Otoriterliği örgütlü toplum yıkabilir
Prof. Dr. Tanju Tosun, Türkiye’nin demokrasiye ara verilen bir dönemden geçtiğini belirterek, otoriter yapının ancak örgütlü demokratik toplumla yıkılacağını söyledi.
Prof. Dr. Tanju Tosun, Türkiye’nin demokrasiye ara verilen bir dönemden geçtiğini belirterek, otoriter yapının ancak örgütlü demokratik toplumla yıkılacağını söyledi.
Basın ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskı ve kısıtlamalar, Kürt sorununun çözümündeki oyalayıcı tutum, Gezi Parkı eylemleri ve AKP-Cemaat çatışmasıyla Türkiye yeni bir sürece girerken, Ege Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tanju Tosun, AKP’nin politikalarını, bunun toplumdaki yansımalarını ve sivil toplumun yapısı ve konumu konusunda değerlendirmelerde bulundu.
HALK TEPKİSİNE ŞİDDETLE KARŞILIK
Gezi Parkı eylemlerinden sonra Türkiye’de bir ölçüde işleyen demokrasiye ara verildiğini belirten Tosun şöyle devam etti: “Siyasi iktidar Gezi eylemlerini doğrudan doğruya kendisine yönelik bir eylem olarak algıladı. Bence bu yanlış bir algıydı. Gezi olayları bir çevre hareketi olarak başlamıştı. Halkın demokratik tepkisine şiddet uygulayarak karşılık verildi. Bunun sonucunda siyasi iktidar bir anlamda kendi içine kapandı. Toplumsal muhalefeti büyütmeme yönünde otoriter birtakım uygulamalara yöneldi. Ardından başlayan 17 Aralık sürecini siyasal iktidar ‘komplo’ olarak nitelendirdi. Aslında AKP iktidarının bu tür uygulamalara yönelmesine hiç de gerek yoktu. Demokratik barış projesine yönelik olumlu adımlar atılıyordu. Ciddi anlamda bir toplumsal destek söz konusuydu. Dolayısıyla çoğulcu bir sistem işlemeye başladı. Fakat siyasi iktidar Gezi Parkı eylemlerine vermiş olduğu tepkilerden itibaren, Türkiye’de işlemeye başlayan çoğulcu demokrasi maalesef bir çoğunlukçu niteliğe kavuştu. Toplumsal talepler toplumsal tehdit olarak algılandı. Bunun sonucunda yönetenlerle yönetilenler arasındaki gerilim demokratik sürecin işlemesinin aleyhindeki birtakım gelişmelerle sonuçlandı.”
TEPKİLER YETERLİ DEĞİL
Tosun, Türkiye’deki sivil toplum kurum ve kuruluşlarının AKP’nin yarattığı “kaos ortamına” yönelik demokratik tepkilerinin yeterli olmadığını da söyledi. Türkiye’de birçok sivil toplum örgütü kendi içyapılarında demokratik bir işleyişe sahip olmaması nedeniyle, sivil toplumun da sorgulanmasına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Tosun, şunları söyledi: “Sivil toplum kuruluşları lider tahakkümünü yenebildiği takdirde siyasi iktidarların potansiyel otoriterleşmelerine karşı bir mücadele alanı olabilir. Bunun istisnası BDP çizgisidir, kısmen CHP içindeki yapıdır. Onun dışındaki bütün yapılar otoriter değerler üzerinden davranışlarını belirliyor. Sivil toplum demokratikleşmesi mümkün olduğunda, siyasal iktidar ve toplum ilişkilerinin de demokratikleşmesi mümkün olabilir. Bunun için yurttaşların sivil toplum kuruluşlarına üye olmalarının yanında aktif katılımcı birer yurttaş olarak görev almaları gerekiyor.” (İzmirDİHA)