25 Nisan 2014 10:33

Çernobil'in tanıkları: Türkiye gerçekleri gizlemeye devam ediyor

Çernobil faciasının üzerinden 28 yıl geçti. Ancak, etkileri halen sürüyor. Çernobil'den en çok etkilenen bölgelerden olan Karadeniz'de yurttaşlar, devletin faciaya ilişkin gerçekleri hala saklamasına tepkili. "Her evde en az iki kanser hastası var" diyen yurttaşlar, Artvin'in Hopa ilçesinde acilen bir Onkoloji Hastanesi yapılmasını istiyor.

Çernobil\'in tanıkları: Türkiye gerçekleri gizlemeye devam ediyor
Paylaş

Evrim KEPENEK

Çernobil faciasının üzerinden 28 yıl geçti. Ancak, etkileri halen sürüyor. Çernobil'den en çok etkilenen bölgelerden olan Karadeniz'de yurttaşlar, devletin faciaya ilişkin gerçekleri hala saklamasına tepkili. "Her evde en az iki kanser hastası var" diyen yurttaşlar, Artvin'in Hopa ilçesinde acilen bir Onkoloji Hastanesi yapılmasını istiyor.

Ukrayna'nın Kiev kenti yakınlarındaki Çernobil Nükleer Güç Reaktörü'nün 4'üncü ünitesinde, 26 Nisan 1986 tarihinde gerçekleşen deney sırasında yaşanan nükleer kaza, insanlık tarihine, "Çernobil faciası" olarak yazıldı. Bu facianın üzerinden ise 28 yıl geçti. Patlama anında santralde çalışan 30'un üzerinde kişi yaşamını yitirirken, 5 milyona yakın kişi de yüksek radyasyona maruz kaldı. Çernobil'in yıkım bilançosu konusunda hala bir fikir birliği yok. Ancak Uluslararası Doktorlar Örgütü ve Radyasyondan Korunma Birliği'ne göre, Çernobil'in çevreye verdiği zarardan bugüne kadar 600 milyondan fazla insan etkilendi. En çok etkilenenler elbette "likidatörler" denilen zorunlu gönüllüler. Bunlardan 112 bininin hayatını kaybettiği belirtiliyor. Geri kalanının yüzde 90'ı ise kanser, yüksek tansiyon, mide ve bağırsak hastalıkları ile savaşıyor. Türkiye de Çernobil faciasından en fazla etkilenen ülkeler arasında. Patlamanın yaşandığı 26 Nisan 1986 tarihinden sonra, bölgedeki doğal yaşam tamamen değişmekle birlikte, radyasyondan kaynaklı hastalıkların oranı da arttı. Faciadan en fazla etkilenen bölgeler arasında gösterilen Doğu Karadeniz'de yaşayan yurttaşlar, 26 Nisan 1986 gününe dair tanıklıklarını anlattı.

Hopa'da yaşayan Hemşin dili araştırmacısı Harun Aksu, 26 Nisan 1986'yı en iyi hatırlayanlardan biri. Çernobil'e dair hatırladığı ilk görüntüyü, patlamanın o kadar da kötü bir şey olmadığını anlatan bir bakan ve aynı bakanın 'Korkmayın Türklere radyasyondan ne olur?" deyip, Doğu Karadeniz'deki halkı radyasyona alıştırmak için, Karadenizlinin ürettiği çayı içmesi olarak hatırlayan Aksu, "O zamanlar kocaman Devlet Bakanı Cahit Aral çay içerse, halk da kulak asmadı! Kimi bilim insanları, 'Radyasyon bugün hemen zarar vermez; ama bedenden de kolay kolay çıkmaz hatta hiç çıkmaz' dediler! 'Bedene kuluçka kuracağını 15-20 yıl sonra bunu Çernobil faciasının bedellerini tüm ülke olarak ödeyeceğiz' dediler. Ödedik! Ödemeye devam edeceğiz! Bakanın halkına yalan söylediği kısa zaman sonra ortaya çıkmış, çaylar toprağın derinliklerine gömülmüştü! O gömülen çaylar hala gömüldükleri yerden pasif de olsa radyasyon yayıyor" dedi.

'ÇAMUR GİBİ YAĞMURDAN KANSER ÖLÜMLERİNE'

Facianın ardından birçok ülkenin "faciadan nasıl daha az etkilenir" diye arayışa girdiğini anlatan Aksu, Türkiye'de ise bakanların çay içerek halkı kandırmaya çalıştığını hatırlatarak, "Yağmurların çamur yağdığı günlerden, kanserden ölünen günlerdeyiz. Unutmak kolay değil bunları. Çünkü her ölümde radyasyon-Çernobil-kanser konuşur olduk. Türkülerine doyamadık çocuklarımızın. Adı anılmasın istedik kanser ile Çernobil ile. Kanser olduk korktuk, kimseye söyleyemedik! Olaydan sonra sadece kanser değil, sindirim sitemi bozuklukları, kalp damar hastalıkları, diyabet hastalığında ve böbrek yetmezliği, diyaliz hastalığı da o dönemden sora arttı! Çernobil'den bugüne binlerce ölü benliğimiz var. Radyasyon zararlıdır evet; ama çay içen, hastaya bir kaç kuruş para veren devlet adamları kadar zararlı değildir sanırım" diye konuştu.

Aksu, Türkiye'nin facianın etkilerini gizlediğini ve Hopa'da yapılmasını istediklerini Onkoloji Hastanesi'ne bir türlü yanıt verilmediğini belirterek, "Türkiye, halklarından gerçekleri gizledi, tüm taleplerimize rağmen gerçekleri gizlemeye devam ediyor" dedi.

'RADYASYONLU BULUTLAR KARADENİZ'E GELMESİN DİYE DUA ETTİK'

Çernobil patlamasının yaşandığı günlerde Ankara'da öğrenci olan Doğu Karadenizli İsrafil Akman da, patlama haberini televizyonda izlediğinde büyük bir felaketin Karadenizlilerin kapısında olduğunu anladığını söyledi. O günleri, radyasyon yüklü bulutların yönünü tahmin edip, "Umarım Karadeniz'e ulaşmazlar diye dua ederdik" diye anlatan Akman, "O günden beri doğamız altüst oldu. Karadeniz'in iklimi ve doğası tamamen değişti. 'Etkileri 20 yıl sonra ortaya çıkacak' deniyordu. Öyle de oldu. Grip hastalığına yakalanır gibi kanser oluyoruz. Hemen her evde bir kanser vakası var. Bölgede gidip tedavi olabileceğimiz Onkoloji Hastanesi yok. Hopa'da Onkoloji Hastanesi açılmasını istiyoruz" dedi.

'DEVLET ÇERNOBİL'İN PİSLİĞİNİ ÇAY İÇEREK KAPAMAYA ÇALIŞTI'

Çernobil'in ardından Bakan Aral'ın "radyasyon yok" diyerek televizyonlara çıkıp çay içmesini de "Devletin kirli işlerini aklamak için kullandığı bir yöntem" olarak değerlendiren Akman, şunları söyledi: "Devlet Çernobil'in pisliğini çay içerek kapamaya çalıştı. Facianın etkilerini tam olarak bilmiyoruz. Bölgede hastanelere başvuruyoruz, bilgi almak istiyoruz ancak o döneme dair bilgiler bizimle paylaşılmıyor. Devlet Çernobil'in gerçeklerini saklıyor."

'GERÇEKLERİ GİZLEDİĞİNİZİ SANDINIZ'

Çernobil faciasının yaşandığı dönemde Trabzon'da üniversite öğrencisi olan Yavuz Gümüşkaya da devletin o dönemki yaklaşımını eleştirdi. Çernobil patlamasının ardından bölgede yetişen çay ve fındıkların yakıldığını, bir kısmının da toprak altına gömüldüğünü anlatan Gümüşkaya, "Devlet yetkilileri o dönem gerçekleri gizledi. O gizledikleri sandıkları gerçekler, şimdi fabrikaların bahçesinde ortaya çıkıyor. Gömülen çaylarla radyasyon tüm topraklara yayıldı. O zaman gerçekleri gizlediğinizi sandınız. Gerçekleri gizlediniz, radyasyon her yere yayıldı. Hiç olmazsa radyasyon sonucunda yayılan kanser hastalığının araştırılması için bölgeye acilen bir Onkoloji Hastanesi kurun" diye belirtti. (İstanbul/DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Trans cinayetinin zanlısı yakalandı

SONRAKİ HABER

Haşim Kılıç: Yargı, vicdan yolsuzluğuyla karşı karşıya

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...