19 Mayıs 2014 06:00

Aşiret ve el Kaide kıskacındaki Yemen

Yemen, son haftalarda el Kaide tarafından yapılan saldırılar ve buna karşılık ordunun başlattığı operasyonlarla anılıyor. El Kaide’ye karşı şimdiye kadar en ciddi operasyonları gerçekleştiren ordunun Londra’da “Yemen’in dostları” toplantısında, ABD, İngiltere, Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından yeniden yapılandırılma kararı alınmıştı. Kuzey ve Güney Yemen’in 1990’da birleşmesinin sancısını hala atlatamayan Yemen’deki durumu kavrayabilmek için tarihinden birkaç hatırlatmada bulunalım. Atlatamadı diyoruz çünkü Güney Yemen’de hala ayrılık yanlısı gruplar çok güçlü.

Aşiret ve el Kaide kıskacındaki Yemen
Paylaş

Ali KARATAŞ / Yusuf ERTAŞ

Yemen, son haftalarda el Kaide tarafından yapılan saldırılar ve buna karşılık ordunun başlattığı operasyonlarla anılıyor. El Kaide’ye karşı şimdiye kadar en ciddi operasyonları gerçekleştiren ordunun Londra’da “Yemen’in dostları” toplantısında, ABD, İngiltere, Suudi Arabistan gibi ülkeler tarafından yeniden yapılandırılma kararı alınmıştı.  Kuzey ve Güney Yemen’in 1990’da birleşmesinin sancısını hala atlatamayan Yemen’deki durumu kavrayabilmek için tarihinden birkaç hatırlatmada bulunalım. Atlatamadı diyoruz çünkü Güney Yemen’de hala ayrılık yanlısı gruplar çok güçlü.

Osmanlı döneminde ortak merkezden idare edilen Yemen’in güneyde bulunan Aden vilayeti 1839 yılında İngiltere tarafından işgal edildi. Güney Yemen’in uzun yıllar İngiltere tarafından sömürülmesi ile bölgede farklı bir siyasi kültürün temeli oluştu. Güney’deki İngiliz varlığı Marksist ideolojiyi referans alan bir gerilla hareketini doğurdu. Bu hareket 1967 yılında sosyalist bir devlet kurarak 128 yıllık İngiliz egemenliğine son verdi.

Kuzeyde ise I. Dünya Savaşı sonrası yönetim Şii Zeydi imamlarının yönetimine geçti. 1962 yılındaki darbeyle ise cumhuriyet rejimi getirilmiş ve günümüzdeki yönetim yapısı ortaya çıkmıştır. Bu nedenle iki bölge arasında oluşan sınır siyasi olup, sosyal ve kültürel yapı itibariyle her iki bölge arasında ciddi farklar bulunmamaktadır. Her iki bölgede de kabileler, aşiretler siyasal ve toplumsal hayatı yönlendiren güçler olarak karşımıza çıkmaktadır. 1990’da ise Kuzey ve Güney Yemen birleşme kararı almıştır.

HUSİLER EN KALABALIK HALK

Yemen'de Müslümanların yüzde 55'ini Şiiliğin Zeydi mezhebi mensupları oluşturmakta ve genellikle ülkenin kuzeyinde bulunmaktadır. Zaman zaman hükümete karşı baş kaldıran Husilerin hali hazırda 100 bin silahlı militanının olduğu iddia edilmektedir. Al Kuds Al Arabi’de yer alan başyazıda “Husiler’in siyasi çekişmeler çıkarma çabası, bölgede İran destekli bir istikrarsızlık çabası” olarak değerlendirilmektedir.

NAKBA ATEŞİ HALA YANIYOR

Bu yıl Arap dünyasının Nakba (felaket günü) olarak adlandırdığı günün 66 yılı. Nakba günü, Filistinliler açısından felaket olarak görülen İsrail Devleti'nin bağımsızlık ilanını ve ardından gelişen olayları nitelemek için kullanılmakta.

İsrail’in kuruluşu çevresindeki çatışmalarda 700 binin üzerinde Filistinlinin kitlesel olarak yerlerinden edilmesinin yıldönümünde düzenlenen anmada, 2007’den beri ilk kez Filistinli siyasi gruplar ortak mitingler düzenledi

The Daily Star gazetesi Filistin’de yapılan anmalar için; “Yüz binlerce Filistinlinin zorla evlerinden ve topraklarından sökülüp atıldığı Nakba’nın 66. Yıldönümünde dünyanın böyle bir trajedinin nasıl yaratıldığını ve bu sorunun hiçbir yakın gelecekte kaybolmayacağını hatırlaması her zamankinden daha çok önemlidir” dedi.
On binlerin katıldığı protestolar sırasında iki genç Ramallah yakınlarında Batı Şeria merkezinde bulunan İsrail’in Ofer cezaevi yakınlarındaki protesto eyleminde doğrudan göğüslerine ateş edilerek öldürüldüler.


EL KAİDE'NİN ÇEKİCİ VE HUSİLER'İN ÖRSÜ ARASINDAKİ YEMEN

Al Quds Al Arabi/Başyazı

Yemen'in kuzeyinde, ortasında ve güneyindeki güvenlik sorunu giderek büyüyor.Bu sorun siyasi ihtilafların arttığı bir ortamda daha da derinleşmekte ve görünen o ki, bir yıla yakın bir süredir devam eden ulusal diyalog toplantıları, bu ihtilafları çözmede yetersiz kalmaktadır.

Güneyde, iki sene önce Ayiyn vilayetinde çok sayıda bölgeyi ele geçiren ve daha sonra ordu tarafından oradan çıkarılan el Kaide, tekrar etkisini arttırmaya başladı. El Kaide son olarak propaganda amaçlı bir video yayınladı ve bu videodaki görüntülerde, örgütün en tehlikeli ve aranan isimleri ile geçtiğimiz sene Şubat ayında Sana'daki merkez cezaevine yapılan baskın sonucu oradan kaçan çok sayıda mahkûm arasında yer aldı. Analistlere göre, örgütün liderinin de görüntülerde yer alması ve taraftarlarına Yemen Hükümeti ile ABD çıkarlarını hedef almaları için çağrı yapması, el Kaide'nin ne derecede meydan okuduğunu göstermektedir. Üstelik bu video da görünen kalabalığın toplandıkları sırada insansız hava araçlarıyla vurulması mümkündü.

Örgütün bu videoyu paylaşmasının ardında, Yemen hükümetine ve bölgedeki kabilelere, halen büyük bir güç olduğu mesajını vermek istemesi yatmaktadır. Ayrıca dışarıya yönelik bir mesaj da söz konusudur.

Diğer taraftan, da önce ulusal diyalog toplantılarına katılan Husiler’de, kuzeydeki güvenlik boşluğunu fırsat bilip, hem kontrol alanlarını hem de kabileler üzerindeki etkilerini arttırmak için çalışıyor. Husiler, daha önce uyguladıkları bir taktiği, kabileleri birbirlerine kırdırarak onların üzerinde etkili olama taktiğini uyguluyor. Husiler, Yemen silahlı kuvvetlerinin yeniden yapılandırılamamasından da faydalanmaktadırlar.

Sana’dan gelen haberler ise Devlet Başkanı Abdrabbo Mansur Hadi’nin şiddetli bir baskı altında olduğunu söylüyor. Abdrabbo Mansur Hadi, bir yandan Husilerle yeni bir savaşa girmek istemezken, diğer yandan Husiler’in ilerleyişini, Devlet Eski Başkanı Ali Abdullah Salih tarafından desteklenen yönetime karşı bir meydan okuma olarak görmektedir.
Birçoklarına göre, Husiler’in siyasi çekişmeler çıkarma çabası, bölgede İran destekli bir istikrarsızlık çabasıdır. Ancak bütün bu siyasi gerginliklerin kaybedenin Yemen insanı olmaktadır. Zira bu durum devam ederse, insani durum da giderek tehlikeli bir hal alacak. Bu da işin başka bir hikayesi.


YEMENDE HUSİLER

Yemen’in kuzeyinde Sa’da kentinde bulunan isyancı hareket Husiler, Bedreddin Husi’ye dayanmakta ve mümin gençler olarak ta anılmaktadır. Ortaya çıkışı ve hükümetle karşı karşıya gelişi 2004 yılında olmasına rağmen kökleri geçen yüzyılda 80’lere dayanmaktadır.

Salah Ahmed Felita, 1986’da gençlere dini eğitim verilmesi için “gençler birliği” oluşturuldu. Bu birlik Bedreddin Husi’nin taraftarları olan mecididin öğretmenlerini de içine aldı.
1990’da Yemenin birleşmesi çoğulcu sisteme geçişi neden oldu. Birlik, eğitici aktivistlerden “Hak Partisi” adıyla Şiilerin bir kolu olan Yemen Şiilerinin mensup olduğu Zeydi mezhebini temsil eden bir siyasi partiye dönüştü.

Husi hareketi, hürriyetlerin boğulması ve dini inançlara karşı tehdidin son bulmasını talep etmektedir.

Husiler 2004 krizinden bu yana hükümet ile çatışmaktadır. 2004 yılındaki isyan, Hüseyin Beddreddin Husi’nin öldürülmesi ile sonuçlandı.  2005’teki isyan Beddreddin Husi önderliğinde 3 hafta sürdü ve hükümet güçlerinin bölgeye girmesi ile bitti.


FİLİSTİN NAKBA (BÜYÜK FELAKET) GÜNÜ NEDİR?

Nakba günü, Filistinliler açısından felaket olarak görülen İsrail Devleti'nin bağımsızlık ilanını ve ardından gelişen olayları nitelemek için kullanılmakta. Bu nedenle İsrail'in bağımsızlığını ilan ettiği tarih olan 14 Mayıs 1948 tarihini takip eden gün olan 15 Mayıs 1948 Nakba Günü olarak sembolleşmiştir.

İsrail, 14 Mayıs 1948 tarihinde İngiltere’den bağımsızlığını ilan etmiştir. 14 Mayıs'ı 15 Mayıs'a bağlayan gece gerçekleşen bu ilanın ardından beş Arap ülkesi İsrail'e karşı askeri operasyona başlamıştır. Bu olay 1948 Arap-İsrail savaşının da başlamasına neden olmuştur. İsrail Savunma Kuvvetleri, Mısır, Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak kuvvetlerine karşı başarı kazanmıştır. Bunun yanında Filistin coğrafyasında Araplara devlet kurmaları için bırakılan toprakların da yarısını işgal etmiştir. Savaşın ardından İsrail, savaş sırasında topraklarını terk ederek kaçmak zorunda kalan Filistinli Arap mültecilerin çok büyük çoğunluğunun geri dönüşüne izin vermemiştir. 1949 ateşkes sınırları ile İsrail kontrolünde kalan topraklardaki evlere (ki bunların çoğu ya yıkılmış ya büyük zarar görmüş ya da mülkiyet hakları parayla ödenmiştir) kaçan Arap mültecilerin dönüşünü engelleyen İsrail yönetimi, Filistin-İsrail sorununda önemli ve çözülemeyen bir başlık olan mülteci sorununun da başlamasına neden olmuştur.


COĞRAFYADAN KISA KISA…

IRAK; Bağdat’taki güvenlik komitesi içişleri bakanlığının yayınladığı bir belgede güvenlik güçleri içerisinde askeri araç kullanan bazı unsurların vatandaşları kaçırdığı ve ailelerinden fidye istediği bildirdi.  Komitenin bir üyesi yaptığı bir açıklamada komitenin içişleri bakanlığına bağlı güvenlik güçlerinin adam kaçırdığı ve aileleri ile pazarlık yaptığı bilgisine sahip olduğunu söyledi.

YEMEN;  Ordunun el Kaideye karşı operasyon düzenlediği sırada Yemen savunma bakanının danışmanı ve 5 asker el Kaide tarafından öldürüldü. Askerler ordunun geri aldığı ülkenin güneyindeki Şabva ilinde el Kaidenin geri almak için girişimde bulunduğu sırada öldüğü bildirildi.

SURİYE; Dini dernekler Papadan Halep’teki su kesintisi sorununu çözmesi için girişimde bulunmasını istedi. Geçen haftalarda Halep şehrine su temin eden barajların muhalif grupların eline geçmişti. Üç haftadan fazla bir süredir su ulaşmasının engellediği ve bu meselenin insani faciaya sebep olduğunu kaydetti.


ARAP BASININDA SOMA

Arap basını Soma madenci katliamına geniş yer verdi. Türkiye tarihinin en ölümcül endüstriyel kazası olduğuna dikkat çeken Arap basını,  “yeraltında mahsur kalmış madencilerle ilgili umutlar sönerken” katliama karşı yurt genelinde gerçekleşen protesto eylemlerindeki göstericilere karşı polisin göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su kullanmasına dikkat çekti. Çok sayıda Arap gazetesi haberde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın danışmanı Yusuf Erkel’in polis tarafından yere yatırılmış vaziyetteki madenci yakınını tekmelerken çekilen fotoğrafını kullandı. The National haber sitesi “Türkiye’nin en ölümcül maden felaketinin ardından 20 bin protestocu sokaklara döküldü” başlıklı haberinde “282 işçinin ölümüne ve Türkiye’nin kömür madeni endüstrisinin tehlikelerine karşı öfkeye yol açan Türkiye’nin en kötü maden felaketinin ardından binler greve gitti ve polis protestocularla çatıştı. Salı günkü patlamanın ardından yeraltında mahsur kalmış madencilerle ilgili umutlar sönerken, polis batı kenti İzmir’de 20 bin dolayındaki hükümet karşıtı göstericiye göz yaşartıcı gaz ve tazyikli su sıktı” diye yazdı. Şark Alavsat “Maden felaketine karşı Türkiye genelinde öfke eşliğinde grevler” manşeti ile Soma madenci katliamını okurlarına aktarırken, Middle East ise “Soma felaketi Hükümete karşı protesto eylemlerini diriltti” manşetini attı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Soma’da madenci yakınlarına karşı sergilediği tokatlı, yumruklu, sözlü saldırgan tavırı da Arap basınında geniş yer buldu. Middle East haber sitesi Başbakan’ın bu tavrını “Türkiye Başbakanından protestocu madenciye: Niye kaçıyorsun İsrail dölü?​” manşetiyle okurlarına aktardı. Haber sitesi “Tartışmalı video görüntüleri Başbakan’ın danışmanı Yusuf Erkel’in Soma’da bir protestocuyu şiddetle tekmelerken çekilen fotoğrafları sosyal medyada yayılmasının ardından geldi. Erdoğan’ın Hükümeti, ülke tarihinin en kötü endüstriyel kazası olan maden felaketinden yayılan öfkenin artan baskısı altında. Türkiye’nin 11 yıllık egemen siyasetinin en popüler lideri Yahudi devletine karşı öfke patlamaları ile biliniyor” diye yazdı.  

 

ÖNCEKİ HABER

Genç bir kadının serüveni

SONRAKİ HABER

Yeni karakol inadı ‘süreci’ zorluyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...