18 Haziran 2011 10:39

Şimdi yeni bir mücadele başlıyor

Emek için, demokrasi için, özgürlük için bir araya gelenlerin, gecelerini gündüzlerine katarak çalışanların başında geliyordu kadınlar. Seçilen her vekil kadınları selamladı onların dişiyle tırnağıyla daha güzel günler için mücadele ettiklerini bilerek. Bu uzun seçim maratonunun çok dah

Şimdi yeni bir mücadele başlıyor
Paylaş
Sevda Karaca

İstanbul gibi koca bir şehirde ilmek ilmek ördükleri çalışmadan alınlarının akıyla çıkan kadınlar, başarmanın güzelliği ile daha önemli başarılara imza atmak için bir arada kalmaya devam edecek.

GİRDİĞİMİZ HER EVDE İNSANLARIN KAFASINI KARIŞTIRDIK

Sema Barbaros (İstanbul 3. Bölge): Çalışmalarımız sırasında CHP’ye oy vereceğini söyleyen kadınlara sorduk; “Siz bize anlatın, neden CHP’ye oy vereceksiniz?​” diye. Hemen hepsi CHP’ye oy verme nedenlerinin vaatler olmadığını söyledi. “AKP’nin gitmesini istiyorum başka da seçenek bilmiyorum” dediler. Kadınlar hayatlarını değiştirmek için seçenek arayışında. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak antidemokratik koşullar altında çalışma yapmamıza rağmen, ana akım medya yalnızca olaylar olduğunda Bloktan bahsetmesine rağmen çalışma şeklimiz sayesinde bir seçenek olduğumuzu gösterdik. Türk, Kürt, Alevi, Sünni, CHP’li, AKP’li demeden bütün kapıları çaldık, herkesle konuştuk. Belki yine oyunu AKP’ye vermiş, başka seçenek göremediği için CHP’ye oy kullanmış kadınlar olabilir. Ama şundan çok eminim; girdiğimiz her evde insanların kafasını karıştırdık.

Kadınların evden çıkmasına, politikleşmesine ihtiyaç var. Biz kapıları çaldığımız zaman evin büyüğüne, erkeğine havale ediyorlardı. “Siyasetten ne anlarız” diyorlardı ama anayasa, çatışmalar, ana dil, çocukların geleceği, demokratik haklar konusuyla çok ilgili olduklarını gördük. Kadınlar dışarı adımlarını attıkları anda değişiyorlardı. Çalışmaya ilk başladığımız günden itibaren farklı kurumlardan, örgütlerden bir araya gelen, farklılıkların sorgusunu yapmadan hemen çalışmanın içine atılan, önyargılara düşmeden çalışmayı örgütleyen kadınlar oldu. Evet vekillerin Meclise taşınması çok önemli ama bundan sonraki süreç daha önemli. Şimdi yeniden başka bir şeyi örgütlememiz lazım. Bundan sonra da kadınların omuzlarında yükselen bir hareket olacak Blok.

TÜRKİYE HALKLARI YENİ BİR PARTİ KAZANDI

Meliha Varışlı (İstanbul 2. Bölge): Kadınlar 8 Marttan beri ayakta… Özellikle Kürt bölgesinde operasyonların devam etmesi, KCK operasyonları gerekçesiyle seçilmiş kişilerin tutuklanması… bütün bunlara karşı halk serhıldandaydı. Kadınlar bu seçimin ne kadar önemli olduğunun bilinceydi.

Bağımsız adaylarla seçime girmek çok zordur aslında. Ama bugün televizyonlarda şunu söylüyorlar; Blok bileşenleri hem aritmetiği hem geometriyi bir araya getirerek çok güzel bir iş ortaya çıkardılar. Düşünün okuma yazmayı bilmeyen kadınlar, öğrenmek için çok güzel yöntemler geliştirdi. Ev ev gezmenin dışında Beyoğlu’nda açık hava toplantısında 5 bin kişinin katıldığı bir etkinlikte pusulayı gösterdik, partileri saydıktan sonra sıra bizim adayımıza gelince o 5 bin insan tek bir ağızdan slogan atmaya başladı. Beşiktaş’ta, Şişli’de üniversite öğrencilerinin gecelerini gündüzlerine katarak stantlar kurmaları, etkinlikler gerçekleştirmeleri, ev ev dolaşmaları çok güzeldi. Sistemi de şok ediyoruz; “Diyarbakır gibi bir yerde 6 milletvekili, hem de neredeyse birbirine eşit oylar alarak nasıl seçildi?​” diye merak ediyorlar. Bu, seçimlerin neden çok önemli olduğunun bilincinde olmamızla ilgili bir şey!

Türkiye, içinde gerçek anlamda halkların taleplerinin hayat bulduğu, içinde kadınların, gençlerin ötekileştirilenlerin yer aldığı yeni bir parti kazandı. Bir dahaki sefere parti olarak girmeliyiz. Meclise 36 vekilimizi gönderdik, tabi ki sistem vekilleri gibi davranmayacaklar, sorumluklarla gittiler. İşlerinin zor olduğunu düşünüyorum. Ama bizim de yereli örmemiz lazım. Sadece seçimle kalmamamız lazım.

HAYAL KURDUK, ‘YAPABİLİRİZ’ DEDİK VE YAPTIK!

Ümide Aysu (İstanbul 1. Bölge): İlk kez bir kadın seçim beyannamesi gördü bu ülke. Bu kadın hareketi açısından da siyasi parti çalışmaları açısından da çok önemliydi. O beyannamede ortaya konan her şeyin kadınlar için çok önemli somut karşılıkları olduğunu biliyorduk, seçim çalışması boyunca da bunu açıkça gördük. Daha önce de pek çok deneyim oldu seçimlere ortak katılma konusunda, ama bu sefer hayal kurduk, “yapabiliriz” dedik ve yaptık!
Kadın bakış açısıyla vekillik yapmış, bizi Mecliste gerçekten temsil etmiş, taleplerimizi savunmuş bir vekille çalıştık. Vekilimizin ilk yaptığı işlerden biri şu oldu; bütün bölgedeki kadın aktivistleri çağırdı ve bir kahvaltı düzenledi. Orada biz bu çalışmada bir özne olarak da bulunmak istediğimizi söyledik. Bostancı gibi belki de çok da fazla seçmenimizin olmadığı düşünülen bir yerde “biz varız” demek için bir kadın bürosu açtık, çok önemli deneyler kazandık.
Kadınların katılımı her yerde müthişti. Bu bir ihtiyacın karşılanmasıdır. Teorik olarak çok laf edilebilir birliktelik konusunda, ama yaşamak başka bir şey. Önümüzdeki günlerde yeni bir toplum sözleşmesi imzalanacak ve bu süreçte “Biz de varız” demek için, ezilenlerin, dışlananların gerçek temsilcilerinin parlamentoda ve toplumda olmasını sağlamak çok önemli.

Blokun genişleyerek devam edeceğini düşünüyorum. Vekillerimiz, kadınlardan yana olan yasaların çıkmasını sağlayacak, öncelikli olarak kadın bakanlığının geri alınmasını sağlayacak. Sadece 11 kadın vekilimiz değil, bütün vekillerimiz yapacak bunu.

YAŞAMAK İSTEDİĞİMİZ ÜLKENİN KÜÇÜK BİR ÖRNEĞİNİ SERGİLEDİK

Filor Uluk Benli (İstanbul 2. Bölge): Blokla birlikte biz bloklaşmayı yıktık. Hayal ettiğimiz, kurmayı düşlediğimiz, yaşamak istediğimiz ülkenin küçük bir örneğini sergiledik. Ben seçim startı verildiği andan itibaren bu Blokun bir parçası olarak hissettim kendimi. Farklıydık ama aynı emelde, aynı umutta buluşmayı başardık. Önyargıları yıktık, harmanlandık, karıştık birbirimize. Kürtler bütün sorunların altında ezilmeyecek artık; biz Ermeni, Türk, Kürt, Süryani olarak bu memleketin sorunlarının çözümü için hep birlikte muhatap olduğumuzu Blokla gösterdik.
En fazla umutlandığım şey şu, kadınların politize olmasının da önü açıldı. Kadınlar yaşadıkları ülkede, evlerindeki sofrasına kadar nüfuz eden bu sistemin her şeyiyle muhatap olduklarını anladılar. Kadınlar gerçekten uyandı ve bundan sonraki sürecin de çok yakın takipçisi olacaklar.
Şimdi Meclisteki kadın sayısı 78. İçlerinden 11’i canı yananları temsil ediyor, gerisi tuzu kurular. Dolayısıyla diğer kadınlardan umudum yok. Aslında Blok birebir beni ifade ediyor. Oraya giden herhangi bir vekil, erkek ya da kadın, beni temsil edecektir.

TAYYİP’İN ELİNİ YAKAMIZDAN ÇEKMESİNİ İSTİYORUZ

Sevim Mızraklı (İstanbul 3. Bölge): Benim 7 çocuğum var, en küçüğü 10 yaşında. Yıllardır bu mücadelenin peşindeyiz, hiç evimizde oturmadık. Seçimde de Blok arkadaşlarımızla çok çalıştık, çok emek verdik. Her işe de yetişmeye çalıştım, yemeğini de yetiştiriyordum valla çalışmalara da çıkıyordum. Her eve girdik; Türk’tür, Kürt’tür demedik. Kafaları karıştı.
Sabah 8’de çıkıyorduk, gece yarısı dönüyorduk. Seçim çalışmasında her kapı çalışımızda “Sizin işiniz ne, evinizde oturun”  diyorlardı. Bir keresinde kapıyı emekli bir astsubay açtı. Broşürümüzü aldı, “Kızım” dedi “Sen ücret alıyor musun?​”. Ben dedim “Yok amca ne parası biz parayla mı çalışacağız, halkımız için çalışıyoruz. Aksine biz para veriyoruz zaman zaman çalışmalara destek amaçlı.” Yüzüme baktı, az daha sarılacaktı.
Benim sadece bir kızım çalışıyor, eşim de işsiz. “Kızım yapma, eşine de sana da iş veririz” diyenler oldu, “Hayır” dediğim zaman şaşırıyorlardı. Bir damla kanımız kalıncaya dek yedi çocuğumla, hatta küçük torunumla beraber mücadelemizi vereceğiz. Bizimki artık ekmek davası değil, biz çocuklarımız ölmesin istiyoruz. Tayyip’in elini yakamızdan çekmesini istiyoruz. Bir an önce cezaevlerindeki irademizin ve önderimizin serbest bırakılmasını istiyorum. Biz çok bedel ödedik. Blok bizim ödediğimiz bedellerin boşuna olmadığını gösterecek, çok umutluyum, çok mutluyum.

VEKİLLER BİZİM SESİMİZ, ONLARIN GÖZÜ KULAĞI OLACAĞIZ

Macide Şimşek (İstanbul 1. Bölge): Seçim kampanyamıza “Söyleyecek sözümüz, değiştirecek güzümüz var” diye başladık. Bir sürü önyargıyla boğuştuk. Sebahat Tuncel ismini duyanlar hemen arkasından “tokat” diyordu. Ama biz bunu kırdık. İlginç tepkiler de aldık. Örneğin Erenköy’de bildiri dağıtımında iki kadın bize “Siz hiç teröriste benzemiyorsunuz, parayla mı tutular sizi” dedi. Biz de Bloku anlattık, içimizde Ermeniler, Süryaniler, Kürtler, Araplar, Türkler var diye… Bostancı’daki kadın bürosuna 65 yaşlarında bir kadın geldi, emekli tarih öğretmeni. Bize “Sebahat Tuncel’in ismini duydum, sizleri merak ettim” dedi. CHP’ye oy vereceğini söyledi. İçeriye davet ettik ve ne diyoruz, anlattık. Broşürlerden aldı, “Tekrar geleceğim” dedi. Birkaç gün sonra gelip “Ben kemikleştim, CHP’ye oy vereceğim ama kızım ikna oldu, Bloka oy verecek” dedi.
Evet bir zafer içerisindeyiz, fakat zafer sarhoşu değiliz. Önümüzdeki görevleri biliyoruz. Blokun yaşaması için bizlere de çok görev düşüyor. Bu Bloku daraltmak, küçültmek ya da yok saymak hiç birimizin hakkı değil. Kürt sorununun eşit, adil, barışçı bir şekilde çözülmesi için, anayasada eşit haklara kavuşmak için Blok çok güçlü olarak devam etmeli ve muhalefet odağı olmalı. Vekillerimiz Mecliste bizim sesimiz olacaklar, ama bizim de burada onların gözü kulağı olmamız gerekiyor. Bütün halkımıza, ezilenlere, yok sayılanlara sesleniyorum, Bloka katılın, bütün sorunları birlikte çözelim!

BLOK, ONA OY VERMEMİŞ OLANLARIN DA GÜVENCESİ

Türkan Kotankıran (İstanbul 2. Bölge): Kapı komşumuzdan başlayarak, Alevi’si, Sünni’si, Kürt’ü Türk’ü, Zaza’sı herkese gittik. AKP’lisi, MHP’lisi, CHP’lisi, boykotçusu, umudu kesilmiş birçok kadınla bir araya geldik. Fark ettik ki anayasa tartışmalarında herkesin bir beklentisi var, her kadın haberleri aslında çok iyi takip ediyor. “Kadınlar siyasetten anlamaz” cümlesinin tamamen bir yanılsama olduğunu gördük.
Çok kronik sorunları var kadınların: işsizlik, yoksulluk… O kadar kronik ki anlatırken sanki taa kalu bela’dan gelen bir sorun gibi düşünülüyor. Çözülebileceğine olan inançları çok zayıftı kadınların, AKP’nin her şeye hakim olduğunu, seçmenlerine devletin bütün olanaklarını sağlayarak yardım sağladıklarını biliyorlar. Ayrıca AKP halkı sadaka kültürüne alıştırdığı için oy çok değersiz görülüyordu. Öyle ki oyunu beş yüz liraya satmak kâr görülüyor, çünkü umutlar tükenmiş. AKP’ye de verse CHP’ye de verse hepsi aynı diye düşünüyorlar. Ama kadınlar ketum değiller, illa şu parti demiyorlar. Çözümü kimde görüyorlarsa oylarını ona verirler.
Bu kazanım hiçbir şey değişmez diyenler için bir umut oldu. Kim ne derse desin biz ana muhalefet partisiyiz. Blok sayesinde diğer partilere oy verenler de görecek halk için kim ne yapıyor. Aslında Blok ona oy vermemiş olanların da güvencesi. Bizim işimiz ise şimdi başlıyor; kadın mücadelesinin bu diriliğini devam ettireceğiz. Gözümüz mecliste olacak ama ayaklarımız ve sesimiz burada.

ORTAK MÜCADELEYLE KAZANAMAYACAĞIMIZ HİÇBİR ŞEY YOK

Gülseven Tokgöz (İstanbul 3. Bölge): Bizim bu Bloka ihtiyacımız vardı; birlik beraberlik içinde ortak bir çalışma yürütmemiz gerekiyordu. Daha önceden de olumlu deneyimlerimiz var. Bu deneyimleri bu Bloka aktardık. Çok güzel bir çalışma yürüttük, çok verimli ve çok öğretici bir deneyimdi. Bundan sonraki çalışmalarımız için de bir deneyim sağladı. Bu süreçte Kürt halkının yaşadıklarından, birbirimizden çok şey öğrendik. Bu süreç biz kadınlara ortak mücadele edersek kazanamayacağımız hiçbir şey olmadığını da gösterdi.
Güngören’de kadınlar olarak uzun zamandır yürüttüğümüz çalışmaları seçim sürecinde besledik, hem önceden yüz yüze geldiğimiz kadınları işin içine kattık, hem de yeni bir araya geldiğimiz kadınlarla bundan sonra neler yapabileceğimizi tartıştık. Her kapıda Bloku anlattık, çok fazla olumsuz bir tepkiyle karşılaşmadık. AKP ve CHP tartışması da çokça yaşandı. CHP’liler “Oylarımızı bölüyorsunuz” dediler, bizim buna verilecek çok cevabımız vardı. Kadınlar, Blokun sorunlara nasıl çözümler ortaya koyduğunu konuştukça ikna oldular ve bugün sonuç ortada.

KADINLAR ÇALIŞMANIN MERKEZİNDEYDİ

Fatma Dikmen (İstanbul 2. Bölge): Kadınlar bu Blokta o kadar büyük bir umut gördüler ki, çalışmanın merkezinde yer aldılar. Biz çalışma yaptığımız bölgede erkeklere yüzde kırk kota uyguladık. Başarının öncüsü kadınlar diyebiliriz. Seçim bürolarında tekstilde çalışan kadınlar ağırlıktaydı. Bu sektörde çalışan kadınlar geç saatlere kadar çalışmalarına rağmen işten gelip çalışmalara katıldılar. Bunda son süreçte yaşanan baskıların, çocukların cezaevine atılmasının, annelerin coplanmasının büyük bir etkisi var. Bunlardan dolayı kadın arkadaşlarımız evlerine gidip yatamadı. Yolda karşılaştığımız, işten çıkan arkadaşlar bizlere katıldılar, çalışma yürüttüler. Eşit koşullarda girilmeyen bu seçimlerde halktan hem maddi hem de manevi destek aldık. Bütün bunlar bir yandan bir sorumluluk da yüklüyor. Neler değişecek bu süreçten sonra kadınların hayatında? Blokun can damarı Kürtler açısından öncelikle kimlik sorunu çözülecek, kadınlar açısından kendini ifade edememe, ana dilde eğitim görememe, şiddet baskı, kötü şartlarda hiçbir güvence olmadan çalışma sorunları, aynı işi yapmalarına rağmen erkeklerden daha az ücret alma sorunları çözülmesi gereken sorunlar. Eğitimden sağlığa, çalışma koşullarından ev içindeki yaşama kadar birçok şeyin değişmesi için bir umut olacak Blok.

(KIRKYAMA)


ARTIK SOKAĞA ÇIKTIM, KENDİMİ DAHA İYİ HİSSEDİYORUM

Sevda Topal (İstanbul 3. Bölge): Bu çalışmadan önce, evde kapalı kaldığımda çok stresli bir insandım. Aktif olarak ilk defa böylesi bir sürecin içinde yer aldım. 8 Marttan sonra oldu bu. Sokağa çıktım ve kendimi daha iyi hissediyorum.
Biz seçim bürosuna “büyük ev” adını taktık, küçük evde sıkılıyorduk ve büyük eve gidiyorduk. Sokaktan anons arabası geçerken kalbim çarpıyordu, konvoyları görünce, şölenlerde gözyaşımı tutamıyordum, seçim sonuçlarını ağlayarak takip ettim.  Uzun yıllardır arkadaşlık ettiğim bir kadın dedi ki “Ne işin var bu Blokun içinde?​” Ben de dedim ki “Yıllardır fikir olarak hep emekçilerin yanındaydım, ama oy olarak düzenin yanındaymışım. Şimdi fark ettim.” Ben Yozgatlıyım, annem babam Türk, bizim aile hep sağ kesimdendi. Başörtülü olduğum için kendime bu çalışmada yer bulamam diye düşündüm, bir gittim çalışmanın gözbebeği oldum. Benim inandığım değerleri vurgulayarak insanlara eziyet yapanları gördüğümde ben kendim onlar adına çok daha fazla çalışmam gerektiğini hissediyorum. İmam Hatip mezunuyum, Milli Görüş’ün yetiştirdiği bir insanım ama vicdan ve fikir bir olunca neyin ne olduğunu anlıyor insan. Başbakan çıktı “Bize afedersiniz Rum, Ermeni Yahudi diyorlar” diye konuştu, işte bir ülke başbakanının geldiği facia nokta budur. Öyle bir dünya ki kadın cinayetleri almış başını gidiyor, kadını evin içine hapsedip 2 lira ile geçimini sağlamasını istiyorlar. Biz sadece Kürt politikası yapmıyoruz, bunların da çözümünü istiyoruz. Ama Kürt halkının özgürlüğü çok önemli… Savaşa harcanan milyarlarca doların halk için harcanması gerekiyor. Biz bunun mücadelesini veriyoruz.


KADINLAR BİR ŞEYE İNANIRSA ONLARI KİMSE TUTAMAZ

Zehra Saltık (İstanbul 3. Bölge): Farklı siyasi bileşenlerin bir araya gelmesi çok heyecan vericiydi ama doğrusu kimse birbirini tanımıyordu. Birkaç gün “Biz ne yapacağız, bu işi nasıl kotaracağız” kaosu vardı. Çalışmaya geçerek bu kaosu ortadan kaldırabiliriz diye düşündük. Çok iyi bir uyum vardı. Hedefimiz çok netti. Bir de çalışkanız, yani kadınlar bir şeye inandıkları zaman onları kimse tutamıyor.
Biri üniversitede biri de yedi yaşında iki kızım var. Üniversitede okuyan kızımı “gençlere ihtiyacımız var” diyerek Denizli’den getirttik. Küçük kızım çalışma boyunca bizi çok az gördü, bunu ona anlattık; iki ay boyunca yemek yapmadım. Çocuğumu başkalarına bıraktım, çalışmaya katılan bütün evlerde bu yaşandı. Yani kadın bir şey isterse, bir şeye inanırsa her şeyi göze alarak yapıyor. Hayatımıza dair bir şeyleri değiştirmek için yola çıktığımızda hep önümüze engeller çıkıyor. Biz de bu engellere ikna olmuş gibi davranıyoruz. Çocuklar, ev, iş daha bir sürü şey. Ama gördük ki mücadele her şeyi değiştiriyor.
Hep şunu konuştuk; kazanacaktık hiç şüphe yoktu, serkeftın, ama bittikten sonra herkes evine dönmesin, bulunduğu yere dönmesin, ilişkimizi sürdürelim, periyodik görüşmelerimiz devam etsin…
Adaylar şimdi Mecliste. Daha çok çalışmak gerekecek, onları beslemek gerekecek, kadınlarla karşılaştığımızda dile getirilen sorunları onlara taşımamız gerekecek. Biz görevimizi yapacağız ve özlem duyduğumuz şeye de bir anlamda kavuşmuş olacağız.

FOTOĞRAF: (Sağdan sola) Türkan Kotankıran, Gülseven Tokgöz, Sevda Topal, Filor Uluk Benli, Fatma Dikmen, Sevim Mızraklı, Zehra Saltık, Sema Barbaros, Meliha Varışlı, Ümide Aysu, Macide Şimşek.

ÖNCEKİ HABER

Seçimden sonra...

SONRAKİ HABER

Entelektüelleri karşısına alan kaybeder

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...