27 Nisan 2014 06:00

Yasaklar meşaleleri söndüremiyor

Türkiye’de tribünlerdeki şiddeti önlemenin yolunun “Talebesiz mektep olmasa ne güzel yönetilirdi Maarif” anlayışından geçtiği deplasman yasakları ve E-Bilet gibi uygulamalarla iyice ortaya çıktı. Avrupa’da ise taraftar temsilcileri ile UEFA bir kez daha bir araya geldi. Toplantının ana gündemi deplasman yasaklarıydı. Tarafların üzerinde hemfikir olduğu konu ise deplasman yasaklarının herhangi bir sonucu çözemeyeceği oldu.

Yasaklar meşaleleri söndüremiyor
Paylaş

Faruk AYYILDIZ
Erdal GÜNGÖR


Türkiye’de tribünlerdeki şiddeti önlemenin  yolunun “Talebesiz mektep olmasa ne güzel yönetilirdi Maarif” anlayışından geçtiği deplasman yasakları ve E-Bilet gibi uygulamalarla iyice ortaya çıktı. Avrupa’da ise taraftar temsilcileri ile UEFA bir kez daha bir araya geldi. Toplantının ana gündemi deplasman yasaklarıydı. Tarafların üzerinde hemfikir olduğu konu ise deplasman yasaklarının herhangi bir sonucu çözemeyeceği oldu. Avrupa’da taraftarların bir diğer önemli gündemi de “Meşale”ler. Bazı Avrupa ülkelerinde serbest olan meşaleler Hollanda’da 400 Ajax taraftarına pahalıya patladı. Almanya’da ise  3 yıldır devam eden dava taraftarların lehine sonuçlandı: “Statlarda yakılan meşalelerde herhangi bir kimyasal içerikli zehirli madde bulunmuyor.”

LİVERPOOL TARAFTARI POLİSLERDEN ŞİKAYETÇİ

2011’in Mart ayında 500 Liverpool taraftarı Sunderland deplasmanı dönüşü polis işkencesine maruz kalmıştı. Polis, içlerinde kadınların, küçük çocukların ve engelli taraftarların bulunduğu otobüslere seyahat süresi boyunca ihtiyaç molası verdirmeyerek 500 kişiyi mağdur etmişti. İngiltere’de deplasman müsabakalarına giden taraftarlara, önlem alma ve güvenliği sağlama gerekçesiyle özel spor büro polisler refakat etmek zorunda. Liverpool taraftar oluşumu SOS (Spirit of Shankly) polis muamelesini insan hakları ihlali olarak değerlendirdi ve Durham, North Yorkshire, West Yorksire, ve Manchester emniyet müdürlüklerine bağlı olan birliklere dava açtı. Bir SOS yetkilisinin yaptığı açıklama şöyle; “Hava o gün çok sıcaktı, otobüste küçük çocuklar susuzluktan ağlıyorlardı. Bir engelli taraftarın acilen tuvalet ihtiyacı gidermesi gerekiyordu. Tüm bunlara rağmen refakatçi polisler otobüslerin ihtiyaç molası vermesine müsaade etmediler, polisin bu katı tutumuna anlam veremiyoruz.”  Engelli taraftar Chris McNulty’nin söyledikleri ise yaşananların derecesini anlatıyor; “Çok sıkışmıştım, polis memuruna otobüsü durdurması için yalvardım ama o bana ağır şekilde sözlü hakaret etti.” Öte yandan emniyet yetkililerinden bu suçlamalara kafaları karıştıracak ilginç bir açıklama geldi. West Yorkshire emniyet sözcüsü Mark Milson, yaşanan bu vahim olaydan geçtiğimiz sene Eylül ayında taraftar oluşumlarının gönderdikleri mektuptan sonra haberdar olduklarını iddia ettiler. Ve yaptıkları araştırma sonucunda hiç bir şikâyete rastlamadıklarını vurguladılar. Dava şimdi yargıda ve SOS oluşumu gerekirse AİHM’e kadar gitmeye kararlı.

400 TARAFTARA MEŞALE CEZASI

2010 yılından bu yana kupa kazanamayan Hollanda’nın efsane kulübü Ajax Amsterdam geçtiğimiz hafta sonu PEC Zwolle ile karşılaştığı kupa finalinde 5 - 1 mağlup oldu ve son 60 yıl içerisindeki en büyük hezimeti yaşadı. Finale Ajax futbol takımının yanı sıra taraftarları da damgasını vurdu. Müsabaka başlamadan önce büyük coşkuyla takımlarına destek veren Ajax ultraları, sürpriz şekilde mağlup duruma düşünce gösterdikleri aşırı tepkilerden dolayı hakem maça 30 dakika ara vermek zorunda kaldı. Verilen aradan sonra sahaya meşaleler ve maytaplar atılmaya devam etmesi halinde hakem maçı iptal edeceğini duyurdu. Ajax Spor Direktörü Edwin van der Saar Taraftarları yatıştırmak için harcadığı büyük çaba sonucu maç normal sürede tamamlandı. Kupa finalinde yaşanan olaylara sebep olan 400 Ajax taraftarı ise sezon bitimine kadar ülke çapında stat yasağı aldı. Ajax’ta ağır mağlubiyetin ardından futbolcuları topa tutan efsane futbol adamı Johan Cruyff, “Bu mağlubiyet onlara iyi ders olsun, yıllardır bir gelişme sağlayamıyorlar mazide kalan başarılarla avunuyorlar” dedi.

MEŞALE YAKMAK SUÇ SAYILMADI

24 Eylül 2011’de Wolfsburg - FC Kaiserslautern Bundesliga müsabakasında 2 Kaiserslautern taraftarı meşale yaktıklarından dolayı emniyet güçlerince gözaltına alınıp, mahkemeye verilmişti. Polis ve savcının iddianamesi taraftarların yaktıkları meşalelerin etrafa zehirli madde saçtığı yönündeydi. Üç yılı aşkın süren dava geçtiğimiz hafta Wolfsburg Mahkemesi tarafından düşürüldü ve 2 Kaiserslautern taraftarı suçsuz bulundu. Mahkeme, savcı iddianamesinin öne sürdüğü meşalelerin etrafa zehirli madde saçtığı suçlamasını yeterli bulmadı. Mahkeme tarafından görevlendirilen iki bağımsız bilimsel uzman şirketinin yaptığı araştırmalardan çıkan neticede statlarda yakılan meşalelerden herhangi bir kimyasal içerikli zehirli madde bulunmadığı belirtildi. Wolfburg mahkemesinin verdiği bu karar tribüncüler için geleceğe yönelik büyük önem taşıyor.

Öte yandan Avusturya, Danimarka, Norveç ve Bulgaristan’da statlarda kontrollü meşale yakmak serbest. Meşale tribün kültürünün vazgeçilmez unsuru olarak görülüyor. Yayıncı kuruluşların futbol üzerinde gittikçe artan etkisi yüzünden tribünlere gün geçtikçe büyük darbeler vuruluyor. Kötü görüntü oluşturduğundan dolayı konfeti, pankart, meşale tribünün coşkusunu ortaya koyan güzel unsurlar ve birer, birer yasaklanıyorlar.

POLİS NAZİLERE TOLERANS GÖSTERİYOR

Mart ayında oynanan Almanya kuzey derbisi olarak bilinen Bremen - Hamburg müsabakası öncesi 130 Neonazi Bremenli stat çevresinde terör estirdi. Müsabaka için toplam 1000 kolluk kuvveti görev yaptı ve yoğun güvenlik önlemlerine rağmen 130 Neonazi Bremen taraftarı olaylara sebep oldu, polisin pasif tutumu ise dikkat çekiciydi. Naziler, stat etrafında bulunan münferit taraftarlara ve basın mensuplarına saldırdı. Saldırıya uğrayanların arasında araştırmacı kadın gazeteci Andrea Köpke bulunuyordu. Köpke ve arkadaşı Nazi saldırısından zor kurtuldu. Almanya tribünlerinde Nazi akımı, futbol kulüpleri ve emniyetin yeteri önlemleri almamasından dolayı gittikçe artıyor. Almanya’da devlet yetkilileri Nazi tehlikesine karşı gerekli önlemleri almazsa 1990’lı yılların başındaki olayların yeniden yaşanacağı endişesi yoğun. Solingen ve Möln vakalarının akabinde Almanya’da neredeyse her gün yabancı göçmen halk ile Neonazi gruplar arasında sokak çatışmaları oluyordu.

TARAFTAR TEMSİLCİLERİ UEFA İLE TOPLANTI YAPTI

Geçtiğimiz ay UEFA ve Avrupa Futbol taraftar temsilcileri 7. kez bir araya geldi. 2007’de UEFA Başkanlığına seçilen Platini’nin Avrupa Taraftar Temsilcileri, Football Supporters Europe (FSE), Supporters Direct (SD) ve CAFE ile yaptığı toplantılar gelenek haline geldi. Habere girmeden önce bu 3 önemli taraftar oluşumunu kısaca tanıtalım. FSE, Avrupa Taraftarlar Birliği bağımsız, demokratik temsilci bir oluşum. Avrupa’da 42 ülkeden üyesi bulunuyor. Oluşuma taraftar grupları yanı sıra FSE’nin kabul gördüğü münferit taraftarlar da üye oluyor. Türkiye’yi bazı tribün grupları ile Taraftar Hakları Derneği temsil ediyor. Oluşumun görevleri, polis ve devlet mağduru olan futbol taraftarlarının tüm platformlarda haklarını aramak, tribünlere getirilen pankart, konfeti, meşale vb. kısıtlamalara, homofobya, seksizime, ırkçılığa ve ayrımcılığa karşı mücadele. Grup, tribün kültürünün sürmesi için Avrupa’da tüm taraftar gruplarıyla, renk ayırt etmeden birlikte hareket edip, destekliyor.

AMAÇ TARAFTARLARIN SÖZ SAHİBİ OLMASI

Supporters Direct’in, Avrupa çapında 180 vakfı var ve toplam 400 bin üyesi bulunuyor. Taraftarların kulüpleri üzerinde daha fazla söz sahibi olması, kulüp yönetimlerinin alacağı kararlarda taraftarı ortak etmesi için mücadele veren SD, UEFA ile ortak çalışıyor ve kulüp yönetimi, taraftar arasında irtibat kurucu role soyunuyor. İrtibatı sağlayan kişiler UEFA tarafından resmi lisansa sahip.

CAFE oluşumunun görevi engelli futbol taraftarlarını temsil etmek, bu kişilerin statlarda insancıl şartlar içerisinde maç seyretmelerini sağlamak. CAFE aynı zamanda UEFA lisanslı bir oluşum.

DEPLASMAN YASAKLARINA KARŞI MÜCADELE

Bu yıl yedincisi düzenlenen toplantıda UEFA, üst yetkililerince temsil edildi. Başkan Michel Platini, Yürütme Komite üyesi Peter Gillieron ve Genel Sekreter Theodore Theodoris toplantıda yer aldı. Yetkililer, futbolda taraftarların vazgeçilmez olduğunu bir kez daha vurguladı. Başkan Platini “Taraftarlar futbol ailesinin en önemli parçasıdır ve her defasında onlarla bir araya geldiğimde mutlu oluyorum” dedi. Toplantının ana konuları, UEFA üyesi olan ülkelerde uygulanan ve gittikçe yaygınlaşan deplasman yasaklarıydı. Taraftar oluşumları deplasman yasaklarının vahim boyutlarının altını çizdi. Federasyonların kolaya kaçıp en ufak olayda süresiz deplasman yasakları verdiklerini ve bunun yaygın hale gelmesinden endişeli olduklarını dile getirdi. UEFA, taraftar temsilcilerinin tepkilerine olumlu yaklaştı ve deplasman yasaklarının çözüm olmadığına katıldıklarını belirtti. UEFA yetkilileri, bu tür cezaların futbol severlerin seyahat haklarını ellerinden alıp kısıtlandığı kanısındalar. Gelecekte böylesi yasakları ortadan kaldırmaya yönelik UEFA, taraftar temsilcileri ile ortak çalışma başlatılacağı söylendi.

TARAFTARLARDAN DÜNYA KUPASI UYARIS
I

Toplantının bir diğer önemli konusu; Katar ve Rusya’da düzenlenecek Dünya Kupası öncesi insan haklarının ağır şekilde ihlal edildiği oldu. UEFA ve taraftar temsilcileri ortak mutabakatla gelecekte böyle önemli organizasyonlara talip olan ülkelerin başta hizmet verecek personele insancıl şartlar sağlamasına dikkat edecekleri kararına vardı. Öte yandan Avrupa taraftar temsilcileri 2020 yılında bir kereliğine mahsus yeni formatta düzenlenecek Avrupa Futbol Şampiyonasının gelecekte futbol severler arasında cazibesini yitireceği endişesinde olduklarını açıkça dile getirdi.

ÖNCEKİ HABER

Seyircinin yolu ‘Rampa’ya çıkıyor

SONRAKİ HABER

Tiroid bezi, sesinize zarar vermesin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa