23 Haziran 2011 11:01

Kadınlar vaatlere tok

Her tarafta bayraklar, afişler dizi dizi. Daha önce bir kez bile kapımızı çalmayan partiler evlerimize konuk olmak için seferber olmuş. Her biri ayrı vaatlerle giriyorlar kapıdan içeri. İstanbul Pendik’te iki emekçi mahallesi, Kavakpınar ve Sülüntepe’de kadınlar büyük partilerin es geçtiği, ama kendileri iç

Kadınlar vaatlere tok
Paylaş
Dudu Yiğit / Gül Çoban / Özgür Akgül

Her tarafta bayraklar, afişler dizi dizi. Daha önce bir kez bile kapımızı çalmayan partiler evlerimize konuk olmak için seferber olmuş. Her biri ayrı vaatlerle giriyorlar kapıdan içeri. İstanbul Pendik’te iki emekçi mahallesi, Kavakpınar ve Sülüntepe’de kadınlar büyük partilerin es geçtiği, ama kendileri için yaşamsal değerde olan sorunlarını sıralarken çözümü nerede gördüklerini de anlatıyorlar. AKP’si, CHP’si, MHP’si oy peşindeyken, kadınlar bu partilerin oy deposu olarak görülmek istemiyorlar; kadınların derdi insanca yaşanacak bir hayat. O hayat da bu zamana kadar başa gelenlerin yaptıklarıyla sağlanmıyor.

Özgürlük, ne güzel olurdu!

Sülüntepe’de Fatma Yıldırım’ın evine konuk oluyoruz. 35 yaşında, 7 çocuk annesi Fatma Hanım. 20 yıldır Sülüntepe’de yaşıyor. Onun derdi “kadınların özgür olmaması”. Fatma hanım, çarşaflı bir kadın. “kimin ne giydiğinin önemi yok, önemli olan kafa” diyor. “Kadınların özgürlüğü” deyince içini acıtan şeyler geliyor gözünün önüne. Sesi değişiyor, devlet hastanesinde kadın doğum servisinde Türkçe bilmeyen Kürt kadının saatlerce sedyede nasıl bekletildiğini, ağrılar içinde kıvranmasına rağmen doktorların ilgisizliğini 3 gün hastanede kaldığında tanık oluşunu gözleri dolarak anlatıyor. “Bu mudur insanlık? Kadın derdini anlatamadığından orada kıvranıp durdu. Kürt kadınları bundan büyük acılarla her zaman baş başa. Ne dilini konuşabiliyor, ne derdini anlatabiliyor. Yetmedi mi hala evlatlarımızın acısı, yetmedi mi elimiz yüreğimizde yaşadığımız” diye isyan ediyor. Artık bazı şeylerin değişmesi için elini taşın altına koymuş kadınlardan Fatma Hanım. “İstiyorum ki değişsin artık. Kadınlar olarak siyasete çok uzağız. Siyaset mahallede erkeklerin işi. Kadınlar özgür değiller” diyen Fatma hanım “Ben de başta çekinip utanıyordum, ama sonra bir kadının hayatı eline alması gerektiğini düşündüm” diyor. Eğer kadınlar hayatı ellerine almazlarsa o zaman dert ettikleri hiçbir şey çözüme kavuşamayacak ona göre. Kürt sorununun çözümü başta olmak üzere, kadın olmaktan kaynaklanan sorunların son bulmasını, giyim ve inançlarında kadınların özgür olmalarını istiyor. Bunun için seçimlerde Emek, Demokrasi ve Özgürlük Blok’unun 1. Bölge Bağımsız Milletvekili Adayı Sebahat Tuncel’in meclise gitmesi için çalışıyor: “Dünya kadar insan yoksul, biz evlere gidiyoruz tek tek. Komşularımızın yiyecek ekmeği yok. Neden böyle bir yaşamımız olsun, neden açlıkla terbiye edilelim? Savaşın ve açlığın durması için, kadınların özgürlüğü için verelim oylarımızı.”

Duygu, Fatma Hanım’ın kızı.“Kadınlarla ilgili bir şey yok kimsenin dilinde. Evet dillerinde kadın kelimesi var ama, onların hayatını değiştirecek hiçbir şey yok kimsenin ağzında”diyor. İnsanların göz göre göre ölüme gönderilmesine içi elvermiyor: “Neden hala insanların ölümüne göz yumuluyor? Barış eli uzatılıyor ama görülmek istenmiyor” diyor. Duygu hem Kürt olmasından hem de başörtüsü takmasından dolayı sıkıntı yaşadığını anlatıyor. “Okulda bu iki sorun hep karşıma çıktı. Hep dışlandık, hep ezildik. Sınavsız bir eğitim sisteminin getirilmesini istiyorum” diyen Duygu’nun umudu ise tekrar okula dönebilmek.

Gezmeye AVM’ye

Seçim meydanlarını aratmayan televizyon ekranları Eda Koltuk’un hiç mi hiç ilgisini çekmiyormuş. “Kim hangi projelerle vaatte bulunuyor haberim yok. Bir yere gittiğim de yok. En fazla ailece bol bol alış veriş merkezlerine gidip gezip geliyoruz. Başkaca bir şey yapamıyoruz. O yüzden de olup biten pek çok şeyden uzağız. İktidardan muhalefete, kim ne yapmış bilmiyorum.” Ancak söz kadınların ne beklediğine gelince ilk aklına gelen şiddet oluyor. Yaşanan bunca olaya rağmen daha pek çok kadının aynı şiddetle baş başa yaşamak zorunda kalması çok acı verici bir durum ona göre. Şiddet gören kadının gidebileceği hiçbir yerin olmamasını dert etmeyen siyasileri eleştiriyor: “Kadın eşinden ayrıldığında gidebileceği tek yer baba evidir. Baba da kabul etmediğinde ne yapacağını bilemiyor. Kadınların ya karakol kapısında ya da sokakta vahşice öldürülmesi çok fazla arttı.” Eda, kadınların özgür ve eşit olmasını istiyor ama kadınların yaşadığı bu sorunların düzeleceğine inancı yok.

Evle çocuk arasında

Fatma Kan, kısıtlı bir arkadaş çevresinin olduğunu, pek özgür olamadığını, bütün yaşamının çocuklarla ev arasında geçtiğini anlatarak başlıyor söze. Her geçen gün artan kadın cinayetlerini televizyonlardan ve gazetelerden takip ettiğini anlatan Fatma, “Neden böyle olduğunu bilemiyorum. Özgür olamadığımız için ciddi bunalımlar yaşıyoruz” diyor. Fatma, kadınlar örgütlendiğinde sorunların üstesinden gelebileceğinin bilincinde. Daha önce Emek Partili kadınların Kavakpınar’da ulaşım sorunu için başlattıkları kampanyayı hatırlatarak “Ben de imza topladım ve çalışmada bulunmak için destek sundum. gördüm ki birleşince sorunlar çözülür. Çünkü imzaların sonucunda hem Kavakpınar’a araç verildi hem de Kadıköy hattı konuldu ama AKP bunu bize lütuf gibi sunmaya çalıştı” diye anlatıyor.

Çalışmayan bir kadın olarak CHP’nin aile sigortasının kendisine cazip geldiğini söyleyen Fatma, Sebahat Tuncel’i cesaretli bir kadın aday olarak görüyor. “Kendisini gazetelerden polise tokat atan vekil olarak tanıdım. Blok bir alternatif olabilir ama görmek lazım” diyor.

ÖNCEKİ HABER

Fethiye Davası 15 Temmuz’a ertelendi, kadınlar yine adliye önünde olacak

SONRAKİ HABER

Benden ne yüzle oy isteyecekler bilmiyorum!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...