14 Mayıs 2014 06:00

Direnişimi kararlılıkla sürdüreceğim

Bizler Alanya Devlet Hastanesinde taşeron işçi olarak çalışan sendikalı işçileriz. Geldiğimiz süreçte yaşananlar kolay değildi! Bize kölelik dayatılmıştı. Önümüze koydukları sözleşmeye imza atmadığımız taktirde işten atılacağımızı söyleyen şirket ve hastane yönetimi bizleri taşeron cehenneminde sendikasız , iş güvencesiz ve resmiyette farklı illerde farklı iş kollarında çalıştığımız gösterilerek bizlerden hizmet almaya çalışıyordu.

Direnişimi kararlılıkla sürdüreceğim
Paylaş

Cihat SARAÇ/ANTALYA

Bizler Alanya Devlet Hastanesinde taşeron işçi olarak çalışan sendikalı işçileriz.

Geldiğimiz süreçte yaşananlar kolay değildi! Bize kölelik dayatılmıştı. Önümüze koydukları sözleşmeye imza atmadığımız taktirde işten atılacağımızı söyleyen şirket ve hastane yönetimi bizleri taşeron cehenneminde sendikasız , iş güvencesiz ve resmiyette farklı illerde farklı iş kollarında çalıştığımız gösterilerek bizlerden hizmet almaya çalışıyordu.
Bizlerde çalışan işçiler olarak bu duruma karşı, ne yapabilirizi tartıştık. Sonuçta tek çarenin örgütlenmek olduğu sonucuna vardık. Bunun akabinde bizlere rehberlik yapmaları için Alanya’daki tüm sendika temsilcileri ile görüşmeler yapıldı. Sonuçta Dev Sağlık-İş çatısı altında örgütlenme kararını aldık. Hızla sayımız artmaya başladı. Kısa sürede örgütlenen biz taşeron işçileri yavaş yavaş sonuçlarını almaya başladık. Haftalık 50-60 saat olan çalışma saatlerimiz olması gerektiği gibi düzeltildi. Bu arada arkadaşlarımızla kopuk ve yüzeysel olan iletişimlerimiz çok sağlıklı olmaya başladı (Ev, hasta, doğum günü gibi cenazesi olan arkadaşlarımıza toplu ziyaret etme gibi.) Artık biz birbirimizi anlamaya başlamıştık. Bundan rahatsız olan hastane yönetimi üzerimizde baskılar oluşturmaya başladı. Bizlere tutanak tutabilmeleri için bizim olmayan görevleri istemeye başladılar. Bizler de bizim olmayan görevleri yapamayacağımızı söyleyince  üst üste tutanaklar gelmeye başladı. Buna itiraz eden biz çalışanlara  “Sizler işçisiniz savunma hakkınız yoktur” dendi. Bunun dışında bizler tek tek odalarına çağrılarak sendikadan vazgeçmemiz  kendilerinin de bizlerin bir  teminatı olduklarını söylediler. Bizlerin oldukça kararlı olduğunu gördüklerinde işten atılacakların listesini hazırlamaya başladılar. Temsilci olduğum için ilk işten atılan işçi benim. 15 senedir aynı iş yerinde çalışmaktaydım. Bir çok başarı ve taktir belgeleri aldım. Ne oldu ise sendikalı olduktan sonra oldu. Ben hırsız oldum, ben evrak çalmaya azmettiren insan oluverdim. İşte işten atılma nedenim: HIRSIZLIK!..

İtiraz hakkım yoktu. Çünkü ben işçiydim onların gözünde savunma veremezdim. Bu 15 yıl içinde bize yaptırılan görevleri sıralayayım bir de! Temizlik personeli olduğum halde, hasta bakımı, kan ve tahlilleri taşıma, röntgen çekimi, skopi gibi işler yaptırıyorlardı. Ayrıca mesai saatlerimizin dışında ücretsiz hastane inşaatında, konaklı beldesinde jandarma binasının inşaat ve temizliğinde isteğimiz dışında zorla çalıştırıldık. Bizler, bazı hasta evlerine göndererek evlerinin temizliğinde çalıştırıldık. “Evde sağlık hizmeti” adı altında yapılan bu hizmetlerde halı silmekten kapı, pencere temizliği, vs. hepsi vardı. Verilen görevlere karşı çıkanlar ise yerleri değiştirildi ve tehdit edildiler. Ayrıca dini değerlerimize de  saygıları yoktu. Oruç tutan ve mesai saatini dolduran personele, başhekimin hastane bahçesinde verdiği iftar yemeğinde garson olarak çalıştırıldılar. İftar yemeği ama oruçlu olan taşeron işçileri hizmet vermekten, iftar yemeğinden istifade edemediler. Onların karnı doymadan biz işçiler karnımızı doyuramazdık. Aç ve bitap yemeğin bitmesi beklenirdi.

Örgütlendikten sonra bütün  bu olanlara itiraz ettik. Sonuç? Sonuç ben işten atıldım. Tazminatımı alarak bu işyerinden gitmemi önerdiler. Bunu kabul etmedim, ortada adi bir suçlama vardı ve arkamda da örgütlü arkadaşlarım vardı. Bunları düşünerek direnişe başladım. Durumuma itiraz eden arkadaşlarım iş bırakma eylemi yaparak bana destek verdiler. Ertesi gün çadırımı kurarak onur mücadelesini başlattım. Bugün 36. günündeyim. Alanya’daki tüm sendika ve kitle örgütleri , emek dostları, partiler ve en önemlisi halk beni olumsuz hava koşullarına rağmen yalnız bırakmadı. İtiraf edebilirim ki gerçek dayanışmanın ne olduğunu bu çadır eyleminde örgendim. İdare ile karşılıklı görüşmelerimizden bir sonuç alamadık. Sendikamızın Genel Sekreteri Gürsel Kaya ile görüşmeyi reddederek kendisini emniyet güçlerine şikayet etti ve gözaltına aldırttı. Bir çok kez sendika ve kitle örgütlerinin temsilcileri görüşme istedi ise de sonuç alınamadı. Biz de yasal sürecimizi başlattık, sonuç alıncaya kadar bu mücadelemi devam ettireceğim. Sorumluluğumun gerektirdiği çünkü arkadaşlarımın adına da bu eylemimi kararlılıkla sürdüreceğim.

İş  güvencesi için ,sendika ve sigorta hakkı için , işten atmalara dur demek için , güvenceli iş güvenceli yaşam için, iş ekmek özgürlük için insanca yaşamak insanca çalışmak istiyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Sağlıkta grevler yayılıyor

SONRAKİ HABER

Kolomb’un lanet gemisi bulundu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...