14 Nisan 2014 06:00

Filistin; Toprak Gününü kutlayan topraksız ülke

Uzun süreden beri Suriye krizinin gölgesinde kalan “Filistin sorunu” İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmelerinin kesilmesi nedeniyle yine gündemin üst sıralarına taşındı. Arap dışişleri bakanları geçen hafta Kahire’de yaptıkları toplantıda Arap basınına göre “İsrail’e şiddetli bir mesaj verdi.” “Şiddetli” olarak nitelendirilen kararın içeriği ise şöyle; verdiği taahhütlerini yerine getirmemesi ve iki devletli çözümü reddetmesi nedeniyle İsrail ile Filistin arasında devam eden barış görüşmelerinin kesilmesinden tamamen İsrail’i sorumlu tutuldu. Kararda görüşmelerin başlaması için yeniden çağrı yapıldı. Görüşmelerdeki tıkanmanın Filistinlilerin 38 yıldır kutladığı “Toprak Günü”nün ertesine denk gelmesi ise ilginç bir rastlantı oldu.

Filistin; Toprak Gününü kutlayan topraksız ülke
Paylaş

Ali KARATAŞ / Yusuf ERTAŞ

Uzun süreden beri Suriye krizinin gölgesinde kalan “Filistin sorunu” İsrail ile Filistin arasındaki barış görüşmelerinin kesilmesi nedeniyle yine gündemin üst sıralarına taşındı.  Arap dışişleri bakanları geçen hafta Kahire’de yaptıkları toplantıda Arap basınına göre “İsrail’e şiddetli bir mesaj verdi.” “Şiddetli” olarak nitelendirilen kararın içeriği ise şöyle; verdiği taahhütlerini yerine getirmemesi ve iki devletli çözümü reddetmesi nedeniyle İsrail ile Filistin arasında devam eden barış görüşmelerinin kesilmesinden tamamen İsrail’i sorumlu tutuldu. Kararda görüşmelerin başlaması için yeniden çağrı yapıldı. Görüşmelerdeki tıkanmanın Filistinlilerin 38 yıldır kutladığı “Toprak Günü”nün ertesine denk gelmesi ise ilginç bir rastlantı oldu.
Al Kuds al Arabi gazetesi, Filistin-İsrail görüşmelerinin sekiz aylık çabalardan ve ABD dışişleri bakanının 20 kadar ziyaretinden sonra kapalı bir yola girmesinin garipsenmemesi gerektiğini çünkü görüşmeler esnasında üzerinde uzlaşılan tek bir madde bile olmadığını yazdı.

ÇÖKÜŞÜN DÖRT SEBEBİ

Lübnan’da yayınlanan Annahar gazetesi ise görüşmelerdeki tıkanmayı ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin dört konudaki başarısızlığına bağladı. Bunlar; Hızlanan yeni yerleşim yerlerini durduramama, Avrupalıların barış görüşmelerinden uzaklaştırılması, uluslararası hukukta gerileme, süreyi sınırlamamak.
Ünlü Arap Yazar Abdulbari Atwan ise Arap Birliğinin ne zaman bir konuda iflas etse Suriye meselesini gündeme getirdiğine dikkat çekti. Atwan; “Artık çok iyi bilinmektedir ki Arap Birliği ne zaman iflas etse, inandırıcılığının tamamen yok olmasına neden olan Suriye mevzusuna sarılıyor.  Bu lafları, Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el Arabi’nin Çarşamba günü Suriye koltuğunun muhalefete verilmesiyle ilgili olağanüstü bir toplantı yapılacağını açıklamasına binaen yazıyorum” dedi.

IRAK; 11. YILDA 13 BOMBALI ARAÇ

Amerikan işgalinin 11. yılı Irak’ta patlayan 13 bombalı araçla hatırlandı. Azzaman gazetesinin yazdığına göre bu saldırılar sonucu 18 kişi öldü. Gelişmeler üzerine Bağdat’ta baskınlar düzenlenirken Ramadi’de sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Saddam’ın memleketi Tikrit’te ise kollarında siyah kolluklar olan göstericiler sokağa çıktı. Patlamalar bu ayın 30’unda gerçekleşecek olan seçimlerden üç hafta öncesine denk düştü. 2014 yılı başlangıcından bu yana gerçekleşen saldırılarda 2400 kişinin hayatını kaybettiği hatırlatıldı.
Al Kuds al Arabi Irak işgalini değerlendirdiği baş yazısında işgalin bölgedeki dengeleri değiştirdiğini ve Araplar bakımından çok önemli sonuçlar doğurduğunu yazdı. Makalede; “Saddam rejiminin yıkılması ile sonuçlanan Bağdat’ın 9 Nisan 2003’te işgal edilmesi siyasette, basında yer aldığından çok daha büyük önem taşımaktadır. Sadece Tikrit Üniversitesinde onlarca talebe bu yıl dönümünde öfkelerini belirttiler” denildi.
 


FİLİSTİN - İSRAİL GÖRÜŞMELERİNİN ÇÖKÜŞÜ

El Kuds El Arabi
BAŞYAZI


İsrail, Filistin’in uluslararası sözleşme ve anlaşmalara dâhil olmak için resmi talebini teslim etmesinden sonra yeni yaptırımlar uygulama konusunda tehditte bulundu. İsrail’in yaptırımları, Ulusal Mobil şirketine verilen çalışma izninin dondurulması, Batı Şeria’daki C bölgesinde Filistinli aktivistlerin çalışmalarının engellenmesi, Filistin yönetiminin aylık 140 milyon dolarlık vergi transferini durdurma (bu vergiler İsrail yönetimi tarafından toplanıyor ve Filistin bütçesinin yarısını oluşturuyor) şeklinde olabilir.
İsrail bu yaptırımları askeri gücü sayesinde uygulamaya koymakta güçlük çekmez ama barış görüşmelerinin çöküşü sebebiyle kendisi de büyük bedeller ödemek durumunda kalacak.  İsrail, Filistin’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi uluslararası sözleşmelere dahil olmasıyla beraber de büyük bedeller ödeyecek zira Filistinliler Tel Aviv yönetimine karşı dava açabilecek.

Filistin’in toplumsal konular ve insan hukukuyla ilgili konularda uluslararası sözleşme ve anlaşmalara dâhil olma talepleri sonuçları itibariyle İsrail’i çok etkilemeyecek belki. Ama bazı konulardaki talepler İsrailli generalleri ve özellikle eline Filistinlilerin kanı bulaşmış olanları korkutmaktadır.

Filistin-İsrail görüşmelerinin sekiz aylık çabalardan ve ABD dışişleri bakanının 20 kadar ziyaretinden sonra kapalı bir yola girmesi garipsenmemeli. Çünkü görüşmeler esnasında üzerinde uzlaşılan tek bir madde bile açıklanmadı. Aksine İsrail Başbakanı Benyamin Netenyahu görüşmeler sırasında, İsrail’in Yahudi bir devlet olarak tanınması, Kudüs’ün Yahudileştirilmesi ve yerleşim inşaatlarının genişletilmesini sağlayan aynı zamanda görüşmelere de ket vuran maddeler koymaya çalıştı.

Şu an çöküş tehlikesiyle karşı karşıya olan görüşmeler, iki devletli çözüm için son fırsattır. Ancak İsrail tarafı esirlerin serbest bırakılması konusu ve yerleşim inşaatlarının durmaması gibi uygulamalarla Filistinlilere başka bir yol bırakmamışlardır. Görüşmelerin çökmesinden en çok İsrail zarar görecektir.


KERRY’İ BAŞARISIZLIĞA GÖTÜREN DÖRT HATA
Annahar


İsrail-Filistin görüşmelerinde Kerry’i başarısızlığa götüren dört sebep var.
1)  Hızlanan yeni yerleşim yerlerini durdurma; İsrail içişleri bakanlığı verilerine göre 2013 yılında Batı Şeria’da Yahudilerin yeni yerleşim bölgeleri % 123 arttı. 2012 yılında ise bu oran % 4’ü aşmamıştı. John Kerry yeni yerleşim yerlerini durdurmada ve dizginlemede başarılı olamadı.
2) Avrupalıların barış görüşmelerinden uzaklaştırılması; İsrail ile Filistin arasında müzakerelerdeki dengesizliği onarmak için Kerry’nin elinde Avrupalıları kullanma imkânı vardı. Görüşmelerin başlaması ile aynı zamanda gerçekleşen Avrupa Birliği işbirliği programında yer alan Brüksel’in yeni yerleşim yerleri konusunda endişelerini bildirmesini değerlendirerek rolleri paylaşabilirdi.
3) Uluslararası hukukta gerileme; Filistinliler uluslararası hukuka tutunuyorlar. Onlar görüşmelerinin tam barışa ulaşmanın yolu olduğunu kabul ediyorlar. Çerçeve anlaşmasında onlar 1967 sınırlarına dönüleceğini zannediyorlardı. Ama bunun yerine Kerry, Netenyahu tarafından gündeme getirilen ve Filistinlerin kabul etmesinin mümkün olmadığı kısır tartışmaların esiri oldu; bunlardan birincisi İsrail’in bir Yahudi devleti olduğu, ikincisi İsrail askerlerinin Ürdün vadisinde varlığının devamı.
4) Süreyi sınırlamamak; Kerry’i, Netenyahu’nun görüşmeleri uzatma girişimleri kuşatıyordu.


FİLİSTİN TOPRAK GÜNÜ NEDİR?

Her yıl 30 Mart günü Filistinliler tarafından “toprak günü” olarak kutlanır. Bu kutlamanın kökeni 1976 yılına dayanmaktadır. İsrail özel mülk olan veya çoğunluğu Filistinlerin yaşadığı ortak kullanım alanları içinde olan binlerce dönüm araziye el koydu. Bunun üzerine Celile’den Elnekeb’e kadar uyarı grevi ve genel protestolar gerçekleşti. Gerçekleşen çatışmaların sonucunda 6 Filistinli öldü. Yüzlercesi yaralandı ve gözaltına alındı. Bu yıl toprak gününün 38. yıl dönümü kutlandı.


ARAP BİRLİĞİ İFLAS ETTİ
Abdulbari Atvan
Rai al yavm


Artık çok iyi bilinmektedir ki Arap Birliği ne zaman iflas etse, inandırıcılığının tamamen yok olmasına neden olan Suriye mevzusuna sarılıyor.  Bu lafları, Arap Birliği Genel Sekreteri Nebil el Arabi’nin Çarşamba günü Suriye koltuğunun muhalefete verilmesiyle ilgili olağanüstü bir toplantı yapılacağını açıklamasına binaen yazıyorum.  Aynı dışişleri bakanları iki hafta önce Kuveyt’te toplandı ve bu sorunu çözemedi. O zaman ne gibi bir gelişme oldu da tekrar olağanüstü toplanma ihtiyacı hissetiler.

Çok açıktır ki bu dışişleri bakanları işsiz ve bu günlerde Suriye koltuğunu tartışmaktan başka bir iş bulamıyorlar. Özellikle Suriye’deki insani kriz devam ederken. Diğer taraftan İsrail, Mescid-i Aksa’yı basıyor, Yahudi kiliseleri inşa etmek için planlar hazırlıyor, Filistinli tutukluları serbest bırakmayı reddediyor ve yerleşim yerleri inşa etmeye devam ediyor ama Arap Birliği dışişleri bakanları tekrardan Suriye koltuğunu tartışmaya açıyor.  Esad’ın yerinde olsam Suriye koltuğundan vazgeçerdim ve Arap Birliği’nden tümden çekilirdim. Yine muhalefetin yerinde olsam bu koltuğu devralmayı reddederdim. Çünkü ABD dışişleri bakanlığına bağlı küçük bir idareye ve NATO’nun bir şubesine dönüşen Arap Birliği teşkilatı, ona üye olunmayı bile hak etmiyor.

Eski genel sekreteri Amr Musa zamanında Libya’ya müdahaleye olanak veren ve Irak senaryosunun Suriye’de tekrarlanması için ABD’ye yalvaran bu teşkilat, ismini bile hak etmemektedir. Arap toplumu var olmakla alakalı meselelerle uğraşırken Arap Birliği teşkilattaki koltuklarla ve onların hangi renklerle örtüneceğiyle uğraşıyor.
 


IRAK’IN İŞGALİ VE ARAPLARIN YENİ ÇAĞI

El Kuds El Arabi
BAŞYAZI

Saddam rejiminin yıkılması ile sonuçlanan Bağdat’ın 9 Nisan 2003’te işgal edilmesi, siyasette ve basında yer aldığından çok daha büyük önem taşımaktadır. Sadece Tikrit Üniversitesinde onlarca talebe bu yıl dönümünde öfkelerini belirttiler.

Arap bölgesinde ve uluslararası alanda Bağdat’ın işgalinin büyük etkisi olmuştur. Bunun etkileri hâlâ devam etmektedir. Bu işgal yeni başlayan Arap çağının en önemli özelliklerini açıkladı; Yabancı güçler yoluyla Arap bağımsızlık hareketleri dalgasını sonlandırdı. Irak’ın esas kutuplardan biri olduğu Araplar arasındaki bölgesel dengeleri kırdı. Körfez İşbirliği Konferansında ve NATO’da denge unsurların biri olan Irak’ın rolünü ortadan kaldırdı. Bir enerji hazinesi olan Irak’ın iktisadi rolünü heder etti.

Güç dengelerindeki ve enerjideki bu büyük değişiklik daha öncesi olmayan tarihi bir değişikliğe yol açtı. Her ne kadar işgalden sonra askeri kontrolü elinde bulundursa da ABD, Irak’ın içindeki ve bölgedeki güç dengelerinde bozulmalar yaşadı. Planlı olsun olmasın İran’ın, müttefik partiler ve istihbarat teşkilatıyla genişleyen gücü yükseldi. Yeni askeri, siyasi ve toplumsal durum oluşturan Washington değil Tahran oldu.

Amerikan askerleri on yıl önce demokrasinin ve özgürlüğün tesis edildiğini, Saddam’ın zulmünden ve mevcut olmayan kitle imha silahlarından kurtulunduğunu, işgalden önce Irak’ta mevcut olmayan El-Kaide ile savaşı müjdelemişti. Geçtiğimiz on yıl boyunca ne oldu? İran ve ABD (tabii İsrail’in katkısıyla) Iraklı nükleer bilim adamları ve kimyagerleri bertaraf etti. Pilotlar suikastlara uğradı. Ekonomisi çökertildi. Suyu ve petrolü çalındı. Ve toplumsal dokusu parçalandı.
 


ENSAR BEYT EL MUKADDES TERÖR LİSTESİNDE

ABD geçtiğimiz hafta Mısır’da faaliyet gösteren Ensar Beyt el Mukaddes örgütünü hükümet yetkililerine ve yabancı turistlere yaptığı saldırılardan dolayı “terör örgütü” listesine aldı. Buna karşılık örgüt Amerikan elçiliklerini ve şirketlerini vurmaya yemin etti.

Mısır’daki bir diğer gelişme Müslüman Kardeşler örgütünün hükümet tarafından ikinci kez terör örgütü olarak ilan edilmesi. İhvan kendilerinin ikinci kez hükümet tarafından terör örgütü olarak ilan edilmesini; “gasp edilen iktidarlarının ayakta kalması için İhvan’ın ve arkasındaki Mısır halkının terörize edilmesinin girişimi” olarak nitelendirdi. Başbakan İbrahim Mahleb, geçen Perşembe günü yaptığı açıklamada mahkemelerin 24 Şubatta aldığı “İhvan’ın terörist bir örgüt olduğu” kararını uygulamasını istedi.

El Kuds El Arabi’de yayınlanan başyazıda ise Mısırlıların çoğunluğunun öfkesinin nedeni olarak devletin ekmek ve yakıt sağlamada aciz kalması vurgulandı ve halkın hayati sorunlarına dikkat çekildi.
 

ÖNCEKİ HABER

Kadıköy\'de gol şov!

SONRAKİ HABER

Hükümet savaşa emekçileri yollayacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...