22 Nisan 2014 06:00

Yerel kutlamaya hazırlanıyoruz!

Esnek ve angarya çalışma uygulamaları; buna bağlı olarak da eve kadar sarkan çalışma saatleri ciddi problem. Her biri mevcut problemleri çözmeye dair değil de gereksiz iş yükü olarak karşımıza çıkan bir dolu evrak yükü ve buna bağlı olarak çalışma saatimizin belli olmaması.

Yerel kutlamaya hazırlanıyoruz!
Paylaş

Ercüment AKDENİZ
İstanbul

1 Mayıs işçi sınıfının Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü yaklaşırken kamu emekçileri ve sendikalarının da çalışmaları yoğunlaştı. Taksim’de mitinge izin verilip verilmemesinden Yatağan, Seyitömer ve Greif işçilerine yönelik saldırıya; İşçi Kurultay Komitelerinin “yeni bir mücadele platformu” çağrısından sendikalar arasındaki rekabete kadar birçok konu 1 Mayıs’la birlikte gündemin üst sıralarına yerleşti. Bu gündemleri, yerel kutlama çalışmalarını ve sınıf hareketinin sorunlarını Eğitim Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı İzzet İldeş ile konuştuk.

1 Mayıs’a doğru giderken eğitim emekçilerinin öne çıkan sorunları neler?

Esnek ve angarya çalışma uygulamaları; buna bağlı olarak da eve kadar sarkan çalışma saatleri ciddi problem. Her biri mevcut problemleri çözmeye dair değil de gereksiz iş yükü olarak karşımıza çıkan bir dolu evrak yükü ve buna bağlı olarak çalışma saatimizin belli olmaması. Yani diğer meslekler gibi belirli bir işe başlama ve bitiş saatimiz yok.  
Okul saatleri dışına ve hafta sonlarına konan seminer ve hizmet içi eğitim çalışmaları da buna dair önemli bir örnek. Ve tabii ki bunların yasal uygulama ayağı olan Kamu Personeli Rejimi Yasa Tasarısı iş güvencesini hedef alırken esnek ve performansa dayalı sistemi adım adım hayata geçiriyor. Öbür taraftan toplusözleşme sürecinde Memur-Sen’in tüm itirazlara rağmen aidiyetine uygun olarak yüzde “3+3”e imza atması da kamu emekçilerine kontra sendika anlayış üzerinden yapılan diğer bir saldırı. Bu ücret artışıyla yaşanır mı? Rahatlıkla şunu söyleyebilirim ki; açlık sınırının altında yaşıyoruz, yoksulluk sınırına ise yaklaşamıyoruz bile.
Bir diğer sorun ise Gezi direnişi ile başlayan ve Berkin’in cenazesine katılma ile devam eden öğretmenlere sürgün furyası. Bazı okul müdürleri velileri arayarak öğretmenler hakkında şikayetçi olmalarını istiyor. Velileri BİMER (Başbakanlık İletişim Merkezi) ve 147  şikayet hattına yönlendiriyorlar. Son 10 gün içinde bize iletilen 5 sürgün vakası var. Sürgün edilen öğretmen neyle suçlandığını bilmiyor. Suçlamayı ancak yeri değiştikten sonra öğrenebiliyor.

Sendikalar 1 Mayıs için ortak bir irade sergileyemedi. Taksim’in yasaklanmasını ve sendikaların tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Birlik, mücadele ve dayanışma; 1 Mayıs’ın özü budur. Ama ne yazık ki 2014 1 Mayıs’ı İstanbul’da bu öze uygun ele alınmadı. Sınıfa yabancılaşmış sendikalar bir kez daha bölme ve iktidarın değirmenine su taşıma yolunu seçtiler. Karşımızda sendika bürokrasisine boğulmuş bir tablo var. Öte yandan yasaklanan Taksim Meydanı demokrasi mücadelesi açısından son derece önem kazanmıştır. Elbette bizim “Türk-İş’in ya da Hak-iş’in olduğu yerde olmayız” diye bir derdimiz yok. Ama bu yıl İstanbul’da yaptıkları emek hareketini bölmekten ibarettir.

Taksim polis gününe, yılbaşı kutlamalarına, taraftar gruplarına açılıyor da neden işçilere, emekçilere açılmıyor? Bakan Ala “Sizi korumak için böyle yapıyoruz” diyor, bu gayri ciddi bir yaklaşımdır. Bakın 1 Mayıs’ta yine her yeri kapatacaklar. Asıl bu yasakçı tutum İstanbul’u felce uğratmaktadır. Başbakan “İlle de Yenikapı’da yapın” diyor. Hatırlayalım AKP Yenikapı mitinginde; dört ana arter de saatlerce kapanmamış mıydı?

İki yıl önce Taksim’de izin verilen 1 Mayıs ortada, ne sorun çıktı? Yüz binlerce insan vardı ama hiçbir sorun çıkmadı. O yüzden bu yasakçı tutumu kabul etmiyoruz.

İstanbul’da Eğitim Sen şube kongreleri tamamlandı. Siz en genç şube başkanısınız galiba?

Yok, hayır; sanırım 7 No’lu şube başkanı arkadaş en gencimiz. Fakat şunu söyleyebilirim ki; yönetim kurullarının yüzde 60’ı gençleşti. Bence bu sendikamız için de önemli bir adım oldu. Bu elbette değişim açısından da bir adımdır.


ÖRGÜTLÜ ÖRGÜTSÜZ DEMEDEN.

Şubenizin örgütlü olduğu yerlerde 1 Mayıs’a nasıl hazırlanıyorsunuz?

Bölgemizde 1 Mayıs yerellerden başlayacak ve üç koldan yürüyüş yaparak Taksim’e gideceğiz. Biri Gazi Cemevi’nden İstiklal İlköğretime yapılan yürüyüş olacak. Diğeri GOP Meydanı’ndan Bereç’e yapılacak. Üçüncü yürüyüş ise Yeşilpınar’dan Alibeyköy’deki İGDAŞ önüne olacak. Yereldeki tüm fabrikalara, sendika temsilciliklerine, mahalle halkına ve yöre derneklerine bu yürüyüşlere katılmaları için çağrımız olacak. Burada merkezi çağrı da çok önemli, bu nedenle şubeler platformuna yerel kutlamaların etkilenmemesi için bir saat önerimiz olacak. 1 Mayıs’tan bir gün önce yani çarşamba akşamı GOP Meydanı’nda kitlesel bir basın açıklaması yapacağız. Ertesi gün de belirlenen yerlerden Taksim’e gideceğiz.

Bölgenizdeki diğer iş kollarında işçi ve emekçilerin örgütlenme durumu nedir? Bu konuda çalışmalarınız olacak mı?

Eğitim Sen her zaman sendikal hareketin lokomotifidir. Bizim bölgemizde beş ilçe var; Bayrampaşa, Eyüp, Sultangazi, Arnavutköy ve Gaziosmanpaşa. Buralarda öncelikle sendikalı tüm işyerleriyle tanışıp görüşeceğiz. Taksim İlkyardım Hastanesinin bölgemize taşınmasıyla birlikte aynı zamanda sağlık emekçileri ve taşeron işçiler açısından da önemli bir sendikal dinamik bölgemize taşınmış oldu. Burada Eğitim Sen’le birlikte SES ve Dev-Sağlık-İş’e de görevler düşüyor. Hemen yanı başımızda Elmabahçesi olarak bilinen bir sanayi bölgesi var. Buraya dönük girişimlerimiz de başladı. Yine haberleşme, belediye, enerji iş kollarında sendikalı yapılar var ve buralarla görüşmelere başladık. Örgütlü-örgütsüz demeden, sendika ayrımı yapmadan; tüm işyerleriyle tanışmayı ve sınıf dayanışmasını hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Çünkü kamu emekçileri de giderek işçilerle aynı koşullarda çalışmaya ve sömürülmeye başlıyor.


ÜZERİMİZE NE DÜŞÜYORSA YAPACAĞIZ

Geçtiğimiz günlerde kurultay komitelerinin imzasıyla bir çağrı metni yayınlandı, nasıl değerlendiriyorsunuz bu çağrıyı?

Bakın Ankara’da direnen enerji işçilerine plastik mermi ve atlı polislerle acımadan saldırdılar. Aynı şekilde Greif işçilerine baskın yaparak direnişi dağıtmaya çalıştılar. Bakıyoruz işçilere saldırı var ama sendikalar umursamıyor. İşte kurultay komitelerinin bu çağrısı, kendi içinde, işçilerin emekçilerin bir çıkış arayışıdır. Bu çağrı, duruma yani sendikal bürokrasiye karşı artık kayıtsız kalmamak adımıdır. Bu çağrı mücadele temelinde ve işçi inisiyatifiyle sendikalarda yönetimlerin yenilenmesi isteğidir. Bu nedenle elbette biz Eğitim Sen olarak üzerimize ne düşüyorsa yapacağız.

İşçilere yapılan saldırıları aynı zamanda Şubeler Platformuna taşıyacağız. Çünkü yapılan saldırı mücadele hattına yapılan saldırıdır.

ÖNCEKİ HABER

Sanayi arasında bir antik kent: Kyme

SONRAKİ HABER

Ekonominin iki modeli: Demokrasi ve kapitalizm

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...