07 Nisan 2014 06:00

‘Mesele toplumdaki arayışa yanıt vermek’

Seçim sonuçlarını gazetemize değerlendiren ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Galip Yalman, AKP’nin ‘kemik kitlesi’ olduğu iddia edilen yüzde 45’in toplumun sosyal haklardan en az yararlanan kesimi olduğuna dikkat çekti. Yalman, ‘Halktan adam olmaz’ demek yerine bu kesimlerle siyaseten buluşmanın yollarının aranması gerektiğini söyledi.

‘Mesele toplumdaki  arayışa yanıt vermek’
Paylaş

Deniz KAYACAN
Ankara


Türkiye’nin öncekilerden farklı bir yerel seçim süreci yaşadığı herkesin malumu. Bugüne kadar alışılanın aksine seçimlerden sonra da halk gerek oyuna sahip çıkmak için gerekse şaibelerin açığa çıkarılması talebiyle sokaklara çıktı. ODTÜ Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Galip Yalman, bu ‘farklı’ seçim sürecini gazetemize değerlendirdi. Seçim sonuçlarına bakarak “Bu halk adam olmaz” diyenleri eleştiren Yalman, ‘Gezi ruhundan bahsedenlerin “AKP’nin yüzde 45”iyle nasıl buluşacaklarını düşünmesi gerektiğine dikkat çekti.

‘AKP’NİN OTORİTER YÜZÜ GÖRÜLDÜ’

Yalman, Türkiye’de ‘90’lı yıllardan bu yana “demokratikleşme süreci” diye bahsedilen sürecin, bugünkü aktörü AKP gibi gözükse de, asıl savunucularının kendine “demokrat”, “liberal” diyen kesimler olduğunu, ama son dönemde AKP’nin bu kesimlerin desteğini kaybettiğini ifade etti.

Yalman şöyle konuştu: “Gezi sona erdikten sonra ortaya çıkan en önemli şeylerden biri, ilk 6-7 yılında resmedildiği gibi İslam’la demokrasiyi birleştiren, başka ülkelere örnek olan, vatandaşa belli tercihler dayatmayan ve neoliberal iktisat anlayışını benimsemesiyle de uyumlu bir şekilde vatandaşa arzu ettiği hizmetleri götüren AKP tablosunun bir inandırıcılığı kalmamıştır. Aralık 2012 ODTÜ olayları ile beraber başlayan ve Gezi’yle devam eden bu süreçte, daha önceden bunun farkında olmayan kesimler bile demokratik hak ve özgürlüklerin sadece TOMA’lar vb. gibi fiziki şiddetle değil, sözlü şiddetle de kısıtlandığını, otoriter niteliği neye ait olduğu tartışma konusu olsa bile kendi doğrularını dayatan otoriter bir iktidar zihniyetiyle karşı karşıya olduğumuzu gördü.”

YÜZDE 45 MESELESİ

Yalman, yolsuzluk tartışmalarının AKP’yi daha ciddi bir şekilde sarsacağı yönündeki algıya rağmen, Türkiye’nin siyasal haritasının 10 yıl öncesiyle neredeyse aynı çıktığını belirterek, “Bu sonuçlar Türkiye’de ‘kemikleşen yapı’ diye tabir edilen AKP tabanı arasında ‘tape’ veya ‘ayakkabı kutusu’ gibi meselelerin dikkate alınmayan konular olduğunu gösterdi. Bu yüzde 45 meselesi bir sürecin sonunda oluştu. Önemli bir kesimi sendikalı olmayan ve önemli ölçüde sosyal güvencesi olmayan insanlar AKP’nin yüksek oy aldığı yerlerde yaşayanlar. Onların içinde bulundukları koşulların değiştirilebilmesi için daha somut siyasetle ortaya çıkmak gerekiyor” dedi.  

‘BU HALK ADAM OLMAZCILAR’A ELEŞTİRİ

Galip Yalman, seçim sonuçlarına bakılıp “Türkler de böyledir zaten, her ne kadar biz Avrupalıyız desek de aslında şarklıyız”, “Buralarda herkesin yaptığı yanında kâr kalır”, “Biz de bunları çok gördük herkes geçmişte 1 götürüyordu zaten bunlar da 10 götürmüş ne olacak” gibisinden yorumlar yapılmasını da eleştirdi. Bu değerlendirmeleri “Bin yıllık nefret edilmesi gereken söylemler” diye nitelendiren Yalman, şunları söyledi: “Ciddi olarak demokrasi mücadelesi veren insanlar bu anlayışın da üzerine gitmek zorunda. Bunun bir sistem sorunu olduğunu anlatmak gerekiyor. 1980’den beri gündemden düşürülmüş olan sınıf temelli siyaset sorununu tekrar gündeme alacaksak insanlara ‘Senin sosyal haklarını kaybetmen ile bu olaylar birbiriyle bağlantılı’ diyerek bir bütünsellikle anlatmak gerekiyor. ‘Gezi ruhu’ denen bir şey varsa, gösterdiği yeni bir siyaset tarzının mümkün olduğu. Aksi halde AKP, önümüzdeki genel seçimde 330 yerine 290 milletvekili bile alsa bu işlere devam edecek.”  

‘TOPLUMDA 3. BLOK ARAYIŞI VAR’

Yalman, “Gezi potansiyeli denen şeyin, kendi içinden daha farklı organik ilişkiler geliştirmesinin temelleri nasıl oluşturulur, bunu konuşmak lazım. Bunu da eski bir deyimle ‘sekterlik yapmadan’ yapmaya çalışmak lazım” diye konuştu.

Yalman şu değerlendirmeleri yaptı: “Kendini CHP’nin solunda gören her türden kesimden nitelikli bir çok insanımız olmasına rağmen, toplumsal siyasal mücadelede fazla ağırlığı olmayan bir sol söz konusu. Gezi çok farklı kesimleri bir araya getirmesiyle bir umut ışığı yakmıştı, yerel seçim sonuçlarından sonra da tıpkı Gezi’de olduğu gibi özellikle Ankara’da farklı fikirde insanlar, hatta Mansur Yavaş’a oy vermemiş kesimler dahi oy verme haklarının gasbedildiği konusunda birlikte hareket ediyorlar. Gezinin gösterdiği en büyük şey olan birleşerek, direnerek, mücadele ederek bir takım kazanımların elde edilebilir olduğu gerçeği Erdoğan’ı en fazla rahatsız eden şey olmuştu. Bu sebeple bugün de Gezi’yle birlikte ortaya çıkmış olan bu potansiyelin başka alanlara yansıtılabilmesi gerekiyor. Türkiye siyaseti adına bunu gerçekleştirebilecek ciddi bir boşluk var. İster adına ‘sol cephe’, ister ‘3. blok’ deyin, toplumda da böylesine farklı unsurların bir araya gelip tek başlarına gerçekleştiremedikleri şeyleri birlikte yapabileceği bir yapıya yönelik arayış var. Bir hukuk devletinin AKP’nin bu dayatmacı zihniyetine karşı genişletilerek oluşturulması da kendini solda sosyalist mücadelenin içinde gören insanların birinci planda önemsemesi gereken şeylerden.”

‘AKP UZLAŞILABİLECEK BİR YAPI DEĞİL, POTANSİYEL TEHLİKE’

Kürt siyasal hareketine de ciddi sorumluluklar düştüğünü belirten Yalman, “Her şeye rağmen oy oranlarını arttıramamış olsalar bile eğer gerçekten bir Türkiye partisi olmak veya  demokratik özerklik ilan etmek gibi hedeflerini, AKP’nin giderek otoriterleşen yapısıyla birlikte gerçekleştirebileceklerini düşünüyorlarsa yanılıyorlar. Bu sebeple AKP’yi, uzlaşarak ondan bir şeyler koparabilecekleri bir yapı olarak değil, potansiyel bir tehlike olarak görmeliler” diye konuştu. 

ÖNCEKİ HABER

Aslan evinde güldü

SONRAKİ HABER

Şiddet dolu bir tarihimiz var

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa