12 Nisan 2014 06:00

Erken sevinmeyin!

Bundan dört yıl öncesinde iflasına ramak kalan, aslında fiilen iflas eden, Yunanistan, geçtiğimiz perşembe kriz döneminin ilk devlet tahvil satışını gerçekleştirdi. Piyasalar coştu adeta!

Erken sevinmeyin!
Paylaş

Bundan dört yıl öncesinde iflasına ramak kalan, aslında fiilen iflas eden, Yunanistan, geçtiğimiz perşembe kriz döneminin ilk devlet tahvil satışını gerçekleştirdi. Piyasalar coştu adeta! Hükümet, beş yıl vadeli tahvil satışlarından 3 milyar avroyu elde etti. Tahviller için yatırımcılar, aralarında oldukça riskli yatırımlar gerçekleştiren spekülasyon fonları da olmak üzere, adeta birbirleriyle kapıştılar. Bazıları 20 milyar avroya kadar teklifte bulundu! Üstelik, talebin büyük olması nedeniyle, Yunanistan bu satışı sadece 4.75 oranında bir faizle kapatabildi. Parti yeniden mi başlıyor yoksa? Süddeutsche Zeitung’dan çevirdiğimiz makale “Erken sevinmeyin!” başlığıyla uyarıyor.
Fransa’dan çevirdiğimiz yazıda erken sevinmeyi engeller nitelikte. Yerel seçimlerden aldığı tarihsel yenilgiden sonra, cumhurbaşkanı François Hollande başbakanı, cumhurbaşkanlığı sarayı genel sekreterini ve Sosyalist Partisinin birinci sekreterini değiştirdi. Ama beklenen ve arzulananın tam tersine daha fazla sağa kaymaya devam etti : Yeni Başbakan Sosyalist Partisinin en sağ kanadını temsil ediyor, devlet işleyişinde merkezi bir yer tutan Elysee sarayının yeni sekreteri Sarkozy hükümetinde bakanlık yapmış bir kişi. Le Figaro’dan çevirdiğimiz yazı Cumhurbaşkanı Hollande’ın bir çeşit Sarkozizme hürmet sunduğu tespiti ile bitiyor. Peki sonu Sarkozy gibi bitmesin ! Erken sevinmemek lazım.
İngiltere’den çevirdiğimiz makale, Türkiye ile parallelik taşıması açısından dikkat çekici. İrlanda Cumhurbaşkanı Higgins’in hafta başında İngiltere’ye yaptığı ziyaret, barış süreci sonrasında, ilişkilerin normale dönmesi yönünde atılmış önemli bir adım olarak görülüyor. İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA) yüz yılı aşkın bir süre İngiltere’nin İrlanda Cumhuriyeti’ni işgaline karşı bağımsızlık mücadelesi vermiş, 1998’de Tony Blair hükümeti ile IRA ve Kuzey İrlanda sorununun diğer tarafları arasında imzalanan anlaşma ile silahlı çatışma dönemi son bulmuştu. IRA ve siyasi kanadı Sinn Fein Partisinin liderleri, “Kutsal Cuma” anlaşması sonucu oluşturulan Kuzey İrlanda Meclisinde görev almış bulunuyor. Yüz yıllık mücadeleden sonra da işlerin normale dönmesi açısından demek ki adımlar atılabiliyormuş.


YUNANİSTAN’DA EKONOMİ İYİYE GİDİYOR PALAVRASI

Ulrich SCHÄFER
Süddeutsche Zeitung


Yunan Başbakanı Antonis Samaras’a inanacak olursak, Yunanistan’ın durumu uzun bir süredir ki iyi. Bundan yarım yıl önce Almanya’daki eleştirmenlerine şöyle sesleniyordu: Artık “Grexit”ten, yani bazı ekonomistin de önerdiği gibi Yunanistan’ın Para Birliğinden çıkmasından söz edilmesin lütfen. Tersine, “Greecovery”den (İngilizce: greek recovery) konuşulsun, yani yeniden canlanmadan.
Gerçekten de geçtiğimiz aylarda Atina’dan işitilen bazı rakamlar, birçok karamsarın ve hatta realistin de beklediğinden çok daha iyiydi. Büyüme mi? Yavaş yavaş yükseliyor. Bütçe mi? İyileşme yolunda. Ve şimdi de Yunanistan, dört yıldan bu yana ilk kez sermaye piyasalarına geri dönüyor ve beklenenden çok daha fazla devlet tahvili satıyor – Samaras ve onun iyimser maliye bakanının umduğundan çok daha iyi şartlarda.
Bu, dört yıldır hafiflemeksizin uzayan bir kriz açısından gerçekten de bir ilerlemedir. Birkaç aydan beri durum, en azından ilk bakışta, öncesinden farklıdır: İrlanda açılan kurtarma şemsiyesini terk ediyor, bu arada İspanya da. Ve şimdi de yatırımcılar Yunan tahvillerini bile almaya hazırlar – geçtiğimiz yaz kim bunu tahmin edebilirdi ki?
Brüksel, Atina ya da Berlin’deki aktörlerin, bu gelişmede olumlu olanı öne çıkarmada birbirleriyle yarışmaları tabiatıyla anlaşılabilirdir. İşte bakınız, piyasalar Yunanistan’a güveniyor yeniden! İşte bakınız, krizi yönetim tarzımız doğrudur! Öte yandan ama; eğer bugün bazı politikacılar, geçtiğimiz yıllarda sınırsız açgözlülükleri ve bir bütün olarak devletlere karşı oynadıkları kumarlar nedeniyle haklı olarak eleştirdikleri spekülatörleri şimdi baş tanık gösteriyorlarsa, o vakit dikkatli olmak lazım.
Atina’daki hükümetin başarısı üzerine, krizin Yunanistan’da, hatta tüm Avrupa’da artık aşıldığı gibi davranmak ise tamamıyla yanlış olur. Olgu şudur: Yunanlar, 3 milyar avro değerinde tahvil satmışlardır. Fakat, uluslararası kurtarıcılara, çeşitli yardım paketlerinden meydana gelen 240 milyar avro borçlular hâlâ. Yine bir olgudur ki: bütçe ve büyüme Yunanistan’da her ne kadar doğru yönde ilerliyorsa da, bir dizi reformlar ya hiç gerçekleşmiyor ya da oldukça ağır aksak ilerliyor. İşsizlik örneğin, hâlâ olağanüstü yüksek bir düzeyde.
Daha önemlisi: Avrupa ekonomisinin şu sıralar yaşadığı toparlanma, hala birçok olağanüstü acil önlemlere, özellikle de Avrupa Merkez Bankasının aşırı para politikasına dayanmaktadır. Ancak bu acil önlemlerin de bir sonu görünür olursa, yani eğer ekonomi kendinden büyümeye başlarsa, işte o zaman krizin bittiğinden söz edilebilir.
(Çeviren : Gazi Ateş) 


İRLANDA CUMHURBAŞKANININ İNGİLTERE ZİYARETİ

The Telegraph
Editoryal

İrlanda Cumhurbaşkanının İngiltere ziyareti : Yaraların sarılması süre cinde önemli bir an. İrlanda Cumhurbaşkanı Michael D Higgins’in pazartesi günü İngiltere’ye yaptığı ziyaret, barış süreci sonrasında iki ülke arasındaki resmi uzlaşı eyleminin son adımını ifade ediyor.
Kraliçe’nin 2011’deki İrlanda ziyareti, ki bu son 100 yılda tahttaki bir hükümdarın yaptığı ilk ziyaret olmuştu, Kuzey İrlanda’daki siyasi anlaşmayı takiben yeni bir normal ilişki kurulmasını sağlama amacına yönelik önemli bir olaydı. 1922’de İrlanda’nın bölünmesi üzerinden geçen 90 yıllık sürenin çoğunda böylesi bir şey mümkün değildi.
Nedenleri bilinse de, iki ülkeyi birleştiren bağlar göz önünde  bulundurulduğunda, bu ülkelerin devlet başkanlarının şimdiye kadar böylesi ziyaretler yapamamış olduğuna inanması zor geliyor. Daha da olağandışı olanı pazartesi gecesi Windsor Sarayı’nda yapılan resmi yemeğe Martin McGuinness’in de katılmış olması - Kuzey İrlanda Başbakan Yardımcısı ve İngiltere’nin 30 yıl boyunca en büyük düşmanı olarak görülen (IRA’nın eski liderlerinden) McGuinness’in.
Kraliçe İrlanda’yı ziyaret ettiğinde Sinn Fein (IRA’nın siyasi kanadı) karşılamayı boykot ederek resmi törenlere katılma davetini reddetmişti. Bu o zaman siyasi bir hata olarak görüldü ve bir sonraki yıl yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sinn Fein’e oy kaybettirdi. Parti yönetiminin McGuinness’e hafta sonunda katılma izni vermesi bile şaşırtıcıydı. Amaç, ne büyük bir değişim yaşandığı mesajını herkese iletmekti. Bu mesaj iletildi de.
Elbette sorun yaşanan yıllara ilişkin çözüm bekleyen ve tartışmalı olan birçok konu var hâlâ; hüküm giyememiş ve 1998’deki Kutsal Cuma anlaşmasının gereği olarak serbest bırakılmış teröristlere yönelik açıktan af bu konulardan biri… Öte yandan 1972’deki Kanlı Pazar olaylarından sorumlu tutulan askerlere yönelik soruşturmaların devam etmesi mantıksız görünüyor. Belki “her şeyin ne kadar değiştiğini” herkese göstermek için McGuinness de benzeri şeyler söyleyebilir.
Birinci Dünya Savaşı’nın 100. yılında, bugün İrlanda Cuhuriyeti olarak anılan ülkenin askerlerinin yaptığı fedakarlıkları hatırlamak da önemli, ki bunlara kendi vatanlarında uzun yıllar boyunca çamur atılmıştı. Bu yaralar uzun yıllar kanadı. Cumhurbaşkanının ziyareti iyileşme sürecine yapılan bir başka sembolik katkıdır ve Kraliçe’nin İrlanda’da gördüğü türden sıcak karşılamayı haketmektedir.
(Çeviren: Aynur Toraman)


OTORİTESİNİ YENİDEN KURMAK İÇİN HER ŞEYİ DEĞİŞTİRİYOR

Guillaume TABARDE
Le Figaro


FRANÇOİS Hollande’un belediye seçimlerinden aldığı tokatla uyanması, karar verememe alışkanlığına yönelik bitmez tükenmez eleştirilerin güç kazanması, devlet başkanının her şeyi değiştirmeye karar vermesine neden oldu. Başbakanı, Elysee Sarayı sekreterini ve parti sekreterini, yani iktidar üçgeninin doruklarını değiştirdi. [...] François Hollande’ın kararsız, en azından Jacques Chirac kadar adam değiştirme taraftarı olmadığı söylenirdi. Ama eski cumhurbaşkanı gibi, politik arenada ayakta kalma hissi ağır bastı. Esas olan korunmalı idi, yani 2017 cumhurbaşkanlığı seçimleri. [...] Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de büyük bir hüsrana uğramamak için, François Hollande atabileceği her şeyi safra atmayı tercih etti. Biraz yükselebilme umuduyla. Sadık Jean-Marc Ayrault’ya eyvallah, dostu Pierre-René Lemas’a güle güle, hizmetkar Harlem Desir ise parti dışına. Her üçününde görev başında olmasının getirdiği rahatlığın, kendisini korumanın tersine daha fazla öne çıkardığını geç anlayan François Hollande’ın faturasını ödedi üçüde. [...] 
Cumhurbaşkanlığının başlattığı bahar temizliği aslında bir özelleştiri değerindedir. Ama şahsi bir mesaj değeride taşıyor. Herşeyi değiştirerek, François Hollande kendisinide değiştiriyor. Ani bir dönüş. Daha 10 gün önce, Devlet Başkanı Jean-Marc Ayrault’yu yeniden görevlendirmeyi düşünüyordu. Ama bir hafta içinde herşeyi değiştirmeye karar verdi, sanki böylelikle yükselebilmek için küçük bir şansı ele geçirmeyi anlamış gibi. [...]
İkinci mesaj ise kamuoyuna olduğu kadar yeni başbakana. [...] Her aşamada ve çarkın tüm mekanizmalarında yapılan değişikliklerle, Hollande hükümet liderinin sadece aygıtın bir parçası olduğunu göstermek istiyor. Ve tek parçası değil. Elbette, Valls elindeki değerli kartlardan birisidir, ama esas belirleyici olanın kendisi olduğunu göstermek istiyor. Hükümet konağı kiracısının güven oyu konuşmasının ertesi günü, devlet başkanı karar mekanizmasının merkezinin yine de Elysee Sarayı olduğunu hatırlattı. Özelliklede saraya Jean-Pierre Jouvet’in gelmesi ile. [...]
Jouyet’in Elysée Sarayı’nda görevlendirilmesi ile, ilk defa eskiden bakanlık yapmış bir kişi cumhurbaşkanlığının birinci genel sekreterliğine getirilmiş oldu. Cambadelis’in partinin başına geçmesi, parti içi mücadelelerden kopmuş ve partisini denetim altında tutabilecek bir kişinin onaylanmasıdır.
Valls’ile bir hükümet yönetme yöntemi olarak iradeciliği öne çıkartmasıyla, Jouvet ile saflarına Nicolas Sarkozy’nin eski bir bakanını (yakın bir dost olsa bile) çağırmasıyla, partisinin iç yaşantısına doğrudan müdahale etmesiyle, aslında kendince Hollande bir çeşit sarkozizme hürmet sunmuş oldu, ne kadar da ondan uzaklaşmak istediğini ilan etmiş olsa bile. Bu da aslında bir çesit özelleştiridir. Ama geçmiş hataların görünmesi gelecekte daha başarılı olmanın garantisi değildir.
(Çeviren: Deniz Uztopal)

ÖNCEKİ HABER

Birinci savaş, Nazi Auschwitz’ini hazırladı

SONRAKİ HABER

Erdoğan\'dan yargıya bir talimat daha

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...