23 Mart 2014 07:27

Asıl biz itham ediyoruz!

Mesele, Abdullah’ın, Ahmet’in ve Berkin’in katillerinin hala yargıç önüne dahi çıkartılmamış olmasıdır.

Asıl biz itham ediyoruz!
Paylaş

Can ATALAY

Ceza Muhakemesi Kanunu Madde 170; soruşturma evresi sonucunda suçun oluştuğuna ilişkin yeterli şüphe oluşmuşsa Cumhuriyet Savcısının iddianame hazırlayacağını düzenler.
“Taksim Dayanışması Davası” olarak adlandırılan dosya ile ilgili muhterem Savcılığının 26 arkadaşımız ile ilgili “yeterli” şüphenin varlığına nasıl kanaat getirdiğini yahut iddianamenin hukuki niteliğini uzun uzun tartışmak gerekir. Ama aceleye mahal yok, Haziran’a pek de bir şey kalmadı şunun şurasında....
8 Temmuz 2013 tarihinde Taksim Gezisi’ne doğru yürümekte olan insanların önlerini kesip onları hiç bir kural tanımaksızın gözaltına alması, gözaltında çıplak arama başta olmak üzere her çeşit melanetin yaşanması, hukuka aykırılığı mahkeme kararları ile daha sonra saptanan arama kararları gerekçe gösterilerek yapılanlar...
Mesele, Abdullah’ın, Ahmet’in ve Berkin’in katillerinin hala yargıç önüne dahi çıkartılmamış olmasıdır.
Mesele, gaz fişeğinin hedef gözeterek atılması sonucunda yaralanan, plastik mermi kullanımı nedeni ile uzuvlarını kaybeden, biber gazı nedeni ile ciddi sağlık sorunları yaşayan insanlarımızın vücut bütünlüklerine haksız saldırıda bulunan kolluk görevlileri ile ilgili Cumhuriyet Savcılıklarının tek bir resen soruşturma açmamış; suç duyurularının ise sonuç vermemiş olmasıdır...
Türk Tabipler Birliğinin duygu durumundan kaygı duyduğu zatın 14 yaşında bir çocuğun öldürülmesini meşrulaştırmak için ağzından çıkanı kulağı duymaz halde konuşmayı halen sürdürebilmesi, örneğin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeni icadı Basın Sözcülüğünün “soruşturma sürüyor” diyerek yürütmenin en yüksek temsilcisini “akla ve izana” çağırmıyor oluşudur esas mesele...
Bugün meselemiz, adı konmamış bir olağanüstü hal döneminin adını koymaktır...
1990’larda Özgür Gündem Gazetesi’nin Kürt illerine girişini yasaklamak nasıl işe yaramadıysa bugün twitter’ı “kazıma” hamlesinin geri tepeceğini göstermektir.
Taksim Dayanışmasının taleplerini hatırlayalım, şunlardı:
“1)Gezi Parkı, park olarak kalmalıdır. Taksim Gezi Parkına Topçu Kışlası ya da başka herhangi bir ad altında yapılaşma olmayacağını, projenin iptal edildiğine dair resmi bir açıklamanın yapılmasını, Atatürk Kültür Merkezinin yıkılmasına ilişkin girişimlerin durdurulması;
2) Taksim Gezi Parkı’ndaki yıkıma karşı direnişten başlayarak halkın en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce, insanın yaralanmasına, iki yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumlular, başta İstanbul, Ankara, Hatay Valileri ve Emniyet Müdürleri olmak üzere tüm sorumluların yargılanması, gaz bombası ve benzeri materyallerin kullanılmasının yasaklanmasını,
3)Ülkenin dört bir yanında direnişe katıldığı için gözaltına alınan yurttaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını, haklarında hiçbir soruşturma açılmayacağına ilişkin açıklama yapılması,
4) 1 Mayıs alanı olan Taksim ve Kızılay başta olmak üzere Türkiye’deki tüm meydanlarımızda, kamusal alanlarımızda toplantı, gösteri, eylem yasaklarına ve fiili engellemelere son verilmesini; ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması” ve “başta 3. Köprü, 3. Havaalanı, Kanal İstanbul, AOÇ ve HES’ler olmak üzere ekolojik değerlerimizin talanına ve güncel olarak Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Tasarısına ilişkin itirazların, ülkemize ve bölgemize ilişkin savaş siyasetine karşı duruşun ve barış talebinin, alevi yurttaşlarımızın hassasiyetlerinin, kentsel dönüşüm mağdurlarının haklı taleplerinin, kadınların bedenleri üzerinde denetim kuran muhafazakar erkek politikalarına karşı yükselen sesin, üniversite, yargı ve sanatçılar üzerindeki baskılara karşı direncin, başta Türk Hava Yolu işçileri olmak üzere tüm emekçilerin hak gasplarına karşı taleplerinin, tüm cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği ayrımcılığına karşı mücadelenin, yurttaşların eğitim ve sağlık hakkına ulaşımının önündeki tüm engellerin kaldırılması..”
Talepler bunlar ise... Yani Haziran’da muktedir olan milyonlarsa; söylenebilecek tek bir söz vardır:
Asıl biz itham ediyoruz!

* Avukat

ÖNCEKİ HABER

Siyasetin tıbbı, tıbbın siyaseti: Bir adet doktor raporu

SONRAKİ HABER

AKP’nin vurgun yediği yer: Gezi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...