30 Mayıs 2014 06:00

İş kazasından sonra işten ayrılmaya zorlandı

Aygün Alüminyum Fabrikası İşçisi Ahmet Demirbaş, mart ayında geçirdiği iş kazasından sonra tehtide varan baskılar nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.

İş kazasından sonra  işten ayrılmaya zorlandı
Paylaş

Tuncay SAĞIROĞLU
Çorlu


Aygün Alüminyum Fabrikası İşçisi Ahmet Demirbaş, mart ayında geçirdiği iş kazasından sonra tehtide varan baskılar nedeniyle işten ayrılmak zorunda kaldığını söyledi.

İki yıla yakın bir süredir Aygün Alüminyum fabrikasının marangoz bölümünde çalışan Ahmet Demirbaş’ın iki parmağı, mart ayında geçirdiği iş kazası nedeniyle kesildi. Fabrika yönetiminin başlarda kendisine her türlü desteğin verileceği sözü üzerine şikayetinden vazgeçen Ahmet Demirbaş, daha sonra kendi kaderine terk edildiğini belirtiyor. Demirbaş iş kazasından kısa bir süre sonra karşılaştığı baskıları şöyle anlattı: “Kendi isteğimle işten ayrılmamı sağlamaya çalıştılar. Bana mesai yaptırmayacaklarını, yapsam bile ödeme yapmayacaklarını bildirdiler. Baskıları kabul etmeyince beni depo bölümüne göndermek istediler. Kabul etmeyince atölyeye girmemi engellemek için orada çalışanları görevlendirdiler. ‘Sen neyine güveniyorsun, seni evinden alırız’ diye tehditler savurdular. Başka şansım kalmayınca ben de noterden tebligat çekerek işten ayrıldım. Eğer orada kalsaydım daha kötü şeyler olacaktı.”

İŞ VARSA FAZLA MESAİ YOKSA KAPI DIŞARI

200 işçinin çalıştığı Aygün Alüminyum iki yıl önce İstanbul Hadımköy’den Çorlu’ya taşındı. Sonradan işe giren işçilerin çoğu asgari ücret veya biraz üzerinde alıyor. Tek vardiya çalışılan fabrikada işler yoğun olduğu zamanlarda hafta sonu da dahil günde 14-15 saat çalışılıyor. İşler azaldığında ise onlarca işçi bir çırpıda işten atılıyor. En son nisan ayında 30’a yakın işçi işten atıldı.

GÖSTERMELİK ÖNLEMLER

Fabrikada sık sık iş kazası yaşandığını, bunların bir kısmı için tutanak bile tutulmadığını söyleyen Ahmet Demirbaş, iş güvenliği önlemlerinin göstermelik olduğunu belirtti. Demirbaş, “Doğal gaz tesisatsında gaz kaçağını tespit etmek için kurulan sensor var ama bağlantısı olmadığından çalışmıyor. Sadece fotoğrafını çekip Çalışma Bakanlığına gönderiliyor” dedi.
Önceden foseptik çukuruna akıtılan ve vidanjörle çekilen tuvalet giderinin şimdi ise fabrikanın arkasındaki arsaya bırakıldığını iddia eden Demirbaş, kokudan duramadıklarını söyledi. Demirbaş, “Koruyucu malzeme olmadan çalışmayın diyen fabrika yöneticileri mikropların içinde çalışmamıza ise hiçbir şey demiyor” diye konuştu.

İŞYERİ DOKTORUNA ÇIKMAK SIRAT KÖPRÜSÜ’NDEN GEÇMEK GİBİ

Ahmet Demirbaş, işçilerin haftada 2 gün, 4 saat gelen işyeri doktoruna görünebilmelerinin ne denli zor olduğunu şöyle anlatıyor: “Doktora çıkmak için önce ekip başına sözlü bilgi vereceksin, sonra teknik şeften yazılı kağıt alıyorsun, en son insan kaynakları müdüründen izin çıkarsa hemşire hanıma gidip doktora çıkabiliyorsun. Ama iş bununla da bitmiyor. Hastaneye sevk almak için doktorun kararı yetmiyor. Sevk için bir de işyerinden izin almak gerekli.” İş kazasından sonra kontrol için doktora gitmek istediğinde bu zorlukları yaşadığını belirten Demirbaş, doktorun fabrika yönetiminden çekindiğini, hatta parmağı için “film lazım” demesine rağmen, sevk için işyerinden izin almasını istediğini aktardı.

ÖNCEKİ HABER

Yüzlerce yıllık duvar resimleri bulundu

SONRAKİ HABER

25 Ocak’tan bu yana ne değişti?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...