Taşeron işçisi köle değildir

Hüseyin Habip TAŞKIN
İzmir

Taşeronda çalışan işçi misiniz? O zaman iş garantiniz yok demektir. Sermaye, devletin çıkarmış olduğu taşeron işçisi ile asgari ücretli kölelik anlaşmasını içine sindirerek uygulamaktadır.  
Taşeron köle işçisi Türkiye genelinde özel sektörde olmak üzere ve devletin kamu alanlarının bazı bölümlerinde kullanılmak üzere işe alınmaktadır. Özel sektör taşeron işçisini istediği gibi, çıkarına göre işten atabilmektedir. Devletin kamu alanlarında olan taşeron işçisi de işten özel sektörde olduğu gibi atılabilmektedir.
Sonuç olarak; taşeron işçisinin ne emeğine, ne de insanca yaşamasına saygı duyulmamaktadır. Taşeron işçisi bilinçli olarak patronların çıkarı için yaratıldı ve uygulamaya sokuldu. Ne de olsa devletin yıllardır patronların çıkarını koruyan bir yapısı hep var ve var olmaya devam edecektir. 
Taşeron işçisi ile ilgili birçok olay basına yansıdı. İşçiler bu olaydan rahatsız olmakla birlikte, bu rahatsızlığı dile getirirlerken örgütlenme aracı olarak sendikayı seçmeleriyle sorunlarının çözülmesini hedeflemektedir. Türkiye’de taşeron işçisi çok olsa da bu çoğunluk işten atılmamak için sendikal örgütlenme içerisine girmek istememektedir.
Madalyonun diğer yüzünde örgütsüzlüğü seçen işçiler işten atıldıklarında yanlarında hiç kimseyi bulamamaktadır. Bu örgütsüzlük patronların işine gelmektedir.
Taşeron işçilerine sendikalar yeterince sahip çıkabiliyorlar mı? Sendikalar sınıf bilincini taşıyorsa, kadroları donanımlıysa sahiplenme oluyor. Şu bir gerçek ki, Türkiye’de işçi sınıfını temsil edecek bir sendika şu anda yoktur. Olmadığı için de aktif mücadelede yeterli olunamıyor.
Büyükşehir belediyelerinin sınırlarının genişletilmesini içeren kanun kapsamında kapanacak olan 29 İldeki İl Özel İdarelerinde çalışan taşeron işçileri seçim sonrası işsiz kaldı. 31 Mart sabahı işlerine giden İzmir İl Özel İdaresinde çalışan 360 işçi işlerine son verildiğini öğrendi.
Taşeron köle işçisi olmak öyle kolay değildir ve iş garantisini hiç kimse veremez. 360 işçinin işten atılmasıyla birlikte işçiler İzmir Valisi Mustafa Toprak’la görüşmek istedi. Ancak Toprak’ın yerinde olmamasından dolayı temsilciler Vali Yardımcısıyla görüştü. Bu görüşmede işçilere ‘Başınızın çaresine bakın’ demeye getirildi. İşçilerin bugüne kadar yaptıkları bunca işin ödülü kapı dışarı edilmek oldu.
Oysa devletin kurumu olan İzmir İl Özel İdaresinde, işçiler çalıştıkları dönemde birlaç kişinin yapacağı işi tek başına yapıyordu. Emeklerinin karşılığını hiçbir zaman alamayan 360 işçi asgari ücretle geçinme derdiyle baş başa kaldı.
Taşeronlaşma var gücüyle ülkemizin dört bir yanında uygulanırken işçiler bir bahaneyle kapı dışarı koyulabilmektedir. Örgütlü işçiler direnmeyle, mücadeleyle seslerini duyurmaya çalışırken, örgütsüz olanların hiçbir varlık gösteremedikleri ortadadır.
Taşeron işçisine asgari ücret yeterli diyen bakanlardan Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, 2012 yılında “Rekabet içinde olduğumuz ülkelere nazaran Türkiye’de asgari ücret yüksek” açıklamasını yaptı. İktidar partisi kendi maaşlarına bonkörce zam yapmaktan ve maaşlarının yetmediğinden yakınıp tüm giderleri TBMM’den karşılamaktadır.
Taşeron işçilerinin genelinde ‘Buna da şükür’ diyen kesim çoktur. Daha ezildiğinin, iliklerine kadar sömürüldüğünün farkında olmayanlar var. Sınıf bilinçli olmadığı gibi örgütlenmeden, sendikalaşmadan ürkenler var.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığını kabullenmiş bir işçi kesimiyle karşı karşıyayız. Oysa yılan her kesimi sokuyor. Canları yakıyor. Taşeronda benim işim garanti altında, arkamda falanca kişi kapı gibi duruyor demekle garanti altında olduğunu sanan, hatta ispiyonculukla emekçi arkadaşlarını patrona, müdüre, ustabaşına ispiyon eden onursuzların bile o işyerinde garantisi yoktur.
Emekçinin gerçek dostları yine emekçilerdir. Örgütlü gücü yine bu ülkenin emekçi işçileri, ezilenleri yaratacaktır. Bir daha sömürülmemek ve işten atılmamak, insanca yaşamak için.