05 Haziran 2014 06:00

‘Pazarda bakarak doyuyoruz’

Pazara 50 lirayla gidince her şeyi kolayca alamıyorsun tabii. Fiyatlar yüksek. Pazardaki meyve sebzeye bak. İmren imren git eve. Napalım baka baka doyuyoruz işte...” diyor Songül Kalabaş. Kalabaş’la yıllık enflasyonun 9,66’a dayandığının açıklanmasından ardından Fatih’te bulunan Kocamustafapaşa semt pazarında karşılaşıyoruz.

‘Pazarda bakarak doyuyoruz’
Paylaş

Eda YILDIRIM
Vedat YALVAÇ
İstanbul


Pazara 50 lirayla gidince her şeyi kolayca alamıyorsun tabii. Fiyatlar yüksek. Pazardaki meyve sebzeye bak. İmren imren git eve. Napalım baka baka doyuyoruz işte...” diyor Songül Kalabaş. Kalabaş’la yıllık enflasyonun 9,66’a dayandığının açıklanmasından ardından Fatih’te bulunan Kocamustafapaşa semt pazarında karşılaşıyoruz.

Aylık 900 lira ücretle geçinen Kalabaş, “50 lirayla pazara geldim. Evde başka para da yok. Para olmayınca fiyat zaten iyice pahalı geliyor. Her şeyden kısıtlıyoruz kendimizi. Mesela sebze almadan meyveye dokunamıyorum” diye tepki gösteriyor. Kalabaş kirada oturmuyor ama  “Kira yok ama fatura çok. 60 lira su geliyor, 75 lira doğal gaz faturası var. Daha elektirik, telefon falan... Neyse ki  kirada oturmuyoruz yoksa hiç geçinemezdik” diyor. Kalabaş, hükümet temsilcilerinin “Enflasyon düşüyor” açıklamalarına öfkelenerek “Bu Hükümet 65 yaşını doldurduğum için randevusuz muayene edilme hakkımı bile elimden aldı. Hangi hükümetin hangi devletin neresine inanayım. Neresini seveyim” diyor.

BÜYÜKLER YİYOR, KÜÇÜKLER BOĞULUYOR

Kalabaş’la ardından komşusuyla birlikte pazara gelen Ayşe Huriye ile sohbet ediyoruz. Eşinin emekli aylığıyla geçinmeye çalıştıklarını bu nedenle her ay mutlaka borçlandıklarını anlatan  Ayşe Huriye “50 lirayla pazara geldim. çıkıyoruz meyve bile alamıyoruz. Beş liradan aşağı meyve yok. Emekli ücretiyle geçinen insanlarız. Şu hükümet biraz bizleri düşünsün. Fakirleri düşünsün. Emekli ücretlerimize zam yapsın ki biz de biraz rahat edelim” diyor. İşsizlikten, ücret düşüklüğünden de şikayet ediyor Ayşe Huriye ve “Çocukların sabahtan akşama çalışıyor üç kuruş para alıyor. Oğlum taksici. Geceden sabaha kadar  direksiyonda ama sabah eve geldiğinde cebindeki para ne, 30 lira. Bu çocuk bu kazandığı ücretle kredi mi ödeyecek. Evine mi bakacak” diye tepki gösteriyor.

Fatih’in artık yerlisi olmuş bir teyze de sohbetimize katılıyor. Adını soruyorum: “Herkes tanır bizi burada. Şimdi ayıp olur” diyerek adını vermek istemiyor. O da “Hayat pahalı, ücretler düşük. Mesela benim kızım çalışıyor. Sigortası olsun istiyor ama sigorta dedikleri an işten atıyorlar. Fırsatçı insanlar, az paraya çalıştırıyorlar” diye öfkeleniyor. 830 lirayla bir ay boyunca idare etmek hem de 13 senedir felçli olan eşinin giderlerini karşılamaya çalıştıklarını anlatarak, “Eşim 13 senedir felç. Oğlumun evinde kalıyoruz çünkü 1967’de aldığım ev, 3 yıl önce 1. dereceden sit alanı diye Belediye 4 saatte evimi yıktı. Şimdi oraya 5 katlı apartman yapılıyor. 200 bin liradan satıyorlarmış. Ama ben evsiz kaldım. Başımızdaki büyükler çok yiyor. Büyük insanlar rahat ediyor küçükler boğuluyor” diyor.  

‘BAŞBAKAN KİRALARA DA EL ATSIN’

Süheyla May ise kiralardan yakınıyor. Özellikle son birkaç yıldır kiralardaki fazla artışın nedenini sorarak, “Başbakan biraz kiralara el atsın. Enflasyon bu işte” diyor. İstanbul’da yaşam pahalı diyor May ve 44 yıldır İstanbul’da yaşamış biri olarak buralara alışsa da “Bu pahalılıkta tek çare memlekete geri dönmek” diye anlatıyor.

Hatice Kılıç da Süheyla May’a katıldığını söyleyerek, “Cebimizin durumu iyiye gitmiyor. Daha da kötüye gidiyor. Eşim serbest meslek sahibi. O yüzden eve giren gelir çok değişiyor. Hayat pahalı olunca geçinmek de zor oluyor” diye devam ediyor.

‘ZAMANSIZ YAĞMUR FİYAT YÜKSELTTİ’

Vatandaşlar kadar pazar esnafı da dertli. Bir süredir devam don ve yağmur esnafı da mağdur etmiş durumda. Pazarda çilek sergisi olan Hakan Arslan’la konuşuyoruz. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre geçen mayıs ayı 14.37 ile fiyat artışı yaşayan çileğin satışlarını soruyoruz. “Yağmurun zamansız yağması her şeyi etkiledi tabii. Çileğin şu an olması gereken fiyatı 2.5 veya 3 lira. Ama biz 4 liraya satıyoruz. Şu an 200 kasa çilek pazara getirmem gerekirken sadece 40 kasa getirebildim. Çilek yok, olan da çok pahalı” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Hastalıklar artarken hastane kapatılamaz

SONRAKİ HABER

Diyarbakır\'dan hükümetin çalıştayına itiraz: Köşk çalıştayı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...