07 Mayıs 2014 06:00

Rom, Dom ve Lomlar ‘Buçuk’ belgeselinde

Buçuk, Romlar, Lomlar ve Domların yaşamları, kültürel farklılıkları, aralarındaki çelişkilerini ve ekonomik açmazlarını anlatıyor.

Rom, Dom ve Lomlar ‘Buçuk’ belgeselinde
Paylaş

Emine UYAR
İzmir


Okuldan eve gelirken o mahalleye girdiğimiz görülmesin diye her seferinde farklı farklı yollardan giderdik evimize” diyerek küçük yaşlarda ayrımcılığı hissettiklerini belirtiyor “Buçuk” Belgeselinin Yönetmeni Elmas Arus. Ama bu kuşağın ayrımcılığı kendinden öncekiler gibi içselleştirmediğini de sözlerine ekliyor.    

Babası abdal, annesi roman olan Arus, kimlik arayışı ile çıkmış yola, eşi Haluk Arus ve 7 kişilik ekiple 9 yıllık bir çalışmanın ürünü olarak “Buçuk” belgeseli doğmuş. Belgeselin senaryosu Semih Dindar’a, müzikleri ise Unuversal Jingle ve Gayda İstanbul’a ait.   

Sosyal Değişim Derneği ile İzmir Fotoğraf Sanatı Derneğinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte gösterilen belgesel, Türkiye’nin yedi bölgesinde çekilen belgesel romanlar üzerine yapılmış kapsamlı bir çalışma. Arus, 38 ildeki 400 mahallede “Çingene” olarak tabir edilen bütün farklı grupları çektiklerini, parçaları birleştirdikten sonra ortaya üç ana grup çıktığını belirtiyor.  Romlar (Romanlar), Domlar ve Lomlar.

Belgesel, Bergama’dan Denizli’ye, Edirne’den, Diyarbakır’a, Elbistan’dan Karadeniz illerine kadar Türkiye’nin her yanındaki Romlar, Lomlar ve Domların yaşamlarını, kültürel farklılıklarını, sosyal düzenlerini, geleneklerini ve kendi aralarındaki çelişkileri, sosyal, kültürel ve ekonomik açmazları anlatıyor.

Trakya Üniversitesi Radyo Televizyon Yayıncılığı ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi mezunu olan Elmas Arus, 9 yıl sahada çalıştıktan sonra orada gördüğü derin yoksulluk ve dışlanmaya karşı “Sıfır Ayrımcılık Derneği’ni kurmuş. AKP’nin, “Roman Açılımı” ile 2009 yılında yaptığı Çalıştayda konuşma yapan Arus, “Bizim çöp toplayan ellerimiz kirlidir ama kalbimiz temizdir” sözleri ile hatırlanıyor.  

ROMAN MI ÇİNGENE Mİ?

Çekimler sırasında en çok Yalova’daki halk etkilemiş Arus’u: “Mahalleli Romanların varlığını inkar ediyordu. Sonradan çalılıkların arasına saklanmış çadırlar fark ettik. Belediye ‘görüntü kirliliği’ yaptıkları için Romanların gündüz dışarı çıkmasına izin vermiyordu. Geceleri çöp toplayıp gündüzleri çadıra çekiliyorlardı” diyor.

Etkileyen bir diğer şey de Gaziantep’teki Dom grupları olduğunu belirten Arus buradaki durumu da, “Evlilik yaşı 9-10’du. 350 kişilik grupta okuma yazma bilen sadece bir kişi vardı. Çocukların en büyük talebi de okumak değil sünnet olmaktı. Pahalı olduğundan güçleri yetmiyor” diyor.

“Roman” mı “Çingene” mi sorusunu Arus şöyle cevaplıyor: “Üç sene önceki Roman Açılımı’na kadar toplumun bütün marjinalleri için kullanılan tabir ‘Çingene’ydi. Açılımdan sonra artık ‘Roman’ daha popüler ve temiz bir kavram gibi algılanıyor. Oysa ‘Çingene’ kelimesinin bir suçu yok. Onun altını olumsuzluklarla dolduran ön yargıların ve ayrımcı politikaların ortadan kaldırılması gerekiyor” diyor.

VAATLERİN ÇOK AZI YERİNE GELDİ


Roman Çalıştayı ve Roman Açılımının en önemli vaatlerinden birisinin evsiz ya da barakada, çadırda yaşayan romanların konut sahibi edindirmeleriyle ilgili olduğunu belirten Arus,
bu kapsamda on bine yakın konut yapımına başlandığı bilgisinin verildiğini, konutların çok az bir kısmının (200-300 kadarı) teslim edildiğini belirtiyor.

Ülkenin bütününde süren kentsel dönüşümün yarattığı mağduriyetin boyutunun ise çok daha fazla olduğunu dile getiriyor. “Çünkü kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak konutların planlaması yapılırken orada yaşayan kişilerin talepleri ihtiyaçları göz önünde bulundurulmuyor. Dolayısıyla mahallesi yıkılan romanların tüm yaşam koşulları yıkılıyor” diyor.

ÖNCELİKLİ TALEP İŞ

Roman dili ve kültürü ile ilgili çalışma yapılıp yapılmadığını sorduğumuz Arus, Devletin demokratikleşme paketinde dil ve kültür araştırma enstitüsü kurulmasına tamam dediğini fakat romanların öncelikli talebinin bu olmadığını söylüyor. O nedenle henüz dille ilgili bir çalışma yok. Önce iş, aş sonra sağlıklı yaşam koşulları ve eğitim olanakları talepleri” diyor.
Bundan sonraki planlarını sorduğumuz Arus, hazırlık aşamasında olan bir belgesel çalışmasının bulunduğunu belirterek, “Toplumsal sorunların görünür kılınması bakımından benim için belgesel sinema her zaman hem araç hem de estetik kaygısı olan bir amaç olmaya devam edecek” diyor.

ÖNCEKİ HABER

‘Medya ve İktidar’ ilişkileri

SONRAKİ HABER

Gerry Adams’ın sorgulanması krize neden olacak mı?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...