03 Mayıs 2014 12:42

Yakılan ağıtlarla büyümek

Bir taraftan hala CHP sevdalısı “büyüklerimiz” bir taraftan 38’i sorgulamaya başlayan bir nesil. Konuşmaktan korktuğumuz, meseleyi açtığımızda “yine Munzur kan akar” diyerek bizi susturan 38 tanıkları, yaşlılarımız...

Yakılan ağıtlarla büyümek
Paylaş

Fatoş ARGIN / Dersim

Güneşli bir sabah, kapımızın önündeki çiçekçiye girdim; içerde hararetli bir sohbet. Anlamaya çalıştım; seçim sonrası değerlendirmeler. Yaşlıca bir bey çiçekçi kadına, “oyunuzu neden CHP’ye vermediniz? Kılıçdaroğlu iyidir” diyerek içten içe hayıflanıyordu. Çiçekçi kadın “amca CHP vermemiz için tek bir neden söyle?​” diye sordu; amca afalladı ve “eee Kılıçdaroğlu Tuncelili bir faydası olur bize” diyerek savunmaya geçti. Çiçekçi kadın “amca bizler celladımıza aşık olmayacağız sizin gibi. Kılıçdaroğlu Tuncelili ise önce Dersim halkından özür dilesin. Önce 38’in hesabını versinler. Benim nenem yıllarca ağıt yaktı kardeşleri için. Biz onun yaktığı ağıtlarla büyüdük. Hiçbirimiz onun acılarını dindiremedik, ağıtlarıyla uyuttu bizi... Kardeşlerini gözleri önünde öldürdüler, ayırdılar ondan ve bizler CHP’ye oy vermediğimiz için suçlanıyoruz.”
Bu tür sohbetleri sıkça duyuyoruz Dersim’de. Bir taraftan hala CHP sevdalısı “büyüklerimiz” bir taraftan 38’i sorgulamaya başlayan bir nesil. Konuşmaktan korktuğumuz, meseleyi açtığımızda “yine Munzur kan akar” diyerek bizi susturan 38 tanıkları, yaşlılarımız...

SUSMA ACISI
4 Mayıs Dersim katliamının 77. yıldönümü. Dersim katliamında on binlerce masum sivil katledildi. Katliamla ilgili düşüncelerini söylemekten bile korkar hale getirilmiş bölge insanı, yıllarca bu tramvayı üzerinden atamamış. Tanıklar için 38 katliamını anlatmak yıllarca susmak olmuştur. Son yıllarda Dersim katliamına dair çıkan kitaplar, röportajlar, çekilen belgeselerle bu suskunluğun yerini hak arama ve alma mücadelesi başlamıştır. Artık Dersim katliamının mağdurları konuşmamıştı Dersim katliamında sürgün edilen, evlatlık verilen çocukları da konuşmaya başlamıştı ve tabiki katliama katılan, katliamı yapan askerler de konuşmaya başlamıştı. Vicdanlarını rahatlatmak için kimisi “dersimliler hak etti demişti” kimisi de üzerindeki yükü kaldıramayıp konuşmuştu. Yıllar sonra Dersim katliamına katılan bir asker “Komutan mermi pahalı kullanmayın dedi, kadınlara, çocuklara dipçikle vuruyorduk. Sonra tüfekler zarar görüyor dendi. Bundan sonra meşe kütükleri ile vurmaya başladık. Vura vura 10 yaşındaki çocukları öldürdük” diyerek aslında Dersim katliamının vahşetinin sadece birkaç cümlesi ve bugüne kadar susmak zorunda kalan tanıkların üzerindeki paylaşılmayan acı..
Dersim katliamının vahşetini yıllar önce evrensel gazetesi için hazırlanan bir dosya haber için yaptığımız tanık röportajları sırasında öğrenmiştim. Zar zor bulduğumuz tanıkların konuşmama acısı okadar derindik ki. Konuşurken seslerini kısıp, kimse olmadığı odada ikide bir etrafına bakıp susmaları o gün neler yaşadığını gösteriyordu. Çünkü o günleri bir daha yaşamamak için susmuşlardı. Artık 38’i konuşuyor tartışıyoruz. Başbakan bile resmi olmayan bir özür ile Dersim katliamını siyaset malzemesi yapmıştı.

EVLATLIK VERİLEN KIZLAR
1938 Dersim katliamı sonrası ailesi ölen, öldürülen ve ailelerinden zorla alınıp devlet tarafından yüksek rütbeli askerlere “evlatlık” verilen kız çocuklarının hikayeleri. Bu politikaların amaçlarını kız çocukları üzerinden düşündüğümüzde, bunlardan birinin “Türk” kültürünü öğrenmiş kız çocuklarını, yarının annelerini, medeniyetin taşıyıcılarını yetiştirmek ya da günün moda deyişiyle onları “topluma kazandırmak” olduğu aşikâr.  Yıllarca belleklerinde kalan acı hatıraların peşine düşen kız çocukları kimi zaman kan bağı olan kardeşlerini ya gördüler ya da görmediler. Medeniyeti özellikle kız çocukları üzerinden planlayan “devlet”kız çocuklarını eğiterek ya da toplu bir şekilde hazırlanan kız yurtlarında  “Türk kadın” tipiyle genç kadınları eğiterek Dersim’i veya bölge insanı asimile etme çabası.
Dersim katliamının açtığı yara büyük. Çiçekçi kadının dediği gibi “biz 38’i yaşayan ninelerimizin yaktığı ağıtlarla büyüdük”. Her zaman savaşların en büyük hedefi kadınlar ve çocuklar olmuştur. Dün konuşmakta korktuğumuz meseleyi bugün artık rahatlıkla tartışabiliyoruz. Peki neden bir arpa boyu yol bile gidemiyoruz? Başbakanın kendince “özür dilediği” meselenin hesabı neden verilmiyor? 77. yıldönümünde Dersim katliamını anarken hala kafamızda onlarca soru işareti ve Dersim arşivleri neden hala açıklanmıyor? Yüzlerce evlatlık verilen kız çocuklarının akibeti ne? Dersim adı neden geri verilmiyor ve neden başta İktidar, devlet Dersim halkından özür dilemiyor?
Bütün bu soruların cevabı aslında çok basit çünkü 77 yıl önce yaşadığımız katliam, savaş hala devam ediyor. Hala kadınlar ve çocuklar hedefte. Evet belki hamile kadınların karnına dipçikler saplanmıyor ama cezaevleri eyleme katıldığı için, taş attığı için yıllarca ceza almış anneler ve çocuklarla dolu. Ekmek almaya giderken vurulan Berkin mesela ... 12 yaşında 13 yerinden kurşunlanan Uğur... Ceylan... Enes, Ali İsmail ve nicelerinin hesabını veremeyen iktidar, devlet Dersim katliamının hesabını verebilecek mi?

ÖNCEKİ HABER

Kıyımla çevreli hayatımız

SONRAKİ HABER

TARİH

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...