz" diye belirtti.

IŞIK: SALDIRACAĞIZ DEDİLER, LİCE'DE SOMUTLAŞTI
Gazeteci-yazar Fehim Işık da karakol ve kalekol yapımlarına karşı sürdürülen eylemlere işaret ederek, "Perşembe'nin gelişi Çarşamba'dan bellidir. Lice'de yaşanan katliam belki dün ölümle sonuçlandı ama halk sürecin başından bu yana AKP'nin süreci ilerletmemesine dönük ciddi tepki içerisindeydi. Halkın tepkisi hem kalekol ve karakol yapımlarına dönüktü, hem de diğer tarafı ile AKP'nin çözüm sürecinin ruhuna uygun adım atmamasına dönüktü" dedi.

Halkın karakol ve kelakol yapımlarına dönük eyleminin hükümet tarafından, "teröristler eylem yapıyor" şeklinde yansıtıldığına dikkat çeken Işık, "Hükümetten, 'bölgede güvenlik konusunda geliştirilecek herhangi bir olaya zaaf göstermeyeceğiz' şeklinde açıklama geldi. Yani deyim yerindeyse 'Saldıracağız' dediler. Bu tabloyu somut bir biçimde Lice'de gördük. Hükümetten ve Başbakan'dan başbakanın benzer söylemlerin kullanılmasının ardından askerler de oradaki sivil halkı gerçek mermilerle katletti" diye konuştu.

'TÜRKİYE'NİN DÖRT BİR TARAFINDAN TEPKİ GELİŞTİRİLMELİ'
Kürt halkının, sürecin ilerletilmesi için büyük bir çaba içerisinde olduğunu belirten Işık, "Buna karşılık aldıkları cevap gerçek mermilerle katliam girişimleri. Medya üzerinden de psikolojik savaş yöntemleri kullanılıyor" ifadelerini kullandı. Türkiye'nin dört bir tarafından protesto eylemlerinin geliştirilmesi gerektiğini aktaran Işık, "Kürt hareketi rotasını belirlerken halkların ortak yaşamı üzerinden belirledi. Türkiye'nin dört bir tarafından da sivil halk bu provokasyonlara, hükümetin bu umarsız çıkarcı yaklaşımlarına tepki göstermesi lazım" değerlendirmesini yaptı. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Lice’de öldürülenlerin cenazelerinde öfke seli

SONRAKİ HABER

Mardin\'de askeri araç devrildi: 1 er hayatını kaybetti

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...