Soma’da en kara gün
Soma Devlet hastanesi önünde çok sayıda işçi yakını çaresiz bekliyor. Ağlayanlar, baygınlık geçirenler. Çoğu işçi yakını konuşmak dahi istemiyor.
Vedat YALVAÇ
Soma
Soma Devlet hastanesi önünde çok sayıda işçi yakını çaresiz bekliyor. Ağlayanlar, baygınlık geçirenler. Çoğu işçi yakını konuşmak dahi istemiyor. Daha önce Darkale'de benzer bir faciada 22 arkadaşını kaybeden Hasan Karahisar’ın, Soma Kömürcülük’te de arkadaşları varmış. Hiçbir önlemin alınmamasından yakınıyor, “O zaman yaralı arkadaşlarımız ambulanslarla bile taşınmadı. Bir arkadaşım ocaktayken yaralı olarak kurtarıldı. Hastane uzak olduğu için yolda yaşamını yitirdi. Ama ocakta ölmüş gibi gösterdiler” diyor. Benzer olayların bugün de yaşandığına dikkat çekiyor Karahisar: “İşçiler büyük bir bedel ödemeden bir şey değişmiyor.”
HER AN ÖLECEKMİŞİZ GİBİ...
Bu sırada başka bir maden işçisi söze giriyor, “Çalıştığımız yerler çok tehlikeli. Her an ölecekmişiz gibi işe gidiyoruz. Sabah 6’da başlar sancımız. Ta ki akşam paydos edene kadar. 3 çocuğum var. Biz yıllardır çalışıyoruz. Neden bir evimiz yok? 500 ton kömür çıkarıyoruz ama 1 ton kömür parası kazanamıyoruz.” Yaşananlara isyan eden maden işçisi “Mecbur olmasam asla çalışmam” diye.
BİR MAHALLEDEN 15 KİŞİ ÖLDÜ
Hastanede görüştüğümüz Ali Kemal Arı ile katliamın yaşandığı madene doğru yola koyuluyoruz. Oturduğu Avdan Mahallesini göstererek “Burada 15 kişi yaşamını yitirdi” diyor. Hangi mahalleden, hangi köyden geçsek onlarca kişi birikmiş bekleşiyor. Ambulanslar gidiyor, tabutlar geliyor.
Madenin önüne ise bir can pazarı... 5 dakikada bir kapkara yüzleriyle battaniyeye sarılmış maden işçilerinin cesetleri çıkarılıyor. Aileler gelen her cesedi teşhis etmeye çalışıyor. Her ceset geldiğinde birileri çığlık atıyor, birileri “çok şükür” diyor. Yine de az da olsa küçük bir umut besliyor içinde.
BAŞBAKAN İÇİN REHİN TUTULDULAR
Diğer vardiyalarda çalışan işçiler durmaksızın arkadaşlarını kurtarmak için uğraşıyor. Ağızları bıçak açmıyor. Biri “Burada yaşananlar anlatılmaz yaşanır” diyor. Bir başkası “Bir çok ocağa ateş düştü. Bir çok çocuk babasız kaldı. Ne anlatalım işte gördüğünüz gibi” diyor.
Bir anne Başbakanın gelmesine yakın tepki gösteriyor: “Gelsin de benim oğlumu çıkarsın göçük altından.” Bir başkası “Bunu o gelince de söyle” der demez gözaltına alınıyor, lambahaneye götürülerek işçi temsilcileri odasında sorgulandığını öğreniyoruz. Bu duruma tepki gösterenler ise Başbakan gidene kadar rehin tutuluyorlar.
Akşam saatlerinde ise devlet hastanesinin önünde büyük bir kalabalık toplanıyor. Gezi eylemlerini andırıyor. Kimi zafer işareti yapıyor kimi kurt. Ama aynı sloganlar atılıyor: “Hükümet istifa”, “Tayyip Soma’ya hesap verecek.”