09 Nisan 2014 06:00

Gerçek veriler dogmaları yıkar mı?

Arthur Milner'ın, gerçek bir olaydan esinlenerek yazdığı Veriler’de, iki düşman ülkenin polis memurunun bir cinayetin yanı sıra, savaşı, barışı, düşmanlığı, dinleri ve ön yargıları sorgulamasını izliyoruz.

Gerçek veriler  dogmaları yıkar mı?
Paylaş

Sevda AYDIN
İstanbul


Semaver Kumpanya yeni oyunu Veriler’le tiyatro sezonuna devam ediyor. İsrail asıllı Kanadalı Yazar Arthur Milner’ın yazdığı oyun, bir İsrailli diğeri Filistinli olan iki polisin bir cinayeti çözmek için bir araya gelişiyle başlıyor.

‘‘Kim neden öldürdü?​’’ sorusuna cevap aranırken o coğrafyanın öznelliğinde savaş, düşmanlıklar, ön yargılar gibi insanlığın temel meselelerini tartışan bir hikayenin içine giriyorsunuz.
İsrailli Yossif ve Filistinli Halid hikayenin ana karakteri olan iki polis. İki ülke arasındaki gerilimlerden, şiddetten fazlasıyla nasibini alan bu iki polis aslında çok basit bir cinayeti çözme işi için yan yanalar. Ama eldeki veriler hikayeyi de onları da bambaşka bir yere götürüyor. Öldürülen arkeoloğun yazdığı bir kitap var; elimizdeki verilerin en büyüğü bu kitap. Çünkü kitaba göre herkesin şimdiye kadar inandığı, göklere çıkardığı inançlar koca bir yalan. O’na göre ne bir birleşik Yehuda ve Semeriye yok. Bir İsrail Krallığı yok. Philips Gordon’un ölümüne bu yazdıkları mı sebep oldu, orası bilinmiyor. Ama bu üç kelimelik alıntı hikayenin etrafa pek çok soruyu saçmasına neden oluyor.

‘Suçlu kim, suçlu olan ne’ gibi soruları araştırırken, kitapta yazılanlarla beraber karşılıklı süren bir çatışmanın içine düşüyorlar. İsrail ve Filistin arasında yıllarca süren savaş, onun yarattığı tahribatlar, acılar, bunun günlük yaşama yansıyan yıkıcı etkileri, iki ülkeyi bölen sınırın hemen arkasında halen sürmekte. Yossif ve Halid’in yaşadıkları çatışma tam da buradan besleniyor. İşgal, İsrailli radikal fanatikler, bombalanan camiler… ve tüm bunları hemen hemen her gün yaşamış olan iki insanın kitaba karşı, kendilerine karşı başlayan bir savaşımı başlıyor sahnede.

HER ŞEY YALAN

Serkan Keskin ve Volkan M. Sarıöz’ün yönettiği oyunun kadrosunu Hakan Atalay, Mustafa Kırantepe ve Serkan Tınmaz oluşturuyor.

Volkan Sarıöz, oyunu şöyle anlatıyor; Filistin-İsrail meselesi çok eski bir mesele. Bu aynı zamanda insanla ilgili olarak da çok eski meselelere dayanıyor. Bu yüzden biz oyuna çalışırken sadece Filistin-İsrail meselesi olmadığını gördük. Şeyler bize o kadar çok yaklaşıyor ki, biz o güncelin içerisinde uğraşırken aslında onların arkasındaki büyük perdede yansıyan görüntüyü, hakikati görmez hale geliyoruz. Oyunda bilimsel olarak ortaya konulan  gerçek var; bir bilim adamının araştırmalarıyla, kişisel görüleri, düşünceleri, dogmalarıyla değil, gerçek verilerle ilgili çalışmaları var. Ve bu kitap bize, ‘Sizin bugüne kadar kurduğunuz her şey yalan’ diyor. Yani biz inandığımız doğrular uğruna hakikati reddederek bir hayat yaşıyoruz.’ diyor oyun.

Veriler bugün Semaver Kumpanyada sahnelenecek. İnsanlığın en temel dertlerinden biri olan savaş ortamında binlerce yıllık inançların, dogmaların gerçeklerle çarpıştığında nasıl çözüldüğüne, anlamsızlaştığına tanık olmak için bir seçenek Veriler.

METİNDE TEMİZ KARAKTERLER YOK

Oyunda iki polisin kitabın anlattıklarına karşı şiddetli bir şekilde savunmaya geçmeleri, kimi zaman birbirlerine saldırmaları, hikayede psikolojik çözümlemesi aslında. Hakan Atalay, bu sahneleri şöyle değerlendiriyor; Halid o esnaya kadar aslında oyunda çok sakin görünüyor. Sakin sakin anlatıyor olayları, verileri, kitabı. Ama bir noktadan sonra bahsettiğiniz çatışmaya geçiyor. Hepimizin bu oyunda etkilendiği şeylerden biri de metinde temiz karakterler yazmamasıydı. En temizi görünen Halit, o bile sonunda ‘İşkence yapalım’ diyebiliyor. İsrailli’ye göre daha çağdaş bir bakış açısı var. Ama tam da Volkan’ın dediği gibi kendinden kurtulamayışın çıkıyor ortaya.

SAVAŞIN MAGAZİN BİLGİSİNE SAHİBİZ

Hakan Atalay oyunda Filistinli Halid’i canlandırıyor. Oyunu çıkarmaya çalışırken ‘Beş kırık kamera’ adlı belgeseli izlediğini söyleyen Atalay, belgeselde bahsi geçen köyün yaşadıklarından etkilendiğini söylüyor. Sınırda yaşayan köye her geçen gün İsrailli inşaat firmalarının yaptığı binalar yaklaşır. Binalar sınıra dayandığında İsrail devleti köyü ‘ulusal güvenliğe tehdit’ olarak görür ve köylülerin o araziyi terk etmelerini ister. O günden sonra her günü eylem yaparak geçen köyün hikayesi, Atalay için hem bu meselenin somut bir göstergesi, hem de sınırın ardında yaşananların bir resmi olmuş. Diğer yandan iki ayrı ülkenin insanlarının bir arada yaşadığı örneklerin de olduğunu söyleyen Atalay, dünyanın pek çok yerinde, bölgede süren savaşın sadece magazin bilgisine sahip olunabildiğini söylüyor; bu oyunla farkettim ki biz bölgede süren savaşın sadece magazin bilgisine sahibiz.

ÖNCEKİ HABER

Çeliğe ikinciye su vermek Şam’a mahsus

SONRAKİ HABER

Polisin yoğun bakımdaki çocuktan ‘yalan’ ifade istediği iddiası

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...