23 Haziran 2011 10:45

TARİH:Sendikalarda kadın

Resmi ve gayrı resmi tarih yazımında kadınlara pek rastlanmadığı gibi Türkiye emek tarihini ele alan kaynaklarda da kadınların varlığına dair bulabileceğiniz izler son derece sınırlı. Oysa birçok grev ve emek mücadelesinde kadınların yer almış olduklarını biliyoruz.Sanayileşmeyle birlikte yaşanmaya başlayan ilk emek mücadeleleri daha ço

TARİH:Sendikalarda kadın
Paylaş
Olcay Geridönmez

Resmi ve gayrı resmi tarih yazımında kadınlara pek rastlanmadığı gibi Türkiye emek tarihini ele alan kaynaklarda da kadınların varlığına dair bulabileceğiniz izler son derece sınırlı. Oysa birçok grev ve emek mücadelesinde kadınların yer almış olduklarını biliyoruz.

Sanayileşmeyle birlikte yaşanmaya başlayan ilk emek mücadeleleri daha çok dokuma, gıda ve tütün işkollarında görüldü. Bunlar aynı zamanda kadın işçilerin yoğun çalıştığı işkollarıydı.

Yani ülkemizdeki ilk kadın sendikacı Zehra Kosova’nın bir tütün işçisi olması tesadüf değil. İstanbul Tütün İşçileri Sendikası’nda yöneticilik yapan Kosova, sendikal mücadelenin de öncülerindendi.

Bugün hâlâ kadınlar sanayide tekstil, gıda ve elektronik işkollarında, hizmetler sektöründe ticaret, otel, lokanta ve konaklama ile büro, eğitim ve mali kurumları kapsayan işkollarında daha yoğun çalışıyor ve sendikalaşıyor. Birçok kadın Zehra Kosova’nın izinden yürüdü ve yürümekte şüphesiz. Fakat kadınların sendikalaşma oranı hep düşük kaldı. Bu, sadece Türkiye’de değil tüm dünyada gözlenen evrensel bir olgu. Üyelikten başlayıp, aktif faaliyet yürüten ve nihayetinde yönetim organlarında yer alan kadınların sayısal oranına bakıldığında, kadınların sendikalardaki varlığının yok derecesinde olduğunu görürüz gerçekten de.

Gülay Toksöz ve Seyhan Erdoğdu’nun 1998 yılında gerçekleştirip kitaplaştırdıkları bir araştırma, bu konuyu mercek altına alıyor. Araştırmanın gerçekleştirildiği 90’lı yıllardan bu yana Türkiye’de toplam sendikalı işçiler içindeki kadın oranı çok değişmemiş, yüzde 10 civarında. Kitaba ismini veren “kadın sendikacı kimliği” üzerinden kadınların sendikalara katılımlarının ve aktif çalışma yürütmelerinin neden düşük olduğuna ışık tutmaya çalışıyor.

1980 sonrası neo-liberal politikaların hızla uygulamaya geçirildiği süreçte, esnek çalışmanın çeşitli modelleri, eve iş verme, serbest ihracat bölgelerinde çalışma ağırlıklı olarak kadın emeğine dayandırıldı. Sosyal hakların kısıtlanması, sınırlanan sosyal güvenlik imkanlarının yerine aile desteğinin, dolayısıyla da ücretsiz aile işçisi olarak kadın emeğinin konmasına yol açtı.

 

Güçlükler

Kadının ücretli istihdama katılımının düşüklüğü, genellikle sendikalaşmanın güç olduğu işyerlerinde ve çalışma biçimlerinde istihdam edilmeleri, düşük vasıflı, düşük ücretli işlerde çalışması, aile sorumluluklarının kadının sırtında olması, kadının yerinin evi olduğu biçimindeki geleneksel yaklaşımların toplumda hüküm sürmesi, kadın ağırlıklı memur ve sözleşmeli personel statülerinde ve kadın ağırlıklı işkollarındaki sendikal hak kısıtlamaları, sendikaların erkek üyelerin katılımına uygun bir yapı taşımaları ve sendika yöneticilerinin bu yapının değişimi konusunda yeterli çaba içinde olmamaları, kadınların sendikalaşamamalarının başlıca nedenleri olarak ortaya çıkıyor.

Toplu sözleşmelerde ücret artışlarının ötesine geçilerek kadın çalışanların çıkarlarını gözetecek hükümlere yer verilmemesi (doğum izin sürelerinin uzatılması, çalışma saatlerinin azaltılması, kreş ve çocuk bakım yerlerinin açılması fazla mesai yaptırılmaması vb.), kadınların sendikaları kendi çıkarlarını gözeten kuruluşlar olarak benimsemelerini güçleştirdiği görülüyor.

Araştırmanın ortaya koyduğu bir başka evrensel olgu, çocuk bakımı ve ev işlerinin kadınlara çalışma saatleri dışında sendikal faaliyete ayıracak zaman bırakmaması. Kadınlar sendikal faaliyete katıldıklarında, iş ve evde üstlenmek zorunda kaldıkları işlere sendikal faaliyeti de eklerler. Sendikaların toplantılarını düzenlerken kadınların bu durumunu göz önüne almamaları sorunu daha da ağırlaştırır.

Kadınların yaklaşık üçte ikisi ev işlerine günde iki ve daha fazla saat ayırıyor. Hafta sonunda beş saatten fazla ev işi yapanların oranı yüzde ise 60’a yakın. Yani, kadınların günlük çalışma süreleri, 8 saat mesai esas alındığında, toplam en az 11 saati buluyor. Bu koşullar altında sendikalarda çalışma fırsatı bulanlar ancak çocuksuz ya da küçük çocuğu olmayan, dul ya da bekar yalnız yaşayan kadınlar olabiliyor. 

 

UNSUR

Sivrilince barikatlar kuruluyor

Aktif sendikal faaliyet yürüten kadınların aktardıkları deneyimler, sendikaların yapısının kadınlara ne kadar yabancı ve kapalı olduğunu gözler önüne seren örneklerle dolu. Kadınların varlığının erkek sendika yöneticileri tarafından nasıl karşılandığını aktaran çarpıcı bir biçimde Rüya dile getiriyor: “Kadın olarak örgüte girdiğinizde bir müddet ürkütmüyorsunuz, varlığınız bir renk kabul ediliyor. Renk oluyor, hoş oluyor, onlara düzey getiriyor; gerçekten düzey getiriyor. Yalnız bunların gelmesi için sizin çok önemli bir şey yapmanız gerekiyor: Kadın kimliğinizden vazgeçmeyeceksiniz... Geliştiğiniz, ön plana çıktığınız zaman sizden ürküyorlar. Yani iktidara aday olduğunuzda ilk baştaki sıcak bakış, sizi renkli görmeleri, sizi ‘seviye getiriyor’ kabul etmeleri, sizi üretken görmeleri bir anda yok oluyor ve ondan sonra engeller başlıyor, barikatlar kuruluyor.”

Kimi durumlarda kadınların kendilerini sendikalarda kabul ettirmek uzun sürmüş. İşçi temsilcisi Zeliha, “önceleri hiçbir önemli kararlarını yanımda konuşmazlardı” diyor ve hiçbir önemli karardan zamanında haberdar olmadığını anlatıyor. “Ama artık beni kabul ettiler, yani içlerine sindirdiler. Artık bayanların temsilcisi değilim, bütün fabrikanın temsilcisiyim. Bu  çok önemli.”

Neo liberal politikaların yarattığı yıkımlar, kadınların herkesten çok sendikalara ihtiyacı olduğunu gösteriyor. Ve sendikayla kadın henüz bütünleşmiş olmasa da çoğunlukla kadın komitesi üyesi, işçi temsilcisi ve şube yönetim kurullarında amatör sendikacı olarak görev yapan kadınlar, sendikal değişimin en önemli dinamiklerini oluşturuyor.

ÖNCEKİ HABER

Yandaş medyadan Dicle yorumları

SONRAKİ HABER

Azadiya Welat’ın baskıyla geçen 5 yılı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...