05 Haziran 2014 10:14

Suriye seçimleri nasıl okunmalı?

Beşar Esad, seçmenlerin yüzde 73,42’sinin oy kullandığı seçimde oyların yüzde 88,7’sini alarak yeniden 7 yıllığına devlet başkanı seçildi. Ali Karataş, seçimlerde göze çarpan noktaları değerlendirdi.

Suriye seçimleri nasıl okunmalı?
Paylaş

 Ali KARATAŞ

Suriye’de Anayasa mahkemesinin açıkladığı sonuçlara göre Beşar Esad, seçmenlerin yüzde 73,42’sinin oy kullandığı seçimde oyların yüzde 88,7’sini alarak yeniden 7 yıllığına devlet başkanı seçildi.
Seçimler çatışmaların devam ettiği, Suriye muhalefetinin boykot çağrısı yaptığı ve başta ABD olmak üzere birçok ülkenin seçim sonuçlarını tanımayacağını ifade ettiği koşullarda gerçekleşti. Muhtemelen medya organlarında, bu oy oranının doğruluğu veya yanlışlığı üzerinden bir tartışma yürütülecek. Fakat iki gün boyunca farklı yayın organlarından ve canlı yayınlardan izlediğimiz seçimlerde göze çarpan noktaları paylaşmak faydalı olacak.

SEÇİMLER OLAYSIZ GERÇEKLEŞTİ
IŞİD başta olmak üzere sahada savaşan İslamcı gruplar seçimlere katılmama çağrısı yaptı ve seçim merkezlerini kana bulamakla tehdit etti. Fakat Suriye içinde ve dışında oy kullanılan 9601 seçim merkezinin hiç birinde olay yaşanmadı. Bu örgütlerin geçmişte gerçekleştirdikleri eylemlere bakıldığında bu tehditlerine rağmen herhangi bir eylem gerçekleştirmemiş olmalarını özellikle şehir merkezlerinde bir varlıklarının olmadığının ifadesi olarak okumak gerekiyor. El Mayadin ve Suriye devlet televizyonunun Şam, Halep, Hama, Hums, İdlib, Lazkiye, Tartus başta olmak üzere birçok seçim merkezinden yaptıkları canlı yayınlar da bunun bir kanıtı. Yakın zamana kadar muhaliflerin elinde olan Keseb ve Kalamun da canlı yayınlar yapılan noktalar arasındaydı. Hemen hatırlatalım benzer bir kriz yaşayan ve daha birkaç hafta önce parlamento seçimlerine giden Irak, kullanılan oy oranlarıyla değil, bu örgütlerin seçim öncesi ve seçim sırasında gerçekleştirdikleri bombalı saldırılarla haber olmuştu.
Silahlı muhalefet, Lübnan sınırında bulunan ve stratejik öneme sahip Kalamun bölgesinden sonra, Keseb’i de kaybetmişti. Yine seçimden önce rejimle varılan anlaşma sonucu Suriye’nin önemli şehirlerinden Hums’tan da silahlı muhalifler çekilmiş ve binlerce kişi bu gelişme üzerine evlerine dönmüştü. Bütün bu gelişmeler rejimin seçime güçlenerek girdiğinin emareleriydi.

HALK, DIŞ MÜDAHALEYE KARŞI
Seçim bölgelerinde yapılan röportajlarda en çok göze çarpan nokta, seçime katılanların, “yapılan müdahaleye karşı ülkelerini savunmak” için seçime katıldıklarını ifade etmeleriydi. Seçim merkezleri, Esad yandaşı gösterilere dönüştü. Bu noktada, “halkın oy kullanmaya zorlandığı” görüşü dile getirilebilir. Fakat iki olay, seçime katılımı motive eden başka faktörlerin olduğunu gösteriyor. Birincisi, Lübnan hükümetinin seçime katılmaları halinde mültecilik statülerini iptal edeceği tehdidine rağmen binlerce Suriyeli mülteci Lübnan sınırında kurulan seçim merkezine akın edip oy kullandı.

MAHKUMLAR HAPİSHANEYİ SAVUNUYOR
İkinci örneğimiz ise direk seçimle alakalı olmayan ve Türkiye basınına çok yansımayan bir olay. Halep’te bulunan merkezi hapishane, yaklaşık bir yıldan fazla bir süre muhaliflerin kuşatmasında kaldı. İki hafta önce Suriye ordusu kuşatmayı kırdı. Hapishaneyi muhaliflere karşı silahla savunanlar ise askerlerin yanı sıra mahkûmlar (!) olmuş. Normalde beklenen, mahkumların rejime karşı ayaklanmaları ve muhaliflerin yanında yer almalarıdır. Ama mahkumlarla yapılan röportajlarda, ülkelerini savunmak için muhaliflerle çarpıştıklarını söylüyorlar. Bu olay, Suriye halkının rejimin karakterinden bağımsız olarak süreci nasıl kavradığının çarpıcı bir örneği.

LİBYA, SURİYE’NİN YAKIN TAKİBİNDE
Yaklaşık üç yıl önce NATO müdahalesi ile rejimin devrildiği Libya da Suriyelilerin yakından takip ettiği bir ülke oldu. Kaddafi sonrası Libya’da yaşanan kaos ve çatışmalar Suriyelilerin sık sık verdiği bir örnek. NATO müdahalesine ev sahipliği yapan Libya’nın Bingazi şehri bile İslamcı milislerden o kadar bıkmış ki silahlı milislere karşı savaşacağını söyleyen ve uzun yıllar ABD’de kaldıktan sonra kara kuvvetlerinde görevlendirilen General Halif Hafter’den ve onun yanında yer alan eski ordu kalıntılarından medet umar hale gelmiş durumda.

SURİYE, MISIR’A BENZEMİYOR
Arap medyasında Mısır ve Suriye seçimleri, sonuçları önceden belli olduğu gerekçesiyle birbiriyle benzeştiriliyor. Hatırlanacağı üzere Mısır’da Sisi, tahmin edildiği gibi, hemen hemen katılanların oylarının hepsini alarak cumhurbaşkanı seçildi. Evet Esad da oyların büyük çoğunluğunu alarak seçildi. Ama Mısır’da başta 6 Nisan gençlik hareketi, Müslüman Kardeşler ve pek çok grubun yaptığı boykot çağrıları sonucu katılım yüzde 50’yi bile bulmazken seçimlerin bir gün uzatılması, alınan oyların daha da şaibeli hale gelmesine yol açtı. Seçimlere katılımın azlığını Arap basını “Mısır rejimine yönelik bir tokat” olarak yorumlanmıştı. Suriye’de ise batılı ülkelerin kanalları bile katılım çokluğu nedeniyle seçimlerin akşam 7’den gece 12’ye kadar uzatılmasını haber yaptı. Neticede seçimler Mısır’da rejimin meşruluğunu sorgulamanın vesilesi olurken Suriye’de “rejimin kitle tabanını genişleten bir hamle” olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır.

ROJAVA SEÇİM DIŞI
Seçimlerin ortaya koyduğu bir başka önemli olgu ise, Suriye’nin kuzeyinde bulunan Rojava’nın seçim dışı kalmış olmasıdır. PYD Eş Başkanı Salih Müslim, seçimlerden önce yaptığı açıklamada “Bu bizim seçimimiz değil” demişti. Kürtlerin önderliğinde kendi kendini yönetme sürecinin başladığı bu bölgenin seçim dışında kalmış olması rejimin de fiili olarak bu bölgenin farkını tanımış olması anlamına geliyor. İleride dengeler nasıl gelişir ve rejimin tavrı ne yönde olur, onu şimdiden kestirmek zor, ancak bugün açısından tablo böyle.
Rojava aslında bu yönüyle, Suriye’de bu ölçüde bir halk tabanına sahip tek coğrafya durumunda.

ÖNCEKİ HABER

\'Amasya\'mızın ağacına, suyuna sahip çıkmaya kararlıyız\'

SONRAKİ HABER

‘Halksız kupaya karşı’ yürüdüler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...