18 Nisan 2014 06:00

Greif direnişinin öğrettikleri

Greif işçilerinin Esenyurt-Hadımköy’deki işgal eylemi polis-jandarma birliklerinin saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Savaş koşullarının taktikleri, yıldırma tehditleri, gece baskını şeklinde gerçekleşen saldırılarıyla fabrika dışına taşınan Greif direnişinden herkes kendisine göre bir sonuç çıkarmaya çalışmaktadır.

Greif direnişinin öğrettikleri
Paylaş

İsmail GÜL
Esenyurt’tan bir işçi


Greif işçilerinin Esenyurt-Hadımköy’deki işgal eylemi polis-jandarma birliklerinin saldırısıyla karşı karşıya kaldı. Savaş koşullarının taktikleri, yıldırma tehditleri, gece baskını şeklinde gerçekleşen saldırılarıyla fabrika dışına taşınan Greif direnişinden herkes kendisine göre bir sonuç çıkarmaya çalışmaktadır.

Özellikle bazı siyasi ve sendikal çevreler “Maceracı bir yol izlendi”, “Fabrika kapanmamalıydı”, sendikayla karşı karşıya gelinmemeliydi”, işçiler işsiz kalmamalıydı” gibi gerekçelerle Greif işçilerinin bu cesaretli direnişinin özünü anlamamakta, sınıf üzerinde bıraktığı etkiyi görmemekte ısrar ediyor. Sendikal ve işçi kamuoyunda “Greif işçilerinin mağduriyetleri” öne çıkartılarak adeta bir karalama kampanyası yapılıyor. Son DİSK/Tekstil Başkanlar Kurulunun Greif’le ilgili açıklamasına da bakıldığında Greif direnişine saldırının boyutları daha da net anlaşılmaktadır.

KİM KAZANDI, KİM KAYBETTİ

Aslında Esenyurt Hadımköy, Dudullu-Sultanbeyli, İstanbul işçisi ve Türkiye işçi sınıfı kazandı. Greif işçisi sermaye sınıfının sendikal bürokratlarıyla kurduğu yapıya büyük bir darbe indirdi. Bu direniş doksanlardan bu yana sürgit devam eden sendikal düzenin kapitalist sistemle bağlantısını da gösterdi. Hadımköy’de Kıraç’ta işçiler için moral oldu, sendikalaşmayı işçiler arasında tartıştırdı. Greif’in sendikasız olan Sultanbeyli, Samandıra’daki işletmelerinde yüzlerce işçi işgal sürecinde DİSK/Tekstil’e üye oldu. Çevre fabrikaları, kentin diğer fabrikalarındaki işçileri etkiledi. Ziyaret desteğine gelen DİSK’e bağlı sendikacılar, temsilciler Greif’teki havayı soluduklarında “İşçi dediğin böyle olur” diye hayıflandılar, gururlandılar ve kendi fabrikalarındaki işçileri Greif’teki işçilerle karşılaştırdılar, sendikacılıklarını sorguladılar. Türk-İş’ten, Hak-İş’ten ya da sendikasız yüzlerce işçi geldi gitti buraya. Sömürülen, ezilen, hor görülenler, ağır çalışma koşullarında inim inim inleyip sesini çıkaramayanlar Greif işçisinin cesaretini kendi vücudunda hissetti. İşte Greif işçisinin kazandırdıklarının bir kısmıdır bunlar.
Kim kaybetti? sorusuna gelelim; “Yüzlerce işçi işinden oldu”, “Fabrika kapandı” demagojileri arasındaki güçlere bakalım. Daha işin başında sendika ağa bürokratları “Bu kadar istersek fabrika batar”, “Hayalci olmayalım” nakaratlarına başladıklarında Geif patronlarıyla el ele vermişlerdi. Adım adım direnişi yumuşatacak ve TİS sürecini “piyasa koşullarında” bitireceklerdi. Greif işçisi buna müsaade etmedi, kendi inisiyatifiyle fabrikayı işgal etti ve TİS sürecinin yasal yollardan yürümesine üretimden gelen gücü ile karşı koydu. DİSK/Tekstil’i yöneten burjuva bürokratik anlayışını çılgına çeviren, bir geleneği yıkan Greif işçisinin sınıf tavrıydı. Bundan sonra DİSK/Tekstil bürokrasisinin başı Rıdvan Budak ekibiyle bu direnişin karşısına geçti. DİSK/Tekstil sitesinde başlayan kafa karıştırıcı yazılar, işçilere gönderilen SMS’ler, işçi eşlerine gönderilen mektuplar, işçilere gönderilen tehdit ve tebligatlar… bir bütün olarak işgal karşıtı tüm propaganda, karalama kampanyasının başını DİSK/Tekstil bürokratları çekti. Daha da kötüsü işveren temsilcilerinin yapamadığını da yaptı. Greif’le beraber başlayan Dudullu fabrikasındaki grevi kırdılar. Greif’in Hadımköy’de devam eden direnişini zayıflatmak için kafa karıştırıcı propagandalar yaptılar, ağlarına düşürdükleri işçileri böldüler. Bununla da yetinmediler; taşeron patronlarıyla el birliği yapıp işgal fabrikasında işçileri karşı karşıya getirme ihanetiyle fiili saldırı planları yaptılar.
Yani; işgalin başladığı ilk günden bu yana Rıdvan Budak ve ekibi sınıf düşmanı emellerini gerçekleştirmek için her yolu denedi; işveren vekillerinin yumuşadığı geri adım atmaya başladığı süreçlerde DİSK/Tekstil bürokratları devreye girerek akıl hocalıklarını yerine getirdiler ve işi sabote ettiler. Çünkü DİSK/Tekstil’e yön veren anlayışın müsebbipleri bu işlerde Greif işveren vekillerinden daha tecrübelidirler. Hangi mühimmatın nerede ve nasıl kullanılacağını iyi bilirler. Bu yüzden Tariş direnişi, Çemen direnişi vb. birçok grev ve direnişlerden edindikleri deneyleri Greif’te sınadılar. Eskiden de muhalif olan sendikacıları, temsilcileri görevden alırlardı. Dün Antep’teki Çemen direnişini örgütleyen işçiyi görevden aldılar, bugünde Greif’in örgütleyicisini.    

GREİF’TE DİRENİŞ KAZANDI

“Fabrika kapandı”, “İşçiler işsiz kaldı.”, “Tazminatları ne olacak” sorularına verilecek olan cevabı Greif işçilerinin 2 aylık şanlı direnişinin derinliklerinde bulmak mümkündür. Kıraç ve Hadımköy çevresinde mantar gibi fabrikalar üremekteler. 850 liraya çalışmak istersen yüzlerce fabrikada işçi aranıyor. Geriye dönüp baktığımızda Gebze Feniş’te Güneşli Hey Tekstil örneklerinden de görülebileceği gibi tazminatları ve haklarını almadan atılan irili ufaklı ama toplamda binlerce işçi var. Burada görülmesi gereken Greif direnişinin yarattığı değerler silsilesidir. Esenyurt Hadımköy’de bir grup işçi yıllardır işçi sınıfına ihanet eden burjuva sendikacılığına indirdiği darbe, taşeron ve kölece çalışma koşullarına karşı direngenliğidir. Bunun için Greif direnişinin işçi sınıfı içerisindeki etkisine bakılmalıdır. Sendikal sistemi kendi payandası haline getirmiş, kapitalist düzenin taşeron vb. uygulamalarıyla işçinin sendikalarını, işçi bürokrasisinin arpalığı haline getiren, işçileri “yasalarla”, “uyuşmazlık raporlarıyla” oyalayan sinsi planların Greif’te nasıl paramparça edildiğine bakılmalıdır. Greif işçisi kendi tarzıyla örgütlendi ve DİSK/Tekstil’i işçi sınıfının gerçek çıkarları doğrultusuna çekmek istedi.

Rıdvan Budak ve ekibinin korkusu “İşçilerin işsiz kalması değil” sendikanın işçinin denetimine geçmesiydi. Greif işçileri 2 aydır sınıf sendikasının mücadelesinin yolunu göstermeye çabaladılar. Çemen ve Greif’te olduğu gibi yarın başka yerde daha geniş bir yol açacaktır sınıfın diğer bölükleri…

ÖNCEKİ HABER

Bu bir gözdağı fezlekesi

SONRAKİ HABER

Kültür suikastı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...