15 Mayıs 2014 06:00

‘Bize bir yasa lazım’

İstanbul Film Festivali’nde ‘Sinemada İnsan Hakları’ ödülünü alan “Trans X İstanbul” belgeseli, ‘Bize Bir Yasa Lazım’ kampanyası ile birlikte gezici bir tura çıktı.

‘Bize bir yasa lazım’
Paylaş

Eda AKTAŞ
İzmir


İstanbul Film Festivali’nde ‘Sinemada İnsan Hakları’ ödülünü alan “Trans X İstanbul” belgeseli, ‘Bize Bir Yasa Lazım’ kampanyası ile birlikte gezici bir tura çıktı.
Geçtiğimiz günlerde İzmir Fransız Kültür Merkezi’nde gösterimi yapılan belgesel, önümüzdeki günlerde Ankara, Mersin, Adana, Diyarbakır, Gaziantep, Dersim illerinde de gösterilecek.
“Bize Bir Yasa Lazım” kampanyası, Trans hakları, kadın hakları ve azınlık hakları için yapılan bir proje. Türkiye çapında nefret söylemi ve bunların cezasız kalmasına karşı ortaya çıkmış.  
İzmir’de yapılan gösterim öncesinde kampanyanın tanıtımı yapıldı. Etkinlikte, Alman belgeselci Maria Binder, trans aktivist Ebru Kırancı’nın deneyimlerini anlattığı belgeselde,  transfobi ve kentsel dönüşümü bir arada işlemiş.  
Belgesel gösteriminden önce Yönetmen Maria Binder ve LGBTİ Aktivisti Ebru Kırancı ile kampanya ve bunun bir parçası olan belgeselle ilgili sohbet ettik.

CİNSEL YÖNELİM VE NEFRET SUÇU ANAYASA’YA KONMALI

Trans cinayetlerine farkındalık kazandırmak için böyle bir belgesel çalışma yaptıklarını söyleyen Binder, filmin hedefini şöyle açıklıyor: “Bu film, devlet ve toplumun kültürlerarası ilkel bir mekanizma aracılığıyla ellerinden aldığı kişilerin onur ve namuslarını geri kazanmak için kendiliğinden ve mizah içinde harekete geçmelerini görünür kılmayı hedefliyor” diyor.
Tarlabaşı’daki kentsel dönüşümle birlikte transların da yaşam alanlarını boşaltmak zorunda kaldığına dikkat çeken Ebru Kırancı, transların şehir merkezlerinin dışına gönderilmek istendiğini ve şehir dışında trans bireylerin öldürülme olasılıklarının daha fazla olduğunu söyledi.  
Ebru Kırancı, çektikleri belgeselle birlikte, “Bize bir yasa lazım” kampanyası çalışması başlattıklarını, hedeflerinin cinsel yönelim ve nefret suçunun Anayasa’ya konması olduğunu belirtti. Cinayet ve saldırıları cezalandırmamanın nefret suçlarına davet olduğunu belirten Kırancı, kampanyalarının bütün nefret cinayetlerine karşı bir kampanya olduğunu dile getirdi. Çalışma hayatında trans bireylere yer verilmediğinden birçok trans bireyinin seks işçiliği yaptığını söyleyen Kırancı, “Yasal olarak iş yerlerinde engelli vatandaş çalıştırılması koşulu vardır, ama kimse trans bir bireyi işe almıyor. Bizler bunların değişmesi gerektiğini söylüyoruz ve başlatmış olduğumuz kampanyayı da bu noktada ilerleteceğiz” dedi.
Nefret suçlarının hem kurbanın hem de kurbanın üyesi olduğu sosyal grubun toplumun bir parçası olarak kabul edilmediğini belirten bir mesaj niteliği taşıdığını belirten Kırancı, “Trans bireylerin en temel insan hakları dahi devlet tarafından sağlanamamaktadır. Devlet en temel yaşam hakkını güvence altına almalıdır” dedi.
LGBTİ hareketinin cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği maddelerini içeren bir ayrımcılık karşıtı yasa için mücadele edildiği ve bu talebin devlet tarafından reddedildiğini belirten Kırancı, “Hem insan haklarının uygulanacağını garanti edebilen bir devlete hem de bizi koruyan yasalara ihtiyacımız var” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Kadınlığı ve anneliği sorgulamak: Gözlerini kaçırma

SONRAKİ HABER

\'Baba\' iş kazasında sakat kalan bir işçi anlatılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...