15 Mayıs 2014 06:02

Kadınlığı ve anneliği sorgulamak: Gözlerini kaçırma

“Kadın olarak mı doğulur, kadın mı olunur?” “Annelik doğuştan mıdır sonradan mı öğrenilir?” “İyi bir kadın, örnek bir anne hangi özellikleri taşır?” “Örnek bir eş ve anne olmayı nasıl öğrenebiliriz?” Bu sorular cinsiyeti “dişi” olan “ikinci cins” bütün insanlara yöneliktir. Üstelik bu insanların hangi sınıftan olduğu da önemli değildir. Kimi zaman kadınların bu soruların dışında bir hayatları olamayacağı düşünüldüğünden bir kadının meslek sahibi olabileceği düşünülmez bile.

Kadınlığı ve anneliği sorgulamak: Gözlerini kaçırma
Paylaş

Sennur SEZER

 “Kadın olarak mı doğulur, kadın mı olunur?​” “Annelik doğuştan mıdır sonradan mı öğrenilir?​” “İyi bir kadın, örnek bir anne hangi özellikleri taşır?​” “Örnek bir eş ve anne olmayı nasıl öğrenebiliriz?​” Bu sorular cinsiyeti “dişi” olan “ikinci cins” bütün insanlara yöneliktir. Üstelik bu insanların hangi sınıftan olduğu da önemli değildir. Kimi zaman kadınların bu soruların dışında bir hayatları olamayacağı düşünüldüğünden bir kadının meslek sahibi olabileceği düşünülmez bile.
Annelerin çocukları arasında tercih yapma durumunda kaldıklarında yaşadıkları bunaltı,  çocuğunu feda edip yaşamayı sürdürmesi meseleleri peşimizi bırakmaz. Paylaşımcı, toplumcu düzenlerde çocuk bütün toplumundur. Demokratik kapitalist toplumlarda bile “sosyal devlet” ilkesi yüzünden devletin çocuklar ve halk için üstlenmesi gereken zorunluluklar bulunur. Bizim toplumumuzun bu özelliklerin hiçbirini taşımadığını söylemek bile fazla. Bizde “anneler” eğitim kurumlarından sağlık kurumlarına bütün kurumların işlevlerini ve görevlerini üstlenmek zorundadır. Üstelik bu “annelerin” yaşlandıklarında, bilinçlerini yitirdiklerinde sığınacakları tek kurum yine ailedir. Onlara bakacak olanlarsa yaşlı annelerin kızları ya da gelinleri bir başla deyimle torunlarının “anne”leridir.
Peki “kutsal annelik”, “saygıdeğer aile” kavramlarının hayatı çekilmez bir duruma getirdiğini düşünen bir genç kadın toplumun kurallarına ve kutsal sayılan kavramlara karşı çıkarsa ne olur? Irmak Zileli, ikinci romanı Gözlerini Kaçırma’da bu soruyu soruyor okurlarına. Bu sonu gelmez annelik zincirini kırmak için evlenmeden ve sevgili olmadan anne olmayı deneyen bir genç kadını anlatırken bu kadının anne ve anneannesini de anlatıyor. Bir anlamda üç kuşak kadının hayatını didikliyor. (Bu kadınların sınıf olarak orta sınıfın belki biraz da üstünün kadınları olduğu düşünülebilir. Ortada para sorunları da, mahalle baskısı da, akraba sorgusu da hiç yok.)
Kadın okurlar kadının kadına (annenin kızına) koyduğu kuralları okurken bir anlamda bellek tazelenmesini de yaşıyorlar.
Yalnız bir “üçüncü sayfa haberi olma” konusu var. Bu söz cinayetler için mi aile sorunlarından doğan dramlar için mi kullanılır? Yoksa ikisi için de mi? Romanın akışı içinde açık açık anlatılan bir cinayet ya da cinayeti gerektiren olay yok. Alttan alta “kırmızı başlıklı kız” masalının hatırlatmalarıyla bir öldürüm iması… Bir de çocuğunu feda ederek kendini kurtarma meseline gönderme “Hitler’in o deneyini duyduğundan beri daha da korkuyorsun. Giderek ısınan sacın üstünde, kucağında bebeğiyle çırılçıplak bırakılan kadın olmaktan... Korktuğun başına geldi işte. Bebeğinin üstüne oturdun ve yanmaktan kurtuldun”.
Her kız çocuğunun ana olarak tasarlanışı da anlatılırken bir ima var : “Aslında kimsenin kız çocuğu doğurduğu yoktu. Doğurulan yeni bir anneydi. Anneannen Kamile Hanım, senin anneni doğurmuştu. Kendi kızını değil. Annen Hicran, Rüya’nın annesini doğurmuştu. Gözü gibi sevmek için adını Didem koyduğu bebeği değil. Sen şimdi bu döngüyü kırdın. Neslin devamına ağır darbe. Rüya yeni bir anne doğuramayacak.” Neden? Yoksa Didem Rüya’yı öldürdü mü? Bir kadın aklı başında olarak neden öldürür çocuğunu? Bir gerekçe de yok görünürde.
Yalnız bir karabasan ve kızıyla birlikte bu korkulu düşten uyanan  anne. Irmak Zileli okurunu bir ikilemde bırakmak istedi belki. Ben karabasandan uyanmayı seçtim.
Her okur bir anlatıdan kendi sorularını seçer.

*Gözlerini Kaçırma, Roman, Irmak Zileli, 232 s.

ÖNCEKİ HABER

Maltepe Forumu Soma için yürüdü

SONRAKİ HABER

‘Bize bir yasa lazım’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...