18 Mayıs 2014 06:00

Geçmişte hesap sorulsaydı bu acılar yaşanmazdı

Zonguldak Karadon’da 17 Mayıs 2010 yılında 30 işçinin hayatına mal olan grizu patlaması sonucu yaşanan facianın 4. yıl dönümüydü...

Geçmişte hesap sorulsaydı bu acılar yaşanmazdı
Paylaş

Duygu AYBER

Zonguldak Karadon’da 17 Mayıs 2010 yılında 30 işçinin hayatına mal olan grizu patlaması sonucu yaşanan facianın 4. yıl dönümüydü. Yaşamını yitiren madencilerin eşleri Gülşen Karabektaşoğlu ve Yeter Akkaya’nın acısı da, Soma’daki katliamla adeta ikiye katlanmış durumda. Her ikisi de “ihmal yok” diyerek gerekli önlemleri almayan ve kârına kâr katma katma derdinde olan patronlar ile “Bu işin kaderinde var”diyen ve taşeron çalışmayı yaygınlaştıran hükümetin suçlu olduğunu ifade ederken, eğer tüm bu yaşananların hesabı sorulmazsa işçi katliamlarının son bulmayacağını vurguluyor.

‘TAŞERONA HAYIR DİYE HAYKIRMAK İSTİYORUM’

Zonguldak Karadon’daki maden faciasında eşi, kardeşi ve eniştesini kaybeden Gülşen Karabektaşoğlu:
Bu facia yaşandığından beridir yemek yiyemiyorum, uyku uyumuyorum. Aynı olayları tekrar yaşıyorum. Hep taşeron çalıştıran özel sektörde yaşanıyor bu. Ha 30 işçi can vermiş, ha 300, ne fark eder ki... Bizim olaydan 1 sene sonra 8 işçi daha can verdi. Daha birkaç gün önce yine 1 işçi can verdi. Bu ne kaza ne de başka bir şey. Bu bir katliamdır. Bizim yaşadığımız faciadan sonra ancak 2. bilirkişi raporu ihmali ortaya çıkarabildi. Tüm yetkililerin vicdanına sesleniyorum: Raporları hakkaniyetli yazsınlar.
Soma Holding yetkilileri de ihmal yok dedi. Nasıl ihmal yok ya! Nasıl öldü o zaman onca can? Ben eşimi kaybettikten sonra çok araştırdım. Hep ucuz malzemeler kullanıyorlar. Gaz maskeleri bile yoktu Zonguldak’taki maden işçilerinde. Neden denetlemiyorsun? Kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz? Teknoloji bu kadar gelişmişken, onca uyarıcı cihazlar varken... Başbakan o zamanlardan örnek veriyor ama şimdi hiç yaşanmaması gerekir. Hep daha fazla kâr peşinde olduklarından yaşadık bunları. “Taşerona hayır” diye haykırmak istiyorum. Bu şirketlerin de kapatılması ve sahiplerinin yargılanması lazım.
Soma’daki aileleri bir düşünün. Neden hep olan garibana oluyor? Taşeronda iş güvenliği, sigorta hiçbiri yok. Eşim bunları bana bizzat kendisi anlatıyordu. Kaç kez kaza geçirmişti. İspatlayamıyoruz ama mahkemede. 4. yılına girdi, davamız hâlâ sürüyor. Hükümet yetkilileri o zaman “Her şekilde yanınızdayız”, “Yardım edeceğiz, çocuklarınızı burslu okutacağız” demişti. Birkaç ay burs verdiler, sonra onu da kestiler. Kimseden destek görmeden geçinmek zorunda kaldım. Kömürümü dahi alamadığım zamanlar oldu. Ben de kiradayım, geçim derdine düştüm. 4. sınıfa giden, sağlık sorunları olan bir çocuğum var. Suçlular elini kolunu sallayarak geziyor, bizler mahkeme mahkeme gezerek davamızın peşinde koşmak zorunda bırakılıyoruz. Aileler hâlâ mağdur. Buna bir “dur” demenin zamanı geldi.
Soma’daki madenci yakınlarına da seslenmek istiyorum. Her şekilde haklarını savunsunlar. Kesinlikle susmasınlar. Onlara sarılmak isterdim şu an. Çünkü aynı acıları ben de yaşadım.

BAŞBAKAN BU PATRONLARI NEDEN KORUYOR?

Zonguldak Karadon’daki maden faciasında eşini kaybeden Yeter Akkaya:
“Biz yaşadık, başkası yaşamasın” derken üst üste işçi ölümleri oluyor. Bu seferki olay kesinlikle bir katliam. Biz 30 rakamını kaldıramazken, Soma’da yüzlerce ölü var. Psikolojik olarak iyi değiliz. Televizyon başından kalkamıyoruz. O aileleri çok iyi anlıyorum. Çünkü aynı şeyi biz de yaşadık. Ve birileri bunun hesabını vermek zorunda.
Ben ihmal olmadığına inanmıyorum. Bu işçileri güvencesiz çalıştıran suçlu, taşeronu başımıza getiren ve bu patronları koruyan da suçlu. Bu insanların hapiste olması gerekiyor. 1000 işçiden söz ediliyor, ama ne Başbakan ne de bakanlar bu rakamı ağzına dahi almıyor.
Çünkü büyük tepki alacaklar. İnsanların öfkesi artıyor ve bundan korkuyorlar. Başbakan bu patronları neden koruyor? Bizim olay yaşandığında Başbakan dedi ki, “Madencinin kaderidir”. Hadi biz sineye çektik diyelim. Soma’da yüzlerce kardeşimiz can verdi.
Benim eşimi öldüren firma da taşerondu. Bu taşeronu yaygınlaştıran da Hükümet. Sorun olunca da “Böyle işler olacak” diyor. Eşim öldüğünde 2 aylık hamileydim, şimdi bir kızım var. O öldüğünden beridir de bu işlerle uğraşıyorum, araştırıyorum. Bakanların da çok suçu var.
Soma’da yakınlarını bekleyen kadınlara da sabır diliyorum. Dik dursunlar. Bunları yapanlar utanmalı çünkü, biz değil. Eşlerimizi, yakınlarımızı onlar öldürdü. Bunu bilsinler. Ben madenci eşiyim ve dik durmam gerek. O kardeşlerime de bunu iletmek istiyorum.

ÖNCEKİ HABER

Umudun rengi kömürden kara

SONRAKİ HABER

Başbakanın tokadı hepimizin yüzünde patladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa