22 Mayıs 2014 06:00

Maden işçileri: Ocaklar bir an önce kamulaştırılmalı

"Bu işin çözümü de devlette bu yüzden. Bu şirketleri ortadan kaldırıp kamulaştıracak” diyor yıllardır maden işçiliği yapan Engin Kavas.

Maden işçileri: Ocaklar bir an önce kamulaştırılmalı
Paylaş

"Bu işin çözümü de devlette bu yüzden. Bu şirketleri ortadan kaldırıp kamulaştıracak” diyor yıllardır maden işçiliği yapan Engin Kavas.

Önceki gün maden işçilerinin Hükümet Konağı önünde başlattığı oturma eylemindeyiz. Sadece yangının olduğu Soma madencilik değil, hem kamunun hem de diğer özel şirketlerin işlettiği maden ocaklarından işçiler oturma eylemi yapıyor. Oldukça öfkeliler. Onlardan biri de yıllardır maden işçiliği yapan Engin Kavas. Bir yıl önce Darkale maden göçüğünde iki arkadaşını kaybetmiş. “Yaralı kurtulan arkadaşlarımızın etleri dökülüyordu. Düşünün ölümüne kaçtık. Bir ay o madene giremedim” diye anlatıyor yaşadıklarını. O yüzden soruyor Kavas: “Devlete önlem almak için iki tane ölü neden yetmedi?​” Çözüm ne diye sorduğumuzda Kavas şu yanıtı veriyor: “Devlette. Bu madenleri tekrar devlet alacak. Çünkü devlette itiraz edebiliyorsun. Vardiya amirine itiraz ettiğin zaman yarın senin çıkışını verebiliyor. Ezilen işçiyi bir Allah’ın kulu savunmuyor. İşçi adeta bir köle. Kimse yüzüne bakmaz. Bir tane yevmiyen eksik çıksın kimseye hesabını soramazsın.”

‘HER ŞEYDEN ÖNCE KÖMÜR’

Darkale yangınını anlatıyor Kavas, “Bizim madende bir arkadaş yaralansın hemen yanında iki adamla birlikte onu gönderirlerdi. Bize de ‘Mal kesme üretime devam et’ derlerdi. Adama ne oldu ne bitti, yok. Darkale’de biz hâlâ da çalışmaya devam ediyorduk. En son bir arkadaş öldü ondan sonra üretim durdu. Özel şirketlerin işlettiği maden ocaklarında böyle” diye tepki gösteriyor. Kavas, “Hükümetin hâlâ bir şey yapmadığını hissettiğimiz için buradayız. Ancak bir an önce bir şey yapılması gerek” diyor.

‘ARTIK SABRIMIZ KALMADI’

Kavas’ın ardından Eren Malkoçlu ile sohbet ediyoruz. O da Kavas’ı destekliyor: “Maden ocakları devletin kontrolünde olmalı” diyor ve şöyle devam ediyor: “En ağır işçiliği yapıyoruz ama hor görülüyoruz. İşçi diye değerimiz olmuyor. ‘Hadi hadi hadi’ diyorlar. Nereye kadar hadi ile gideceğiz. Kaç tane can verildi. Yeter artık sıkıldık. Bugün onların başına yarın bizim başımıza gelebilir. Artık can kaybı istemiyoruz.


‘TÜM MADEN İŞÇİLERİ BİRLEŞMELİ’

Devletin işlettiği maden ocağında maden teknikeri olarak görev yapan Mustafa Şala da, işçilerin iş güvenliği ve kesilen ücretleri için bir araya gelmesi gerektiği çağrısını yapıyor. Bu noktada işçilerin sendikayı sahiplenmesinin önemine vurgu yaparak şöyle devam ediyor: “İş ve işçi güvenliği deyince önce akla sendikanın gelmesi lazım. Bugüne kadar yaşanan süreç bunu az çok gösterdi. Eğer sendika devreden çıkmışsa ve emniyetsiz çalışma söz konusu ise orada bütün kazaları beklersiniz. Ancak sendika Soma’da binadan ibarettir. Ancak biz işçilerin örgütlü mücadeleyi de bırakmaması lazım. Taleplerimizin gerçekleşmesi için tek koşul bir arada, örgütlü bir şekilde mücadele etmekten geçer” diyor. Kâr hırsıyla koşanların kendilerini yönetmeye devam ettiği müddetçe benzeri katliamların devam edeceği konusunda da uyarıyor Şala ve şöyle devam ediyor: “İşçinin seçtiği sendika ve yöneticiler olması lazım. İş güvenliği yasası çıkarıldı yakın zamanda maden sektörü için de ağır iş kolu denildi. Ama gereken yapılmıyor ağır iş kolu demekten başka. Başıboş ocaklar durumunda özel maden ocakları.”


‘YÜZ DAKİKADA HAVA YOLU ATILIYORDU’

Maden işçilerinin oturma eylemine kamudan emekli olan maden işçileri de katıldı. Bu işçilerden biri de 1994 yılında emekli olan ve 1990 ve 1991 yılları arasında Zonguldak’taki büyük maden grevinde işçi liderliği yapmış Muhittin Özdemir. Maden ocaklarının işletmesinin kamudayken Avrupa standartlarında olduğunu anlatıyor. Özdemir, “Bütün sistem çökse bile insanların yüz dakika içerisinde hava yolu atıp kurtulmaları mümkündü” diyor. Ancak maden ocaklarının özelleştirilmesinin ardından daha az maliyetle ve tüm işçi güvenliği önlemlerinin rafa kaldırılarak üretim yapıldığına dikkat çekiyor Özdemir ve ekliyor: “Bizim kamu sektöründe taşıyacağımız iki tane nefesimiz vardı. Bir tane hava yolu bir de nakil yolu vardı. Özelde tek bir yoldan yapılıyor. O yolun üzerinde göçük olmuş duyduğuma göre, o yolun üzerindeki yangın içeride çalışan bütün insanların olduğu yerleri tahrip etmiş” diyor. İşçilerin sendikaya tepkilerini konuşuyoruz Özdemir’le. “Şimdi arkadaşlar sendikayı suçluyorlar ama  işçi sınıfının sendikası olmadan hiçbir mücadele yapma şansı yok. Sendikayı kurtaracak olan da işçilerin birlik ve beraberliğidir” diyor Özdemir. (Soma/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

Yevmiye almak çavuşun iki dudağı arasında

SONRAKİ HABER

Cenaze dönüşü kaza: 4 ölü 16 yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...