Grevimizin arkasındayız

Türk Traktör işçisi*

Soma’da 13 Mayıs’ta yaşanan, yüzlerce işçinin öldüğü maden kazasını, daha doğrusu işçi cinayetini, biz Türk Traktör işçileri acıyla merakla daha da çok öfkeyle izledik. Ama son  4 günde olanlar hem patronların hem de hükümetin biz işçilere nasıl baktığını anlamamız için ibretlik oldu doğrusu.

Soma’dan ilk haber geldiğinde artık duymaya alıştığımız, madenlerde yaşanan patlamalardan biri sanmıştık. Ama ölü sayısının 300’leri bulması bu alıştığımız ve çoğu zaman umursamadığımız  maden kazalarının aslında her birinin bir cinayet olduğunu gösterdi bize. Televizyondan izlerken maden ocağının önünde kocasını, babasını, kardeşini bekleyen işçi ailelerini gördükçe kendimizi onların yerine koyuyoruz. İşten eve dönerken yarım saat bile geç kalınca meraklanan eşlerimiz, bizim de başımıza aynısı gelse ne yapardı diye düşünmeden edemiyoruz.

Maden ocağından çıkarılan ölü bedenleri görünce ayda 900 liraya çalışan bu işçi kardeşlerimiz için insan gibi yaşamak şöyle dursun, insan gibi ölmenin bile fazla olduğunu aklımıza getirdikçe, kimimiz dua okuyor, kimimiz bildiği en ağır küfürleri ediyor. Ama nafile. Televizyonlarda ve gazetelerde açıklama yapan tüm yetkililerin  ve politikacıları dinledikçe madencilerin ölümüne duyduğumuz acı öfkeye dönüşüyor. Çünkü kendi fabrikamızda yapılan denetlemelerin formaliteden ibaret olduğunu, patronların işçi sağlığını fazladan maliyet olarak gördüğünü biliyoruz. Öyle ki 3000 kişinin çalıştığı  Türk Traktör’de bile adam gibi bir havalandırma sisteminin olmayışından, Soma Holding’in patronu  gibi adamların kar etmek için her şeyi yapacaklarını iyi biliyoruz.

Bir de bunun üzerine bakanların ve özellikle Başbakan’ın pişkince açıklamaları gelince öfkemiz iyice büyüyor. Kimse sorumluluk almıyor. Ne bir ihmal vardı, ne de tedbirsizlik. Her şey tamdı onlara göre. Denetlemeler de yapılıyordu. Ama ölen yüzlerce işçi sorulduğunda, “1800’lerden beri maden işçileri ölüyor bunda büyütecek ne var” diyordu  Başbakan. Oysa  son 40 yıldır hemen hemen maden ocaklarında hiç kaza olmamış Avrupa ülkelerini söylemiyordu Tayyip Erdoğan.

Ancak 2 gün sonra ortaya çıkan Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in patronu haklı çıkarmaya yönelik açıklamaları, “artık bu kadarı da pes” dedirtti bize. Tam bunların üzerine  maden işçilerine destek olacak  bir şeyler yapmalı derken, örgütlü olduğumuz Türk Metal Sendikası’nın bağlı olduğu Türk-İş2ten bir duyuru geldi. 1 tam günlük iş bırakma, yani bir destek greviydi bu.
Türk Traktör fabrikasında 15 Mayıs’ta tüm vardiyalar fabrikaya geldikten sonra  3 dakikalık saygı duruşu yaptı. Tam katılımla iş bırakıldı ama ne bir eylem yapıldı, ne bir çağrı oldu. Fabrikada kalan 20 kadar sendika temsilcisi  fabrikaya gelen bir televizyon kanalına açıklama yaptı o kadar. Oysa bir çok işçide eylem beklentisi vardı. Ertesi gün işbaşı yaptığımızda bize greve çıktığımız günün telafisi için Pazar günü çalışacağımız söylendi. İşte o zaman anladık ki, Türk Metal’in yaptığı bu grev göstermelik. Sendikanın yaptığı sadece hafta sonu tatilimizi 2 gün öne çekmekten başka bir şey değildi. Gelen tepkiler üzerine sendikacılar bize 8 saatin 4 saatinin fazla mesai sayılacağını söyleyerek olayı geçiştirmeye çalıştılar.
Ama biz traktör işçileri grevimizin arkasındayız. Çoğumuz bu telafi denen pazar çalışmasına gitmedi.

Soma’da yüzlerce işçinin ölümü üzerine Türk Traktör’de bir günlük iş bırakma eylemi yaptık. Fakat Cuma günü işe geldiğimizde iş veren “Üretimi düşürdünüz, pazar tatili yerine mesaisiz çalışacaksınız” dedi. Sendika odasına gidip sendikacılarla konuşan arkadaşlarımız oldu. Daha sonra sendikayla işveren toplantı yaptı. Günün yarısını normal çalışıp yarısını mesaili çalışmaya el sıkışmışlar.

*Ankara