07 Haziran 2014 06:00

Gezi’deki partiler ne diyor?

Gezi’de bayrak tartışmalarıyla gündeme gelmişti partiler ve siyasi gruplar. Pankart olsun mu olmasın mı epeyce bir tartışma konusu da olmuştu. Elbette konu daha önemli ve derinlikliydi.

Gezi’deki partiler ne diyor?
Paylaş

DOSYA: 1.YILINDA GEZİ; NEREDE KALMIŞTIK?

HAZIRLAYAN: Arif KOŞAR

Gezi’de bayrak tartışmalarıyla gündeme gelmişti partiler ve siyasi gruplar. Pankart olsun mu olmasın mı epeyce bir tartışma konusu da olmuştu. Elbette konu daha önemli ve derinlikliydi. Gezi direnişi siyasi partileri aşmış, kendiliğinden sokağa çıkan halk yığınları damgasını vurmuştu. Ama asgari de olsa siyasi birlik sağlanamamıştı. Sonuç armağanları ve eksiklikleriyle bugün...
Gezi’deki partiler ve siyasal örgütler bu kadarla sınırlı değil biliyoruz. Ama sayfa ve mizanpaj kurallarının teknik sınırı aşağı yukarı bu kadar. Bu nedenle biz de bir seçim yapmak durumunda kaldık. Tercihimiz diğerlerini yok saymak ya da göz ardı etmek değil. Ama mutlaka birileri eksik kalacaktı. Son bir not: TKP’den de görüş istedik, ancak ‘iç yoğunlukları’ dolayısıyla yazmamayı tercih ettiklerini ifade ettiler.


KAPİTALİZM DÜNYANIN HER YERİNDE SARSILIYOR

Selma GÜRKAN*

Gezi direnişi hakkında şimdiye dek çok şey söylendi ve söylenmeye devam edecek. Çıkış sebepleri ve gelişim seyri açısından oldukça zengin bir deneyim bırakan direniş diğer toplumsal hareketler gibi kendisinden sonraki gelişmeleri önemli ölçüde belirledi ve belirlemeye de devam edecek. Bu ezilenler için olduğu gibi siyasi iktidar açısından da böyledir.
Ülkede her kesimin yaşadığı sorunların birbiriyle alakası vardır ve bu sorunlar halk mücadelesinin birleşme ve ortaklaşma zeminidir de. Gezi direnişinden sonraki bir yıla baktığımızda bu birleşme ve ortaklaşma eğiliminin kayda değer bir biçimde güçlendiğini, bunda da direnişin toplumsal hayatta bıraktığı etkilerin rol oynadığını söyleyebiliriz.
O halde, şimdiye kadar en güçlü toplumsal hareketlerden biri olan Gezi direnişinden öğrendiklerimizle yürümeye devam etmeliyiz. Ancak Gezi halkın mücadele birikimi üzerinden ortaya çıkmıştır ve bu yüzden de ne bir ilk ne de sondur. Bu bakımdan bütün bu mücadele deneyimlerinden; dünya işçi sınıfı mücadelesinden, Kürt özgürlük hareketinin biriktirdiklerinden, kadınların eşitlik mücadelesinden ve tüm diğer ezilenlerin hak ve özgürlük mücadelelerinin oluşturduğu birikim önümüzdeki yolu aydınlatıyor.
Kapitalizm sadece bizde değil dünyanın her yerinde ezilenlerin hareketleri tarafından sarsılıyor. Halkların özgürlük ve demokrasi arayışında olduğu bu dönem bizim ülkemizdeki özgürlük ve eşitlik mücadelesinin de esinleneceği bir iklim oluşturmuştur. Gezi direnişinin bu iklimin oluşmasında hatırı sayılır bir yeri vardır ve bundan sonraki mücadeleleriyle işçi ve emekçi sınıflarımız hem bu hareketlerden esinlenmeye hem de onları etkilemeye devam edecektir.

* Emek Partisi Genel Başkanı


HİÇBİR ŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK

Oya ERSOY*


Bir yıl önce olmayan, ancak bugün varolanlar Haziran İsyanı’ndan kalanlardır; forumlar ve koordinasyonları, illerde oluşmuş ortak müdahale düzlemleri (Ankara Dayanışması, Eskişehir Dayanışması, Diren Bursa gibi), doğanın ve kentin talanına karşı oluşmuş mücadele birlikleri (Kuzey Ormanları Savunması, İstanbul Kent Savunması gibi) ve elbette halkın bağımsız haber alma kanallarının oluşması/gelişmesi (Çapul TV gibi).
Bu somut kazanımların yanında Haziran İsyanı’nın bıraktığı en yaygın şey iktidara meydan okunabileceği, direnmenin meşru olduğudur. Toplumdaki dayanışma eğilimi güçlendi, insanlar birbirine, kolektif olana, yaşama daha fazla sahip çıkmayı öğrendiler. Özgürlük, saygı, adalet, demokrasi ve barış taleplerinin artık tek adresi sokak, öznesi halktır.
AKP’nin iktidar serüveninin demokratikleşme doğrultusunda olmadığı, bu konudaki tüm iddiaların ya bir yanılsama ya da demagoji olduğunu; aksine sürecin adım adım neoliberal İslamcı soslu bir faşizmin inşası olduğunu somutlamıştır. Bu somutluğu sağlayan ise Taksim, Kızılay, Hatay-Armutlu direnişi, Dikmen direnişi, 100.yıl-ODTÜ direnişi, Tuzluçayır direnişleri, bütün Eskişehir’in Ali İsmail’in katillerinin peşine düşmesi olmuştur.
Tüm bunların gerçekleşmesi, “hiçbir şeyin artık eskisi gibi olmayacağının” da kanıtlarıdır.
Solun birliğinin de mevcut sol yapıların basitçe bir araya gelmeleriyle değil halkın devrimci eyleminin birliğinden geçtiğini göstermiştir. Açığa çıkan yeni dinamikleri kavrayabilecek ve onu iktidar mücadelesine sevk edecek bir politik hattın ve örgütsel yenilenmenin ortaya konması, sosyalistlerin görevidir.

* Halkevleri Genel Başkanı


BİRLEŞİK SİYASAL GÜCE DÖNÜŞMELİ

Alper TAŞ*

Gezi direnişi, Erdoğan ve AKP’nin yönetme gücünü büyük oranda zayıflattı. Erdoğan’ın başkanlık sistemi ile kurumsallaştırmaya yöneldiği tek adam diktası Gezi ile birlikte rafa kaldırıldı. Erdoğan  bugün faşist baskıları yoğunlaştırarak yaşadığı iktidar krizini aşmaya çalışıyor. Ancak bu hamlelerinin karşısında da Gezi isyanının yarattığı yeni muhalefet dalgasının farklı biçimlerde kendini ortaya koyan büyük bir direnme gücü duruyor. Gezi’nin mücadelesi bu anlamda devam ediyor.
Muhalefet hareketi açısından baktığımızda Gezi büyük bir umut dalgası ile zengin ve yaratıcı tarzıyla halk muhalefetine yeni perspektif kazandırdı. Mesela bugünlerde Amasya’da olup bitene baktığımızda ya da Amasra’da termik santrallere karşı mücadeleye baktığımızda bunu görmek mümkün. İnsanlar artık yaşadıkları yerlere, hayata bir başka gözle bakarak onun için inisiyatif alıyor. Kendine özgü örgütlenme biçimleri ve eylemler Gezi’nin izleri üzerinden gelişiyor. Yine bu gelişen direnişlerle geniş bir dayanışma zemini kısa zamanda kurulabiliyor. Forumlar, Mahalle Meclisleri, barikatlar, sokak ve meydan mücadelesi devrimci hareketin de yeni bir döneminin mayalandığı zeminler oldu.
Bütün bu olumluluklarla birlikte, isyanının birinci yılında üzerinde durulması gereken noktalardan birisi de halen süren eksikliklerin de görülmesidir. Bugün hareketin potansiyelinin parçalı ve dağınık durumunu aşacak geniş ve kapsayıcı birleşik bir zemin yaratılamadığından etkili-dönüştürücü bir siyasal güç haline gelemiyor. Bu anlamda önümüzdeki dönem bir yandan toplumsal zemindeki bu kuvveti geliştirecek şekilde muhalefet dinamiklerinin dayanışma zeminlerini geliştirerek bir yandan da bu toplumsal gücü birleşik bir zeminde siyasal bir güce dönüştürmek için mücadele edilmesi gerekiyor.

* ÖDP Eş Genel Başkanı


ÜÇ TUTUM, ÜÇ SİYASET

Ertuğrul KÜRKÇÜ*

Gezi isyanı içinde ve hemen sonrasında, AKP iktidarına karşı üç farklı siyasal tutumun geliştiği söylenebilir: Birincisi bir siyasal çağrı, diğeri beklenti ve nihayet de sonuncusu da bir siyasal arzu olan üç ayrı tutum.
Birincisi, Gezi Parkı’nda kurulan komünü, kendi umutlarının cisimleşmiş hali, halkların demokratik kongresi olarak gören HDP’nin siyasal çağrısıydı. HDP Gezi’yi, “Mümkün olan her yerde kendisini kadın, gençlik, emekçi, Kürt ve Alevi temsiliyetinin, emek doğa ve kent hakkının savunulmasının hizmetine sokmaya; Kürdistan’ın özerklik hakkını teslim edip Kürtlerle ortaklaşmaya, eski düzeni parlamento içinden ve dışından kuşatarak yeni ve ortak ülkenin doğuşunun habercisi” olmaya çağırdı.
İkincisi, bir siyasal çağrıdan çok, başından beri isyanı parlamenter sınırlar içinde gelişecek düzen muhalefetinin içinde tutmak isteyen ana muhalefetin, AKP karşıtlarının yerel seçimlerde kendi adayları etrafında toparlanmasını uman siyasal beklentisiydi.
Üçüncüsü de yine bir siyasal çağrıdan çok, ulusalcı muhalefetin, isyanı “milli hükümet” siyasetinin emrine sokma arzusuydu. Böylece AKP’nin yıktığı statükonun temsilcilerine yeniden siyasal itibar kazandırmak hedefi güdülüyordu.
Bir siyasal çağrı ile beklentiyi uzlaştırmak mümkün olmadığı gibi, ucu nasyonal sosyalizme çıkan bir arzuyla Gezi’nin özgürlükçü arayışını aynı muhalefet çatısı altında birleştirmek de imkansızdı. Yine de Gezi’nin açığa çıkardığı çoğul muhalefetin, seçimler sürecini, iktidarın bastırma stratejisine karşılık, mevcut egemenlik rejiminin yerini alması beklenen düzenin bir ortak tahayyülüne -henüz bir programa değilse de- ulaşabilmeye imkan veren bir mücadeleler toplamına dönüştürmesi mümkündü, halen daha mümkün.

* HDP Eş Genel Başkanı

YARIN: Avukat Can Atalay’dan Gezi’nin davası
- Kuzey Ormanları Savunmasından Onur Akgül
- Anadolu’da Gezi - Yakup Aslandoğan

ÖNCEKİ HABER

Sanatta özerklik ve TÜSAK

SONRAKİ HABER

Evrensel olabilmek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...