08 Mayıs 2014 06:00

Suriyeli işçi: Çok çalışıp, az kazanıyor; hakarete uğruyoruz

Halid, Suriye’deki iç savaştan kaçarak eşi ve çocuklarıyla birlikte Türkiye’ye gelen yüz binlerce Suriyeli’den sadece biri. İstanbul’da nakış işçiliği yapan Halid, usta işçi olmasına rağmen daha fazla çalışıp, daha düşük ücret aldığını ve hakarete uğradığını anlatıyor.

Suriyeli işçi: Çok çalışıp, az kazanıyor; hakarete uğruyoruz
Paylaş

Sema BARBAROS
Erdoğan AYDINLI
İstanbul

Saat dokuzda buluşmak üzere anlaşmıştık. Ama onlar dokuz kırk beşte ancak geldiler. Suriyeli işçi bir saat daha fazla çalıştırılınca diğeri de beklemek zorunda kalmıştı. Bir yerde oturalım hem dinlensinler hem de bir an önce sohbetimize başlayalım düşünüyoruz. Ama etrafımızdaki kalabalıkla bu iş yapılacak gibi değil. Tercümanımız olacak olan işçi arkadaşımız rahatsız bu durumdan. Zor olacak işi, o nedenle daha sakin bir yere gitmeyi kendisi teklif ediyor. Biz de iki kez söyletmeden kabul ediyoruz. Suriyeli olan Halid arkadaşımız anlamadan kalkıp başka bir yere geçiyoruz. İşçi arkadaşlar yorgun. 12-13 saat çalışmışlar. Bizimle buluşacak olmasalar eve geçip uyumayı tercih edecekler, gözlerinden belli. Daha sessiz bir yerde oturuyoruz.

‘SURİYE’DE BİR KİŞİ ÇALIŞSIN YETER’

Halid, Suriye Afrinli. Ama yaklaşık otuz yıl Halep merkezde yaşamış. Yirmi iki yıllık nakış işçisi. İstanbul’a gelince de nakış işçiliğine devam etmiş. Gerçi savaştan önce iki makine alıp kendi işini yapacakmış ama bombalar yağmaya başlayınca ailesini alıp makineleri bırakıp gelmiş. Eşi ve iki çocuğu Urfa’da kalmış, kendisi de ustası olduğu nakış işini yapabilmek için İstanbul’un yolunu tutmuş. Suriye’de bir kişi çalışınca yetiyor ama burada mümkün değil diye anlatıyor Halid. Eşinin de ara sıra Urfa’da kuaföre yardıma gittiğini ama yine yetiremediklerini söyleyen Halid, iki kira ödemenin kolay olmadığını ifade ediyor. Kazandığı para 1200 lira, kiralar zaten 550 lira tutuyor, faturalar derken kendine kalan sadece 150 TL o da yetmiyor. Çok hesap yapıyor ama bir türlü tutmuyor. Çoğu zaman bir iki öğün eksik yediklerini anlatıyor. Hayatı boyunca ailesinden uzakta tek başına kalmamış, şimdi bu durum çok zorluyor onu. Bu kadar uzak olmaya alışkın değiliz diyor. Halid, on aydır İstanbul’da, bir defa bile gidememiş ailesini görmeye. “Kafanızın üzerinde bombalar yağıyor, herkes bir tarafa koşuyor ya ilk aklınıza gelen çocuklar oluyor. Onun için çocukları ya bırakacaksınız ya da gideceksiniz. Kolay olmadı ama ben bunu denedim. Şimdi keşke savaş olmadan gezmeye gelseydik diye çok düşünüyorum. Ailemi çok özledim, yanıma da alamıyorum. Buranın koşulları çok zor. Benim ailem Afrin’de eşimin ailesi de Urfa’da. En azından eşimin ailesi var diye düşünüyorum” sözleri ağzından dökülürken Halid’in yüzüne hem öfke hem de hüzün egemen oluyor.

HALEP’TEN SONRA İSTANBUL’DA  İŞÇİLİK

Suriye’deki çalışma koşullarını ve nakış işini soruyoruz Halid’e. 8 saat çalıştığını 3 vardiya yaptıklarını, kadınların gece vardiyasına kalmadığını ve tatil günlerinin cuma olduğunu söylüyor. İstanbul’la Suriye arasındaki en önemli farkı şöyle anlatıyor Halid “Burada ve Halep’te çok tekstil işi var. Zaten çok çeşitli insan olması çok işçinin olması birbirine çok benziyor. Ama burada çalışma çok hızlı hiç durmak yok. Aralar yok. Çok çocuk işçi var ve saatler çok uzun. Orada biz şikayet ediyoruz, patronları gelip kontroller yapılıyor. Burada patronlar rahat. Bizleri genellikle gece çalıştırıyorlar. Çok görünmemizi istemiyorlar. Bana burası çok ağır geliyor. Patron maaş günü söylüyor ona göre plan yapıyorsun. Ama günü geliyor maaşı alamıyoruz. Benim en az on mesaim içeride. Başka yere de gidemiyorum, iş olup olmayacağından emin değilim.”

SONUÇTA BURADA YABANCIYIZ

Suriyeli oldukları için ön yargıyla karşılaştıklarını anlatan Halid, hükümet bize kapıyı açtı ama gerisini getirmedi diyor. Hiçbir ülkenin komşusu olan ülkeyi güçlü görmek istemeyeceğini düşünen Halid “Aslında bu kadar çabayı Türkiye uzlaşma için harcasa daha iyi olabilirdi. Bizim tek isteğimiz geri dönmek ve işimizi orada yapmak. Sonuçta bu ülkede çok yabancıyız. Dil, yol, iz bilmiyoruz. Suriyeli olduğumuz için ev vermiyorlar. İzbe evleri gösteriyorlar. Asıl zorumuza giden vermedikleri gibi hakaret ediyorlar” diye anlatıyor yaşadıklarını.

AĞIR İŞ YAPIP DAHA AZ ALIYORUM

Suriye’den geldikleri için hırsız muamelesi gördüklerini belirten Halid  “Mesela geçen, pazardan domates alıyorum. Benden önce alan bir buçuk lira verdi bize üç lira dediler. Burada dil bilmiyoruz onun için de çok eziyorlar bizi. Kendi ülkemde bana hakaret etseler onlara cevabını veririm. Ama burada neyin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Bu çok zoruma gidiyor. İşyerinde aynı işi yapıyoruz. Hatta benim makinem daha ağır (Diğer işçi kafasıyla onaylıyor) diğer arkadaşa daha fazla veriyorlar. Ki benim sigortam falan da yok” diyerek yaşadığı katmerli sömürüyü anlatıyor. İşten atılma korkusu yaşadığı için fotoğrafını çekmediğimiz Halid ‘Kimliğin var mı?​’ sorumuza,  “Pasaport var” cevabını veriyor. ‘Sorun olmuyor mu?​’ diye sorunca Halid, noktayı koyuyor  “Valla çalışıyorum daha bir şey olmadı.”

ÖNCEKİ HABER

Cemaatten Ayasofya açıklaması

SONRAKİ HABER

Emsal karar: \'İşçinin kalp krizinden ölmesinden patron sorumlu\'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...