11 yılda 241 çocuk öldürüldü!

Dünyada çocuk bayramına sahip olan tek ülke olmakla övünen Türkiye’de, çocukların devlet şiddetiyle katledilmesi, yaralanması vaka-i adiyeden olaylar olarak algılanır hale geldi. Gazetelerde hemen her gün bir çocuk “askeri mühimmat nedeniyle, güvenlik güçleri tarafından açılan ateş nedeniyle yaşamını yitirdi, yaralandı” haberlerini okumak mümkün. “Türkiye ileri demokrasiye geçti”, “demokrasimiz kökleşti”, “gözaltında şiddet, işkence bitmiştir” söylemlerinin sıkça kullanıldığı bir dönemde TİHV’in hazırladığı rapor yalnızca çocukların maruz kaldığı şiddetin inanılması güç boyutlarına dikkat çekiyor. TİHV uzmanlarından Evren Özer’in 1999 -2011 Haziran’ı döneminde tespit ettiği çocuk katliamları, devletin vatandaşlarını 18 yaşından küçük ya da büyük diye ayırmadan nasıl şiddete maruz bıraktığını ortaya koyuyor.

GÖZALTINDA ÖLÜM

Raporda yer alan gözaltında ölüm bölümünde, Van’da yaşayan 14 yaşındaki Şaban Cadıroğlu’nun seyyar satıcılık yaparken polisler tarafından katledildiği belirtiliyor. 1999’da yaşanan olayın tanığı olan seyyar satıcı Abdullah Kurt, polislerin önce seyyar tezgahlarını dağıttığını belirterek: “Son bir aydır polis baskı uygulamaya başladı. 16 Ağustos günü de iki polis dört kişinin eşyalarını dağıttı. Bu sırada Şaban eşyalarını alıp kaçmak isterken sarışın bir polis onu tekmelemeye başladı. Şaban fazla kaçamadan yere düştü. Ben ve arkadaşım yanına gittik. Nefes alamıyordu. Polis bırakıp gitti. Ben ve arkadaşım Yusuf onu bir araca bindirerek hastaneye götürdük. Ancak ölmüştü” diyor.

Bir başka gözaltında ölüm ise 2001 yılında Balıkesir’in Edremit ilçesinde meydana geldi. 16 yaşındaki Özgür Ünal, 22 Ağustos 2001 tarihinde ailesinin işlettiği petrol istasyonuna gelen polisler tarafından hakkında şikayet olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı. Ünal’ın cesedi 23 Ağustos’ta nezarethanede bulundu.

KİTLESEL KATLİAM BAŞARISI MAYINLARIN  

Son 11 yıl içinde çocukların yaşamını yitirmesinde başat rolü ise, askeri tedbirlerle nerede oldukları bilinmeyen mayınlar, çöplüklere bırakılan patlayıcı mühimmat aldı. 13 Mayıs 1999’da, Batman’ın Kozluk ilçesinde 10 yaşındaki Uğur Erçe çöplükte bulduğu bombanın patlaması nedeniyle ölürken, aynı gün Erzurum’da askeri çöplükte buldukları roket mermisini kurcalayan 9 yaşındaki Kenan Oğuz, 2 yaşındaki Ferdi Oğuz, 12 yaşındaki Ferdi Oğuz ve 6 yaşındaki Cansu Oğuz yaşamını yitirdi. Mayınlar ve çöpte bulunan mühimmat nedeniyle hayatını kaybeden çocuklar ağırlıklı olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden olurken, hemen her bölgede benzer ölümler meydana geldi.

Ankara Karşıyaka Mezarlığı’nda iki kardeşin hayatını kaybetmesi de dönemin emniyet müdürünün açıklamalarıyla dikkat çeken ölümler arasında yer aldı. 26 Eylül 2001’de, Karşıyaka Mezarlığı’nda su satan Recep Kör ve İdris Kör isimli kardeşler mezarlığın yanındaki çamlık alanda yaşanan patlama nedeniyle yaşamlarını yitirdi. Dönemin Ankara Emniyet Müdürü Hasan Yücesan ilk yaptığı açıklamada, “Olayda ölen ikisi kardeş, aileleri tarafından teşhis edildi. Büyük miktarda patlayıcı bulundu. Patlayıcıyı burada mı buldular yoksa bir örgütsel bağlantıları var mı araştırıyoruz. Ölenleri tanıyan arkadaşları ve örgütlerle ilgili operasyonlarımız devam ediyor. İçi boşaltılmış bir el bombası var. 17 ve 18 yaşlarında iki insan. Mezarlıkta su sattıkları söyleniyor. Ama 17-18 yaşında aklı başında kişiler ellerindekinin patlayıcı olduğunu biliyorlardır” dedi. Yücesan ölenlerin 11-13 yaşlarında  çocuklar olduğunun ortaya çıkması üzerine yaptığı açıklamada ise “İlk açıklamamda 17-18 yaş dedim. Çok gelişmişler, öyle görünüyorlar. 1988 ve 1990 doğumlu oldukları nüfus kayıtlarından çıktı” dedi.

13 KURŞUNLA SİMGELEŞEN UĞUR KAYMAZ

Yargısız infaz, gösterilerde ve “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle 11 yıl içinde öldürülen 72 çocuktan birisi de Uğur Kaymaz oldu. 21 Kasım 2004’te Mardin Kızıltepe’de, polisler tarafından babası Ahmet Kaymaz’la birlikte katledilen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın bedeninden 13 kurşun çıkarıldı. Katliamla ilgili yapılan resmi açıklamada, Ahmet Kaymaz ve oğlu 12 yaşındaki Uğur Kaymaz’ın terörist oldukları ve yanlarında otomatik silahlar bulunduğu iddia edildi. Ancak görgü tanıkları Ahmet Kaymaz ve Uğur Kaymaz’ın silahsız olduğunu belirtti.

Antalya’da 27 Ekim 2008’de yaşanan olayda ise motosikletiyle seyahat eden 18 yaşındaki Çağdaş Gemik isimli genç hayatını kaybetti. Motosikletli polis memuru tarafından “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle katledilen Gemik’in katili M. E. isimli polis memurunun görevinden alındığı, hakkında soruşturma açıldığı ve tutuklandığı bildirildi.    

CEZAEVLERİ ‘EZAEVLERİ’NE DÖNÜŞTÜ

Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda olan çocuk cezaevlerinde ise 11 yılda 20 çocuk hayatını kaybetti. 23 Ocak 2001 yılında 15 yaşındaki Mustafa Ç. isimli çocuk cezaevinde intihar etti. Hırsızlık suçlamasıyla cezaevinde bulunan Mustafa Ç’nin psikolojik sorunları olduğu, rehabilitasyon edilmediği bildirildi. Sol kolu sakat olmasına ve 8 kişilik koğuşta kalmasına karşın intiharının kimse tarafından görülmemesi de Mustafa Ç’nin ölümü ile ilgili şüpheleri arttırdı. 17 yaşındaki mahkum Bilal Çoşelav, Erzurum E Tipi Cezaevi’nde 17 Aralık 2004’te yaşamını kaybetti. İntihar ettiği öne sürülen Çoşelav’ın öldüğü ailesine 13 gün sonra bildirildi. Baba Bekir Çoleşav, Bilal Çoleşav’ın intihar etmesi için hiçbir neden olmadığını, tartıştığı Atilla Ovat ve Fuat Yavuz isimli gardiyanlar tarafından öldürüldüğünü iddia etti.

ŞİDDET BUGÜN DE SÜRÜYOR

11 yılda toplam 241 çocuğun canına mal olan ve daha nicesinin de söz konusu şiddet uygulamaları nedeniyle yaralanmasına veya sakat kalmasına neden olan uygulamalar hala devam ediyor. Daha önceki gün gazetemizde yer alan bir habere göre, Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde evinin önünde oynarken, zırhlı araçtan atıldığı ileri sürülen bir cismin ağzına isabet etmesi sonucu 4 yaşındaki V. Ç. ağır yaralandı. Anlaşılan Türkiyeli çocukların şiddetle imtihanı daha da süreceğe benziyor. (Ankara/EVRENSEL)