22 Haziran 2011 06:16

Sendikalaşmayı eşgare* verdiler

Afyonkarahisar Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu olan Hera Tekstil’de, insanca yaşanacak ücret ve sağlıklı çalışma koşulları için TEKSİF’te örgütlenen işçiler, sendikalaşma çalışmasını açıktan yürütmeye başladı. Neden sendikalaştıklarını, nasıl bir çalışma yaptıklarını ve talep

Sendikalaşmayı eşgare* verdiler
Paylaş
Deniz İpek

Daha önce Arçelik’te kısa bir dönem çalışan Zekeriya Arlı, arkadaşları arasında “En heyecanlılarımızdan” diye tarif ediliyor. 3 yıldır Hera’da yıkama bölümünde çalışan Arlı, evli ve bir çocuğu var. Yüksek okul mezunu da olan Arlı, 24 yaşında olmasına rağmen esas mesleği olan elektrik teknikerliğini iş bulamadığı için hiç yapamamış.

KÖYLERE DE GİTTİLER EVLERE DE

Sendikalaşma faaliyetlerine onları iten nedenleri “Yat yat, kalk kalk. Beğenmiyorsan kapı... İnsan yerine konmuyoruz. Bizi değersiz bir eşya gibi görüyorlar” diye anlatan Arlı, daha güvenli ve insan gibi muamele gördükleri bir çalışma koşulu istiyor. Ailesi çiftçi olan Arlı, maddi zorluklara rağmen babasının daha iyi bir geleceği olsun diye kendisini yüksek okula gönderdiğini anlattı. Elektrik-Elektronik Teknolojisi Bölümü mezunu olduğunu dile getiren Arlı, iş bulamadığı için ekmek parası için bu işe başladığını söyledi. “Sağ olsun sendikacı arkadaşlardan sendikal haklarımızı öğrendik” diyen Arlı yaptıkları çalışmaları şöyle anlattı: “Gözümüz açıldı, şimdiye kadar görmüşüz ama sonra hızla arkadaşlarımızı birer iki şer ikna etmeye başladık üyelik konusunda. Ev toplantılarımız oldu işçi arkadaşların evine de gittik. Kendi evlerimize de çağırdık. Afyon küçük yer birbirimize ulaşmak da çok zor olmuyor zaten. Uzakta köylerde oturan arkadaşlarımız da vardı onların da yanlarına kadar gittik.”

CİĞERİNDEN SES GELİYOR

“Çalıştığımız bölümde öyle bir toz var ki ciğerimize oturup kalıyor. Öyle bir içimize işliyor ki sanki bir daha oradan çıkmayacakmış gibi” sözleriyle çalışma koşullarını anlatan Arlı, işe girdikten geceleri ciğerinden gelen inilti gelmeye başladığını belirterek “Eşim çıkan ses nedeniyle uykusundan uyanır hali geldi. Düşünün artık gerisini” diye konuştu. Yılda 10-15 lira zam verildiğini, ustabaşlarının da bunu “Bundan iyisini mi bulacaksınız?​” diyerek başlarına kaktığını dile getiren Zekeriya Arlı, artık ürettikleri pastanın kırıntılarını değil, doyurucu bir dilimini istediklerini belirtti. Sendikalaşma çalışması başladığından bu yana baskıların bıktırıcı boyuta ulaştığını kaydeden Arlı, şu çağrıyı yaptı: “Sosyal hayat denen şeyler sadece film de olur demek istemiyorsak örgütlenelim.”

HERKESİN EŞİT OLDUĞU BİR İŞ YERİ

Hera’dan bir diğer İşçi Davut Akviranlı ile devam ediyoruz. Akviranlı 2 yıldır Hera’da çalışıyor. Evli ve 2 çocuğu var. Daha sorumuzu sormadan “Güvenli bir gelecek” diye başlıyor söze. Fazla mesailerin gerektiği gibi verilmediğini dile getiren Akviranlı, şöyle devam etti: “Daha çok çalışmamız gerekiyor. Mesela broşürü yazıp hızlı bir şekilde dağıtmak gerek. Herkesin eşit olduğu bir iş yeri için sendika şart. Bunun için herkesi sendikaya davet ediyoruz.”

Görüştüğümüz son işçi geçen gün yapılan geniş katılımlı toplantıdan sonra sendikaya üye olmaya karar vermiş. 17 yaşından beri gurbette işçilik yaptığını anlatıyor. Evin kira olması, işsizlik, çoluk çocuğun durumu gibi konuların işçilerin geri durmasına neden olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “İnsanca yaşanacak bir ücret de istiyoruz ama aynı zamanda çalışma koşullarınız da kötü. Yazın aşırı sıcak, kışınsa tepemize kar bile yağıyor. Bunu abartmıyorum. Sendikadan bir başka isteğim ise yıllık izinlerin düzenlenmesi. Çünkü patron iş olmadı mı hadi yıllık izindesiniz diyor. Biz istediğimiz zaman izne çıkabilmeliyiz.” (Afyon/EVRENSEL)

(*) Eşgare: Afyon’da kullanılan ve ‘alenen, açıkça ve işi açığa vurmak’ anlamına gelen bir kelime.


SENDİKAYI DUYUNCA HİÇ TEREDDÜT ETMEDİ

Serkan Tekin görüştüğümüz bir diğer Hera işçisi. 17 yaşından beri işçilik yapan Tekin, farklı iş kollarında çalışmış, son 9 aydır da Hera’da çalıyor. Evli ve iki çocuğu olan Tekin işçiler içinde sendikanın ne anlama geldiğini en iyi bilenlerden biri. Çünkü daha önce sendikalı bir iş yerinde çalışmış. Daha önce çalıştığı bir taşımacılık firmasında sendika olduğunu anlatan Tekin, “O zamanlar sendikalı olmaya çekinmiştim ne olduğunu bilmiyordum ve hakkında yalan yanlış şeyler de duymuştum. Fakat sendikalı olan arkadaşlarımın sosyal haklarının ve ücretlerinin hızla arttığını gördüm. Sendika girince gıda, odun-kömür yardımı, aile parası ve sigorta primlerinin düzenli ödendiğini gördüm” diye konuştu. Hera’da çalışmaya başladıktan 6 ay sonra sendika söylentilerinin duyulmaya başlandığını aktaran Tekin, hiç tereddüt etmeden bu çalışmalara yöneldiğini ifade etti.

ÇOCUĞUNA BIRAKACAĞI MİRAS

Kıt kanaat geçinmekten bıktığını, çocuklarının geleceği için de sendikalı olduğunu anlatan Tekin, “Evlatlarımızın en azından bize babam mal mülk bırakmadı ama mücadelelerini bıraktı demesini istiyorum” dedi. Eşinin MS hastası olduğunu ve ayda 14 bin liralık ilaç kullandığını dile getiren Tekin, şöyle devam etti: “İlaçları sigorta karşılıyor. İşten atılırsam karşılamayacak. Buna rağmen eşim ‘Olsun sen yine de sendikalı olmalısın ben 1-2 ay ilaçsız da idare ederim’ diyor. Eşimin sağlığı tehlikeye gireceğini bildiğim halde ben bu yolda varım. Önemli olan onurlu bir mücadele vermek. Yoksa biz eşek oldukça semer vuran çok olur. 2 ay önce 180 işçi çıkarıldı. Onlar da sendikalı olsaydı bu kadar kolay işten çıkarılmazlardı. Hem bizim sendikalı olmamız bütün Afyon işçisini de umutlandıracaktır. Çünkü Afyon’da sendikalı iş yeri çok az.”


HAVALANDIRMA YOK MASKELER YETERSİZ

İsmail Tava ile devam ediyoruz sohbetimize. 10 yıllık işçi olan Tava, son 2 yıldır Hera’da çalışıyor. Patronun ve şeflerin baskısından kurtulmak ve insan gibi muamele görmek için sendikayı seçtiğini anlatan Tava, çalışma koşullarına ilişkin de şunları anlattı: “Kuru işlem bölümünde kottan dolayı aşırı toz oluyor. Havalandırması da yok. Taktığımız maskeler yetersiz. 2 senedir farklı tozu hiç geçirmeyen maskelerden istiyoruz. ‘Tamam getireceğiz’ diyorlar ama verilmiyor. Sosyal hayatımız desen sıfır. İki aydır ev kirasını da veremiyorum. İzinlerimiz de sendikal çalışmalar başladığından beri verilmiyor. Bir arkadaşım kaynanası hasta olduğu için izin istedi vermediler. O da cep telefonuna o gün gelen bir mesaja baktı. Acaba hastaneden mi diye. İş başında telefona 3 saniye baktığı için tutanak tutuldu.” Bu tip baskıların kendilerini yıldırmadığını söyleyen Tava, sonuna kadar mücadele edeceklerini bildirdi.

ÖNCEKİ HABER

Bölge'de hukuk ucubeleri

SONRAKİ HABER

İnsanlığın vicdan sorunu: Çocuk askerler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...