04 Haziran 2014 06:00

Kupaya doğru D: Gölgede ve güneşte Garra*

Bir grupta 4 kez dünya şampiyonu İtalya, 2 kez dünya şampiyonu Uruguay ve 1 kez dünya şampiyonu, aynı zamanda “futbolun mucidi” ve müzmin turnuva beceriksizi İngiltere varsa o gruptan bolca hikaye çıkar. Burası kesin.

Kupaya doğru D: Gölgede ve güneşte Garra*
Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Bir grupta 4 kez dünya şampiyonu İtalya, 2 kez dünya şampiyonu Uruguay ve 1 kez dünya şampiyonu, aynı zamanda “futbolun mucidi” ve müzmin turnuva beceriksizi İngiltere varsa o gruptan bolca hikaye çıkar. Burası kesin.

Ancak mekan Brezilya ise hangi memleketin hikaye anlatıcısı, Uruguay ile yarışabilir, hele o ülkenin hikayelerini ‘Gölgede ve güneşte futbol’un yazarı Eduardo Galeano anlatıyorsa?
“Tıpkı tango gibi” der Galeano ülkesinde futbolun bu kadar sevilmesini anlatırken, “Tıpkı tango gibi, futbol da yoksul mahallelerinden yayılmıştır.”

Uruguay, 3.3 milyonluk nüfusuyla, Brezilya ve Arjantin’in arasına sıkışmış küçük bir ülke. Buna rağmen Latin Amerika’daki futbol çılgınlığını başlatanlar onlar oldu.
1924’te Paris Olimpiyatları’nda altın madalya kazanan ve tüm Avrupa’ya kendini hayran bırakan takım, işçilerden oluşuyordu.

Avrupa’da çıktıkları tur boyunca kazandıkları maçlarla ünleri kısa sürede yayıldı. Galeano’nun anlatımıyla “Avrupa kentlerinde kalabalıklar bu takımı görmek için tribünde birbirini eziyordu. Sincap kadar kurnazdılar ve topla adeta satranç oynuyorlardı.”

İngilizlerin dünyaya uzun toplarla oynandığını öğrettiği futbolu, Uruguaylı cambazlar kısa paslarla değiştirmişti. Bir başka deyişle Uruguaylılar, Brian Clough’tan çok önce “Tanrı’nın bu oyunun yerden oynanmasını istediğini” keşfetmişti.

1920’lerin harika takımı, 1930’da düzenlenen ilk Dünya Kupası’nın da şampiyonuydu. Brezilya’da düzenlenen 1950 Dünya Kupası’na gelindiğinde ise küçük ülke, “dünyanın en iyisi” olarak limitlerine gelmişti. Brezilya’ya ayak bastıklarında asla bir favori değillerdi ancak İskoçya, Türkiye ve nihayetinde Fransa’nın turnuvadan çekilmesiyle grupta Bolivya’yla yalnız kaldılar. Bolivya’yı 8-0’la rahat geçip final grubuna kalmak zor olmadı.

Final turunda oynadıkları tüm maçlar nefes kesti ve “Garra*” lakabının ebediyen kazanılmasını sağladı. İspanya’yla geriden gelip berabere kaldılar, İsveç’i geriden gelip yendiler ve elbette Brezilya... 47.dakikada coşkulu ve kendinden emin Maracana tribünleri önünde 1-0 geri düşseler de Schiaffino ve Ghiggia’nın golleriyle tarihin en unutulmaz sürprizlerinden birine imza attılar.

Direnç, mücadele, asla pes etmeme... Kısaca “Garra” olarak özetlenen bu tarz Uruguay futbolunun da karakteristiği haline geldi. Bu zorlu gruptan çıkmak istiyorlarsa önce Cavani ve Suarez’li forvet hattına sonra da “Garra”larına ihtiyaç duyacaklar.

*Garra, Türkçe’ye ‘Charrua Pençesi’ olarak çevrilebilecek ‘La garra charrua’dan geliyor. Arjantin, Brezilya ve Uruguay sınırlarında kalan bir bölgede yaşayan Charrua yerlilerinin direnci ve kararlılığından gelen bu kelime Uruguay futbolunun da kendisini tanımlarken kullandığı en belirgin sıfat olageldi.


URUGUAY: FORVET HATTI GÖZ KORKUTUYOR

Oscar Tabarez’in 4-4-2 düzeninde sahaya sürdüğü takımın en güvendiği silahı forvetleri. Luis Suarez (Liverpool) ve Edinson Cavani (PSG) “dünyanın en iyisi” olarak nitelemekte utangaç olmanıza gerek olmayan bir ikili. Takımın geri kalanı da geleneksel “Garra” futbolunu çok iyi yansıtıyor. Savunmada Diego Godin ve Diego Lugano, kariyerli olsa da ağır oyuncular olmaları sebebiyle Tabarez’in geleneksel sistemin dışına çıkmasına pek de izin vermiyor. Kalede ise hepimizin yakından tanıdığı Fernando Muslera var. 2010 Güney Afrika’da yarı finale çıkan Uruguay, benzer bir başarıyı hedefliyor.

KOSTA RİKA: KEYLOR NAVAS İMZASI

Dördüncü kez Dünya Kupası’na katılan Orta Amerika temsilcisi, tarihin en iyi Kosta Rika takımı olarak tanımlanıyor. Kalecileri Keylor Navas, bu sezon Levante’de yarattı ve Thibaus Courtois ile birlikte yılın en iyi file bekçisi olarak dikkat çekti. Navas’ın formu Kosta Rika’nın güçlü rakiplerine karşı direnmesinde de en büyük kozu olacak.

İNGİLTERE: ESKİ TAS ESKİ HAMAM

Herkes “Acaba bu kez nasıl hayal kırıklığı yaratacaklar” diye düşünüyor. Eğer İngiltere’nin başarısızlığı halen bir hayal kırıklığı ise yanıtı basit: Geçmişteki sorunların hepsi aynen devam ediyor. İngiltere, farklı tipte, yaratıcı oyuncular yetiştirmekte zorlanıyor. Oyuncularınızın demir sertliğinde olması da kazanmaya yetmiyor maalesef. Bakalım grup aşamasında kaza yaşayacaklar mı...

İTALYA: 1 NUMARALI ‘TURNUVA TAKIMI’

Gök mavililerin olduğu yerde umut vardır! Sonuncusu 2006’da olmak üzere 4 kez kupayı kazandılar. İkisi de Brezilya’ya karşı olmak üzere iki kez finalde kaybettiler. 8 kez ise yarı finale yükseldiler. Başlarında muhteşem bir hoca, Cesare Prandelli var. “Turnuva takımı” klişesi halen geçerliyse bu payenin 1 numaralı sahibi İtalya olmalıdır. Grup liderliğinin en güçlü favorisi.

 

ÖNCEKİ HABER

‘Soma faciası sistem sorunu’

SONRAKİ HABER

‘İnandığım doğruların adamı oldum’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...