30 Nisan 2014 06:00

Taktik savaşında ikinci raunt

Chelsea ile Atletico Madrid 0-0’ın rövanşında karşılaşıyor. Maç Mourinho ve Simeone’nin akıl oyunlarıyla geçecek.

Taktik savaşında ikinci raunt
Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Vicente Calderon’da oynanan Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçı sonrası Atletico Madrid ve Chelsea, çok sayıda futbolseverin hedefindeydi: “Sıkıcılar”, “defansifler”, “Anti futbol ilahları...” benzeri yorumlardan geçilmiyordu.

Bir yanıyla haklı eleştirilerdi bunlar. Taktik ustası iki teknik direktör, Diego Simeone ve Jose Mourinho, karşı taraf bir hata yapar umuduyla vezirini, filini, kalesini, piyon ve atlarla ördüğü barikatın arkasında amaçsızca bir oraya bir buraya hareket ettiren acemi satranç oyuncusu gibiydi.

Mourinho, topu Atleti’ye teslim edip santrforu Fernando Torres hariç tüm takımı topun ve yarı sahanın arkasına geçirirken, böylesi bir taktiği tehlikeli kılacak kontra atak silahını dahi önemsememişti.

Tek santrforla sahaya çıkan, David Villa’nın yerine Diego’yu oynatan Diego Simeone de önündeki barajı aşmak için yaratıcı yollar denemeye çekindi. Sakatlıktan yeni kurtulan Arda Turan, 60’a doğru oyuna girip hücumu az çok hareketlendirene kadar Atletico Madrid, maçı izleyenleri heyecanlandırmayı başaramadı. Nihayetinde müsabaka, belki de iki teknik direktörü de sevindiren bir şekilde 0-0 sona erdi.

MOURINHO KAZANIYOR AMA...

Chelsea’ye yönelik “Anti futbol” eleştirileri hafta sonu daha da şiddetlendi. Maviler, neredeyse tamamen yedek kadroyla çıktığı maçta, Liverpool Menajeri Brendan Rogers’ın deyimiyle kalenin önüne 2 otobüs park etmişti! Chelsea, disiplinli bir alan savunması ve kontra ataklarla duran toplara bel bağladığı maçı 2-0 kazanarak, 24 yıl aradan sonra Liverpool’un şampiyonluğunu heyecanla bekleyen milyonları da hüzne boğdu.

Kazanarak ama aynı zamanda düşman da edinerek yoluna devam eden Mourinho ise eleştirilere akıllı bir yanıt verdi; “Medyanın defansif futboldan ne anladığı konusunda şüphelerim var. Bir takım iyi defans yaparsa defansif oynamış oluyor, kötü defans yapıp 2-3 gol yerse defansif oynamamış oluyor! Oyuncularım harika oynadı. En iyi takım kazandı.”

KAYBETMEYİ VE GOL YEMEYİ UNUTTU

Atletico Madrid ise deplasmanda Valencia’yı 1-0 yenerek ligde üst üste 9. galibiyetini aldı. Bu 9 maçta yalnızca 1 gol yiyen Simeone’nin öğrencileri, bu akşam Stamford Bridge’de deplasmanda atılacak golün öneminin bilinciyle sahada olacaktır.

CHELSEA’DE EKSİK ÇOK


Bu sezon rakibi orta sahada karşılayarak top hırsızlığı yapmada ve hücuma hızlı çıkarak skorbord değiştirmede Atletico Madrid’in üstüne yok. Bunu en iyi bilenlerden biri günlerdir sayısız Atletico Madrid kasedi izlediğini söyleyen Mourinho. Frank Lampard ve John Obi Mikel’den cezaları sebebiyle yararlanamayacak. Madrid’de sakatlanan Kaleci Petr Cech kesin yok; Eden Hazard, Samuel Eto’o ve John Terry’nin oynaması da çok zor gözüküyor. Bu şartlarda Mourinho’nun da risk alması beklenemez. Dolayısıyla ilk maça benzer bir tabloyla karşılaşmamız olası.

GÜVENCESİ TECRÜBE

Eksiklerine rağmen Mourinho’nun en büyük güvencesi tecrübe. Chelsea, Abramovich döneminde 6 kez Şampiyonlar Ligi’nde yarı final gördü. 1 kez kupayı kazandı. Porto ve Inter’le 2 kez şampiyonluk yaşayan Mourinho’nun çalıştırdığı takımlarsa 5 yıldır en azından yarı final görüyor. Karşı tarafta ise Atletico Madrid, 40 yıl sonra ilk kez Kupa 1’de bu kadar yukarılara çıkmanın heyecanını yaşıyor. Tecrübe ve ev sahibi avantajının Chelsea’nin bu maçtaki en önemli 2 kozu olacağına şüphe yok.

ARDA TERCİHİ BELİRLEYİCİ

En tecrübeli oyuncusu Gabi’den cezalı olduğu için faydalanamayacak olan Diego Simeone’nin David Villa(Çift santrfor) ve Arda Turan tercihi merak konusu. Simeone, ilk maçta kendisini A’dan Z’ye ezberleyen Mourinho’yu şaşırtacak adımlar atamamıştı. Bu kez farklı bir şeyler denemesi akıllıca olacaktır ancak temkinli karakterini göz önüne alırsak 60. dakikaya kadar beklemesinin daha olası olduğunu söylemek gerek.

Başa dönersek, “Sıkıcı”, “Anti futbol ilahları” eleştirilerine katılıyor muyum? Kariyerleri ve sezon geneli için konuşursak kesinlikle hayır! İlk maçtaki edilgen taktiksel yaklaşımlarını baz alırsak kesinlikle evet!

Yine de ilk maçı dahi izlerken sıkılmamıştım. O yüzden herkes gönül rahatlığıyla 21.45’te ekran başında olmaya çağırabilirim.

ÖNCEKİ HABER

Aliağa 1 Mayıs\'a hazır

SONRAKİ HABER

Irak’ta seçimler istikrar getirir mi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...