21 Haziran 2011 09:45

Demokratik özerkliği yeniden tartışmak

Emek Demokrasi ve Özgürlük Blokunun 12 Haziran seçimlerinde elde ettiği başarıdan sonra, demokratik özerklik tekrar siyasetin gündemine girip tartışılmaya başlanıldı. Aslında Türkiye’nin batısında tekrar gündeme geldi demek daha doğru olur, çünkü bölge illerinde zaten gündemde olup seçim çalı

Demokratik özerkliği yeniden tartışmak
Paylaş
DENİZ ÇİFÇİ

Bu sorulara cevap vermeden önce iki noktanın altı özellikle çizilmelidir. Birincisi, Demokratik Toplum Kongresi tarafından kamuoyuna bir proje olarak sunulan demokratik özerkliğin içeriği ve bu proje ile varılmak istenilen hedef çok iyi bir şekilde açıklanılamadı. Bu eksiklikten kaynaklı demokratik özerklik daha çok soyut kalıp nasıl pratiğe geçirileceği toplum tarafından doğru bir şekilde algılanmadı. İkinci nokta ise, özerkliğin kavramsal çerçevesi ile ilgili olup, demokratik özerklik sosyal bilimler literatüründeki anlamı ile değil daha çok niyetler üzerinden tanımlanılmaya çalışıldı.

ÖZERKLİĞİN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ

Özerklik antik çağdan günümüze kadar kullanılan bir kavram olup siyaset felsefesinde; kendini belirleme, kendi yasasını kendi koyma ve ne yapacağına ve nasıl olacağına kendi karar verme anlamında kullanılmaktadır. Thukydies, özerkliği; kendine iç yasa koyma, Heredot iç ve dış siyasal özgürlük, Sokrates ise daha çok bağımsızlıkla eş tutmuştur. I.Kant ile beraber özerklik felsefi bir içeriğe kavuşturulup, hatta Kant, ‘’İstemenin özgürlüğünü özerklikten yani, istemenin kendi kendine yasa olma özelliğinden başka ne olabilir?​’’ diyerek özgürlük ile özerklik arsındaki felsefi ilişkiye değiniyor. Modern dönemle beraber sosyal bilimleri kuşatan pozitivizminde etkisi ile özerklik, siyaset biliminde, öz yönetim hakkı ve kendi geleceğini belirleme anlamında kullanılmıştır. Yerel yönetimler literatüründeki tanımı ile de özerklik, belli bir kurumsal yapı içerisinde Yerel yönetimlerin mali, idari ve siyasi olarak merkezin vesayetinden kurtulup kendilerini ilgilendiren birçok konuda yetki sahibi olma istemi ve bunun merkezle belli bir hukuka dayandırılmasıdır.
Bu kavramsal çerçeveden de anlaşılacağı gibi özerklik coğrafi bir ayrılmayı veya bağımsızlığı hedeflemeyip daha çok merkezin vesayetinden kurtulmayı ve halkın katılımını esas alıp yerelden yönetmeyi amaçlamaktadır. Tekrar vurgulanmak gerekirse özerklik bir egemenlik paylaşımı Değil daha çok yerel ile merkez arasında hukuki temele dayanan ve yerel lehine olan bir yetki paylaşımıdır. Avrupa Özerk Yerel Yönetimler Şartı, bu durumu en iyi açıklayan belge niteliği taşımaktadır.  

DEMOKRATİK ÖZERKLİK

Türkiye’de Demokratik Toplum Kongresi tarafından gündeme getirilen Demokratik Özerklik Projesi de özünde yukarıda açıklanılan özerklik kavramı ile çok yakın bir anlama sahip olup, tek farkı devleti ve devlet gibi İktidarı hedefleyen tüm kurumsallaşmaları reddetmesidir. Demokratik özerklik ile “az devlet çok toplum” amaçlanılıp tüm dillerin, dinlerin, kimliklerin ve kültürlerin korunduğu bir yönetim anlayışı esas alınmaktadır. Böylece devlet daha çok ulusal güvenlik, ulaşım ve dış ilişkiler gibi yereli aşan konularda söz sahibi olup diğer birçok hizmet demokratik kıstaslar ölçüt alınarak yerelin yetkisine bırakılmaktadır. Demokratik Toplum Kongresi’nin hazırladığı taslakta da çok net bir şekilde vurgulandığı gibi’’ demokratik özerklik devleti amaçlayan bir yönetim anlayışı olmayıp, tamamiyle cumhuriyetin demokratikleştirilmesi ve tüm farklı kimliklerin özgünlüklerinin ve özgürlüklerinin korunmasını amaçlamaktadır. Dolayısı ile demokratik özerklik, devletin küçültülmesini temel alıp daha çok katılımcı demokrasi anlayışı ile yerelin güçlendirilmesini ve demokratikleştirilmesini hedeflemektedir. Burada coğrafi bir özerklik yani bağımsız bir devlet kurma veya bölünme kesinlikle söz konusu olmayıp asıl hedeflenen kültürel özerklik yani farklılıkların tanımlanması, tanınması ve korunmasıdır.

ÖZERKLİĞİN UYGULANDIĞI ÜLKELER

Dünya çapında özerkliğin birebir uygulandığı ülke sayısı sınırlı olsa da, İspanya, Belçika ve Birleşik Krallık belli başlı bazı ülkelerdir. Bu ülkelerden İspanya, Franco rejimi döneminde faşist bir devlet yönetimini esas alıp Bask, Katalan ve diğer farklı birçok kültürü ve dili yok sayıp bu farklılıkları büyük bir baskı altına almıştır. Franco rejiminden sonra İspanya devleti 1978 anayasasında İspanyayı 17 özerk bölgeye ayırıp her bölgenin tüm farklılıklarını anayasal güvenceye kavuşturmuştur. Aynı şey bugün Belçika içinde geçerlidir. Belçika devleti de anayasasının birinci maddesinde Belçika’yı Federal bir devlet olarak tanımlayıp, dil temelli, Valon, Flaman, Brüksel (Burada çift dilli bir statü söz konusudur) ve Almancanın ağırlıklı olarak konuşulduğu dört bölgeye ayırmıştır. Birleşik Krallık’ta ise 1978’te oluşturulan mevzuat ile birlikte bölge meclisleri oluşturulup merkezden bu bölgelere yetki devri yapılmıştır. Bu çerçevede İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda ile yapılan mutabakat sonucu bu bölgelere özerklik tanınmıştır. Hatta İskoçya ve Kuzey İrlanda da yasama ve yürütme meclisleri kurulup bunlar birbirinden bağımsız bir şekilde hareket etmektedir. Yapılan düzenlemeler ile de merkezi hükümet yapısında yerelden gelen temsilcilere partilerinin gücü oranında bakanlık veya bakan yardımcılığı verilerek bu özerklik statüsü kurumsallaştırılmıştır.
Bu örneklerden de görüldüğü gibi özerklik coğrafi ayrılmayı esas alan bir argümana sahip olmadığı müddetçe yani kültürel farklılıkların korunması ve anayasal bir statüye kavuşturulmasını esas aldığı sürece bölünmeyi değil ulusal bütünlüğü güçlendiren bir tutkal görevi görebilir.

SEVR SENDROMU VE TÜRKİYE’NİN DEMOKRATİK ÖZERKLİK ALGISI

Yeryüzündeki yönetim sistemleri incelendiğinde, toplumlarının yaklaşık olarak yüzde 40’ının federasyon, özerklik veya bu sistemlere yakın bir yönetim anlayışı ile yönetildikleri görülmektedir. Bu oran ile beraber yeryüzünde 8 bin dolayında etnik grup ve sadece 200 e yakın ulus devlet olduğu göz önüne alınırsa, her etnik gurubun bir devletinin olmadığı veya birçok özerk ve federal sistemin devlete dönüşmediği hatta böyle bir istemlerinin dahi olmadığı net bir şekilde anlaşılır. Nitekim Kanada da, Fransızca konuşan Quebec’lerin yaptığı bağımsızlık referandumunda halkın yüzde 50.6 sı hayır yönünde oy kullanmıştır.
Yapılan tartışmalar ışığında Türkiye özeline tekrar dönersek, burada tamamıyla psikolojik bir bölünme duygusu, yani Sevr Sendromu söz konusudur. Sevr-Sendromu ile anlatmak istediğim, Türkiye de var olan kuşatmışlık ve dış güçler tarafında bölünme ve parçalanma duygusudur. Türkiye toplumunda azımsanamayacak bir nüfus hâlâ cumhuriyetin kurucu felsefesine dayanan içerden ve dışarıdan çepeçevre sarılma ve yok edilme sendorumunu aşamamıştır. Bu durum ulusal ve muhafazakar-milliyetçi çevreler tarafından da sürekli gündemde tutulup toplum adeta hayali bölünme senaryoları ile ajite edilip, demokratik özerklik tartışmaları ekseninden kaydırılıp ikinci bir Sevr sözleşmesi olarak lanse edilmektedir.
Bu durumun aşılması  ve toplumun demokratik özerkliğin bölünme ile eş anlamlı olmayıp böyle bir amaca hizmet etmediğini içselleştirmesi için, özerkliğin doğru bir kavramsal çerçevede anlatılması gerekir. Aksi halde toplumsal barışı amaçlayan bu proje veya yönetim modeli yanlış bir zeminde tartışılıp toplumsal çatışmalara da yol açabilir.
Özetle, 12 Haziran seçimleri Blok için özerkliğin referandumu olup, toplumun belli bir kesiminden de gerekli onayı almıştır. Fakat belli bir kesimin bu projeye evet demesi yeterli olmadığı gibi, bazı çevrelerde demokratik özerkliğin sadece belli bir bölgeyi kapsadığını ve bunun da coğrafi bir bölünmeyi amaçladığını düşüncesine yol açabilir. Bunun için dDemokratik özerkliğin toplumun tüm kesimi ile empati kurularak daha doğru bir zeminde ve detaylı bir şekilde anlatılması gerekir. Bunu belirtmemdeki diğer bir neden de, Demokratik Toplum Kongresi tarafından gündeme getirilen Demokratik Özerlik Projesi’nin gerek içerik gerekse dil olarak bazı yetersizlik ve muğlaklıkları içerisinde barındırmasından dolayıdır. Yukarıdaki paragraflarda da belirtildiği gibi bu durum, özerkliğin birçok kimse tarafından yanlış algılanılmasına yol açmaktadır.

*Fatih Ünv. Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Doktora Programı

ÖNCEKİ HABER

İngiliz basınından Suriye yorumu

SONRAKİ HABER

Zana hakkındaki mahkumiyet kararı bozuldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...