30 Nisan 2014 11:55

Müge’nin gözyaşları ve isyanı!

“Umut’un annesi acı haberi Müge Anlı’dan öğrendi!”Acı haber vermek zordur. Derler ya “Allah kimseyi acı haber vermek zorunda bırakmasın.” Bu aralar neredeyse yaptığımız tüm haberlerde acı ve gözyaşı veriyoruz. Çocukların ölümlerini haberleştiriyoruz. Ama nasıl?

Müge’nin gözyaşları ve isyanı!
Paylaş

Serpil SAVUMLU*

“Umut’un annesi acı haberi Müge Anlı’dan öğrendi!”
Acı haber vermek zordur. Derler ya “Allah kimseyi acı haber vermek zorunda bırakmasın.” Bu aralar neredeyse yaptığımız tüm haberlerde acı ve gözyaşı veriyoruz. Çocukların ölümlerini haberleştiriyoruz. Ama nasıl?
Daha çok acıtmadan... Nasıl yazılır? Ya da daha çok satma, pazarlama egosuna kapılmadan reytingi düşünmeden, kimseyi incitmeden ve kazanmayı ummadan nasıl haber verilir? Bu soruların cevapları çok basit. Ancak kimilerince uygulanması imkansız.
İnternet sitelerinde yaklaşık bir haftadır kayıp olan 9 yaşındaki Umut Zambak’ın bulunduğu haberleri var. Ancak hemen yanı başında ekranda “gözyaşlarını tutamayan” Müge Anlı’nın programıyla birlikte. Tıklayın izleyin. Anlı’nın isyanı! “Ev hanımlarının” hafta içi her sabah gözlerini kırpmadan izlediği Müge Anlı ile Tatlı Sert, yayınına başladı. Kayıp ve cinayetlerin korkulu rüyası haline gelen Anlı katillerin ve kayıpların izlerini sürecek. Sabah sabah ev kadınlarının güne nasıl başladığı ayrı bir tartışma konusu.
Böyle bir programın adı nasıl “Tatlı Sert” olur bilemedim. Programın pek çok sabıkası olduğu herkesin tanık olduğu bir şey. İşte buna bir yenisi daha eklendi.
Bağırmaların çağırmaların bol olduğu herkesin gözyaşı döküp kim katil, kim sapık diye birbirlerini canlı yayın ekranlarında suçladığı Anlı’nın da bilirkişi edası ve “uzmanlarıyla” birlikte topyekün hepimize “akıl” verdiği programında Umut’un bulunduğu an da yer aldı. Ama ondan hemen önce de Adana’da 6 yaşında amcasının oğlunun öldürdüğü belirtilen Gizem. Haber ayrıntıları Müge Anlı’nın yine gözyaşları ve “isyanı” ile verildi.
Ve Anlı, Gizem’in fotoğrafının yanında konuşmaya başladı... “İstiyorsanız çocuğunuzu bırakın. Başka bir şey demeyeceğim... dilimizde tüy bitti. “Olmaz” diyoruz anlatamıyoruz. Sokakta çocuk oynamaz.” Ha bir de Avrupa sokaklarında bir tane çocuk yokmuş. Gidip bakmamız da tavsiye ediliyor.
Öncelikle izleyici “kitlesine” Avrupa’yı adres gösteren Anlı, her gün ekranlardan azarladığın o kadınlar, dolmuş parası bulamıyorlar. Çocuklarını sokağa çıkarmamalarını tavsiye ettiğin kadınların kapı önlerinde bahçeleri, mahallelerinde parkları yok. Çocuklar için oyun alanları da yok. Evet herkes çocuğuna sahip çıksın.
“Ama kimseye güvenmeyin. Erkekler pimi çekilmiş bomba gibi” tespiti ile birlikte hiç kimselere güvenmemek ve şüpheyle bakmak yerine anne ve babaların eğitimlerinden çok bu ülkedeki kimlerin nasıl zarar gördüğü ve bu işe nasıl önlem alınacağı ile ilgili programında “uzmanlar” konuşturabilirsin. İnsanları 70 metrekarelik evleri hapsetmek yerine “Bu işi eğitimle çözeceğiz” diyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının ne yapacağını sorgulayabilirsin mesela...
Umut’un ölümünü verirken “Hocam ne işi var o çocuğun orada...O çocuğun İnternet kafede ne işi var” diye sorulan ve “isyan edilen” programda başka bir istismara da tanık oluyoruz. İnsanların acılarını, çocukların kaçırılışlarını, ölümlerini, sabahları kadınların evlerine taşıyan bu program daha ne kadar sürer bunca çirkinliğin üzerine daha ne kadarı eklenir bilinmez...
Sadece bu program değil elbette. Son günlerde kayıp çocuk vakaları arttığı için merceklerini de bu yöne çeviren gazeteciler, televizyonlar bu yönde programlar yapıyor. Yapılmamalı mı? Elbette yapılmalı ama biraz sorgu, biraz daha acılı yürekleri suçlamadan. Daha çok satmak ve haberi pazarlamak için değil, doğru haber için yaralamadan ve incitmeden...

*Gazeteci

ÖNCEKİ HABER

TÜİK\'ten ölüm istatistikleri

SONRAKİ HABER

Emniyet kemeri kopan inşaat işçisi 5 metreden düştü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa